Ancak güçlü liderin bu saydıklarım ve bunlar gibi onlarca sayılabilecek faydanın yanında bazı olumsuzlukları da yok değil tabii. Mesela lider güçlü olduğunda ülkenin diğer siyasi figürlerinde hiç bir konuda inisiyatif almama, inaktif olmak, sadece talimat ile aksiyon alma eğilimi, proje geliştirmemek, problemlere yerinde ve hızlıca akılcı çözümler geliştirmeme gibi olumsuzluklar görülür. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi.
Etrafımızda gördüğümüz siyasi figürlerin büyük bölümü milletvekili seçilip meclis toplantılarına katılmayı siyaset yapmak için yeter şart olarak görüyor. Hal böyle iken şehrinde yaşanan olumsuzluklara gözlerini, kulaklarını kapıyor. Tâki mesele en yukarıya taşınıp oradan talimat gelinceye kadar.
Pahalılığın bile büyük nedenleri arasındadır bu olay. Vekil gerektiğinde fiyat trafiğini ve bu trafiğin neden sonuç ilişkisini irdeleyip gündeme getirmelidir. Şehrinde infial yaratan olaylara yerinde müdahil olmalı mesele daha yasal bir müdahaleyi gerektiren türdense olayı ve muhtemel çözüm önerilerini yukarıya rapor etmelidir. Ülkede yada dünyada yaşanan gelişmeler hakkında gerektiğinde onaylanmama riskini alarak fikir beyan etmelidir. İyiyi kötüyü , icraatleri ve bunların kıymetini, yapılanı , yapılmayanı ve nedenlerini niçinlerini anlatabilmeli , dezenformasyonu engelleyecek bilgilendirmeleri yapabilmelidir.
Mevcut hükümetin en büyük sıkıntılarından biri başka herhangi bir ülkenin 100 seneye sığdıramayacağı ve ancak 20 senede yapmayı başardığı icraatleri anlatamamak, tevziratlı siyasete, dış güdümlü sosyal medya algı çalışmalarına hakkıyla ve layıkı ile gerçeklerle mukabele edememektir.
Etrafınıza baktığınızda devlet başkanı bir hususta ağzını açmadan ağzını açıp inisiyatif alan, hatta bir konuda yorumda bulunan çok az siyasetçi görürsünüz.
Hatırlarsanız en özgün ve aktif şekilde siyaset yapan, milletin duygularını ketsiz dile getiren, yaptığı işi hakkı ile yapan ve türlü korkuların ve hesapların ardına sığınmayan bir önceki dönem İç İşleri Bakanı İstanbul Milletvekili Sn. Süleyman Soylu’ ya karşı Amerika ve BAE merkezli S. P. ve M. Y. aparatları kullanılarak yapılan saltolar sırasında kendi partisindeki siyasi aktivistler bile Sn. Recep Tayyip Erdoğan ağzını açmadan hiç kimse yorum yapamamıştı. Bunun nedeni de inisiyatifi en baştakine bırakıp risk almama eğilimiydi. En kolay siyaset talimat ve replikle yapılan siyasetti çünkü.
Sn. Süleyman SOYLU ise muhatap olduğu saldırılara ve suikastlere rağmen özgün, korkusuz, aktif siyasetine devam ederek siyaset arenasında kendisinden sonra gelecek nesillere siyasi vefanın ve halk için yapılan siyasetin örneğini vermeye devam etmiştir. Bunu yaparken birlikte hareket etme çizgisinden de sapmamıştır.
Söz Sn. Süleyman SOYLU’ya gelmişken malum güruh yine talimat üzere Sn. SOYLU’yu pasifize etmek için tekrar harekete geçmişken / hatırlarsanız gerçekleri çekinmeden söylediği için Amerika tarafından bakanlığı döneminde “istenmeyen adam” ilan edilmişti/ Bakan bey hali hazırda inisiyatif ve risk alarak gerçekleri ve politikaları nedenleri sonuçları ile anlatmaya devam ediyor. Ne zordur bir şeyi anlamak istemeyene anlatmaya çalışmak.
Keşke ülkenin tüm vekillerinde ve tüm bakanlarında aynı gayreti , azmi, aynı kişisel öngörüyü, çabayı görebilsek. O zaman hem Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’ın işi daha da kolaylaşır hem daha az sorunlu, daha güçlü, daha müreffeh bir ülke oluruz.