Bu ülkede ne zaman milli ve manevi değerler gündeme getirilse, birileri hortluyor. Ne geçmişinde ne de şimdi milli ve manevi değerlerle alakası olmayanlar, sürekli bu değerlere saldırıyor. CHP, tarih boyunca İslam ile mücadele etmiş ve İslami hassasiyetlere karşı çıkmış bir partidir. Müslümanların başından sarığı çıkarıp yerine şapkayı giydirmiş, giymeyenleri asmış, şal sattığı için falcı bacıyı asmış, ezanı yasaklamış, Kur'an eğitiminin önünü kapatmış, dinle öyle bir mücadele etmiş ki cenazeleri yıkayacak adam bırakmamış yani kısacası tarihi İslam'a karşı mücadele ile geçmiş bir partidir.
Seçim döneminde cicili bicili sözler ile muhafazakâr camianın oyunu almaya çalışsa da, seçimden sonra eski CHP kafası aynen devam etti. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Nur Sûresi 31. ayetin mealini söyleyince CHP sözcüsü İslam düşmanlığını yine hortlattı.
Mü'min kadınlara da söyle; gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar; (el, yüz gibi) görünen kısımları müstesnâ, ziynetlerini göstermesinler ve başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar! Ziynetlerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları (Müslüman kadınlar) veya sâhib oldukları câriyeleri veya (pek yaşlı olmakla) kadınlara karşı şehvetleri olmayan erkek hizmetçiler veya kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler!Gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını (yere) vurmasınlar! Ey mü'minler! Hep birlikte Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz (Nur Sûresi 31. Ayet).
Ey Sözcü! Ayete karşı çıkan ve yok sayan dinden çıkar. Eğer çıkıp "Ben de Müslümanım" diyeceksen ayete karşı çıkamazsın. Yok, eğer "Ben Müslüman değilim" diyeceksen, Sayın Diyanet İşleri Başkanı Müslüman kadınların örtülerinden ayetle bahsediyor. Bu durumda da sana ne oluyor? Bir insan Müslümansa, kadın erkek fark etmez, zaten ayete uymak zorunda. Yok, Müslüman değilse, zaten Diyanet İşleri Başkanı Müslümanlara hitap ediyor, bu durumda sana ne oluyor? Bir kadın "Ben Müslümanım" diyorsa, İslam'ın sınırlarında kalmak durumundadır. Bu da ayet ve hadislerle sınırlandırılır. Diyanet İşleri Başkanı bunu dile getirirken, hadsiz diyecek kadar hadsizleşeceksin, öyle mi? Sana diyeceğimiz: “Senin dinin sana, bizim dinimiz bize.” Biz senin dinine karışmıyoruz, sen de bizim dinimize karışma. Bu, bizim evin içine girip ailemizi yönlendirmek ve şekillendirmeye benzer. Biz kendi evimizin kurallarından bahsediyoruz. Sen bizim evde değilsen haddini bileceksin ve evimizin iç işlerine karışmayacaksın. Benim kızımın, eşimin, annemin bir Müslüman olarak nasıl giyineceğini, sınırlarını sen çizemezsin; senin beşeri sistemlerin çizemez. İnandığım dinin Rabbi olan Allah çizer. Sen de haddini bileceksin. Diyanet İşleri Başkanı ayet ile konuşuyor. Karşı çıktığın kişi Diyanet İşleri Başkanı değil, bizzat Allah'ın ta kendisidir, çünkü o ayeti indiren Allah'tır. Allah'la savaşan dedelerin muvaffak oldu mu ki sen muvaffak olabilesin…
Müslümanlar olarak Allah'ın evlilik şartlarına müsaade ettiği ölçülerde evleniriz. Kaç yaşında ve ne şartlarda evleneceğimize sen kimsin ki karışacaksın? Kendini hangi makama ve mevkiye koyuyorsun ki bizim evliliğimize ve giyimimize karışacaksın? Sen ve saz arkadaşların kendinizi ne zannediyorsunuz ki Allah'ın kitabı varken Müslümanlara sınır çizmeye çalışıyorsunuz? Geçmişte örtüyle, din ile ibadet ile mücadele ettiniz. Bugün meydan boş değil ve bu vatan sizin değil. Bu vatanı kurtaran bizim dedelerimiz olduğu için, bu vatanın gerçek sahipleri biziz. Bu vatanın kurtarıcısı biz olduğumuz gibi, camilerinde namaz kılınsın, minarelerinde ezan okunsun diye bu vatan için 15 Temmuz'da olduğu gibi can verenler yine biziz. Siz ise çekirdekleri çitleyip kahvelerinizi yudumladınız. Bu vatana biz kurtardık, yıllardır sefasını siz sürdünüz. Bizimle ise hep mücadele ettiniz. Şimdi hukuk çerçevesinde sizin fikrinizle mücadele eden cesur Müslümanlar vardır. Bütün din düşmanlıklarınıza rağmen, eğer biz size karşı mücadele ederek sizin beşeri inanç sistemlerinize karışmıyorsak, siz de bizim ilahi yani semavi inanç ve ibadetlerimize karışamazsınız. Biz sizin kızlarınız, eşleriniz için değil, kendi kızlarımız, eşlerimiz, annelerimiz, bacılarımız için Allah'ın sınırlarını hatırlatıyoruz. Biz Müslümanlar için Allah'ın sınırlarını tebliğ ve irşad ediyoruz. Eğer kendiniz Müslüman iseniz elbette siz de uyuyacaksınız. Yok değilseniz, zaten bunlar sizi bağlamaz. Yaranız nedir o halde?
“Türkiye'de kadınların hangi yaşta evleneceklerine kendileri karar verir” diyorsun ey Sözcü! Kimsenin kadınları erken evlendirme ya da geç evlendirme gibi bir baskısı söz konusu değil. Dolayısıyla burada algıyı yönetiyorsun. Hadi cesaretin varsa, kendi isteğiyle bile olsa 18 yaş altındaki kız çocuklarının ya da ergenlerin kendi aralarında cinsel ilişki yaşayamayacaklarını da çık anlat... Biz kadınları zaten zorla evlendirecek bir fikri savunmuyoruz ama 18 yaş altı bütün cinsel ilişkilerin de karşısında duruyoruz. Haydi, çık, sen de aynı şekilde dur...
Ayrıca “EYT bizim zorlamamızla çıktı” diyorsun. Evet, haklısın, sizin zorlamanızla çıktı. Lakin bu devlete en büyük zararı genç yaşta emekli ettiğiniz, daha doğrusu emekli olmaları için hükümeti zorladığınız ve başarılı olduğunuz EYT ile oldu. Bu zorlama ile ekonomiyi perişan ettiniz. Hükümetin size baş eğmesi en büyük hatalarından biriydi. Şimdi de bununla övünüyorsun.
Müfredat meselesine gelince, ortak metinde geçen bazı milli manevi değerlerden dolayı müfredata saldırıyorsunuz. Oysa geri kalan 25 programda Kemalizm artırılmış durumda. Bu 25 program bizi değil, sizi temsil ediyor. Ya okumadınız ezber konuşuyorsunuz, ya okudunuz, mantık muhakeme sorunu olduğu için anlamıyorsunuz, ya da siz Atatürkçülüğün artırıldığı yeni müfredatta Atatürk karşıtı olduğunuz için bu müfredata karşı çıkıyorsunuz. Hangisi olduğuna ben değil, siz karar verin. Tarikatların gölgesinde bir müfredat olduğunu dile getirmeniz tamamen cehaletin bir göstergesi. Çünkü bu müfredat hiçbir cemaat ve tarikatı temsil etmiyor. Tamamen senin tarikatını temsil ediyor. Neden karşı çıktığını mantık muhakeme dahilinde sen bile anlamadın ama her zaman olduğu gibi ideolojik sınırların çerçevesinde ezbere karşı çıkıyorsun.
Bak Sözcü! Bütün dünyada şu anda kan ve gözyaşı varken, hem bunla uğraşıyoruz muhafazakâr ve dindar kesim olarak bizler hem de size tahammül ediyoruz. Siz de bu vatana ve bu millete birazcık saygınız ve beka idealiniz varsa tahammül etmeyi bileceksiniz. Devletsizliğin ne olduğunu öğrenmek istiyorsan, şöyle bir çevrene bak. Bu devlete yazık etmeyin.
Bizler kendi dinimizi, kendi sınırları içerisinde iman ederek yaşamaya çalışıyoruz. Sizin inancınıza ve ideolojinize karıştığımız yok. Hukuki çerçevede fikri mücadele her zaman olacaktır. Sizler de fikren mücadele edebilirsiniz. Lakin din ve dini kurumlarımıza dil uzatmayınız. Allah'ın ayetine dil uzattığınız takdirde bütün Müslümanları karşınıza almış olursunuz. Siz partinizin programı olan din karşıtlığı ve dine mesafe anlayışı ideolojiniz gereği yeri geldiğinde eleştirebilirsiniz. Lakin hakaret edemezsiniz, inancımıza saldıramazsınız. Haddinizi bileceksiniz.
Bizler muhafazakâr ve dindar vatandaşlar olarak bu devleti, minarelerinde ezan okuyan ve camilerinde namaz kılınan haliyle yaşatmaya ve bu anlamda bir medeniyet inşa etmeye gayretle devam edeceğiz. Gerekirse size rağmen…
Adnan Kalkan
adnankalkan01@gmail.com
Twitter: @adnankalkan01
YouTube: Adnan Kalkan
instagram: adnankalkan01
Facebook: adnankalkan01