Ayşegül Akyüz YAHŞİ

Tarih: 10.04.2023 01:45

HAKİKATİN BELİNİ BÜKEMEZSİNİZ!

Facebook Twitter Linked-in

Sayın Cumhurbaşkanımız’ ın, iktidar olduğu günden bu yana; hep bir dağınıklığı toparlama, gerilemişliği geliştirme, zayıflamışlığı güçlendirme çabası içinde olduğunu biliyor ve taktir ediyoruz. Fakat bu kazanımları ret ve inkâr edenler de yok değil elbet.

Öncelikle Kılıçdaroğlu ve avenesinin seçim arifesinde imzaladığı içi boş mutabakat metninin toplum nezdinde hiçbir hükmü olmadığını belirtmek istiyorum.

Açık arayan Kılıçdaroğlu, Türkiye Yüzyılı gibi büyük bir atılımı ve projeyi yok sayarak, bir seçim vaadi bekliyor.

Sayın Cumhurbaşkanımız için en büyük "mutabakat metni" “emin” oluşudur. Recep Tayyip Erdoğan’ nın Geçtiğimiz 12 yıldan bugüne kadar söz verdiği her şeyi liyakatle yapan bir “güven eri” olduğunu kendisine hatırlatmak isterim. 

Bilmeliler ki; yıllar yılı itibarından zerre miskal kaybetmeyen bir Liderin manifestoya ihtiyacı yoktur.

Muhalefet kanadında her zaman olduğu gibi seçim telaşının eklenmesiyle de artan birçok talihsiz söylemler var. Yıllardır ülkemizde; Devletimizin vergi kayıp ve kaçaklarını azaltan, vergi gelirlerini artıran; tarihin en büyük suç gelirleri operasyonları hızla sürdürülürken, Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’ ye getireceği 300 milyar dolar temiz para kaynağının "Uyuşturucu Baronları" olduğunu söyledi. Bedbahtlığa bakın ki; ülkemize yatırımı Uyuşturucu Ticaretiyle sağlayacak!

Her devirde olduğu gibi bu devirde de inananların imtihanı büyük! Çünkü inanç; temizliği, doğruluğu ve adaleti de beraberinde getirir. Bu nasipten mahrum olanlar; vicdanı çamura bulanmış, kalpleri kararmış muhterislerdir.

Temiz siyaset yapmaktan bir hayli uzak olan cüretkârlar; bu süreçte, milletin kararına saygı duymayarak, emellerine ulaşmak uğruna, her yolu denemeye devam edecektir.

Bakınız; kirli siyaset yapanlar iletişimin en güçlü mekanizması olan “medya ayağını” kullanarak yapmakta ve medyanın boş zihinleri yakalayan, ağına düşüren yanından faydalanmaktalar.

Bazıları medyanın bu gücünü; insanlığın hayrına kullanmayı düstur edinip, etik ilerleyişi üzerine bir borç bilirken; kirli siyasetin ortakları hakikatin belini bükmeyi murad ederek; onu, bozuk ve yanlış gibi göstermektedir. Çalışan saatin pilini çıkarmak ve bozuk olduğunu iddia etmek gibi beyhude bir çaba içindeler.

 “Dikkatli olmazsanız, gazeteler (medya) sizi ezilen insanlardan nefret ettirirken, zulmü yapanları da sever hale getirir.” diyen

Malcolm X ‘in bu düşündürücü ve hayli uyanık olmayı gerektiren tespitini okurken, döneminde şahit olduğu nice cefayı da düşünmek gerek. 

Muhalefet kanadında; bir seçim trafiği, bir iktidar olma arzusu, milletin taktir ettiğini devirme teşebbüsüdür almış başını gidiyor. Seçmenin ne dini ne değeri ne de beklentisi umurlarında bile değil! Güven vermiyorlar ki; gelecek vâd edebilsinler.

Şöyle düşünün! Arkadaşına emanet bir araba verirken bile kırk kere düşünüp karar verir insan değil mi? Güvenilir mi diye düşünür önce? Emanete hıyanet etmeyecek, var olan güzelliği kırıp döküp dökmeyecek, hız yapıp canlara kıymayacak ehliyette bir insan mı diye sorgular?

Hayatın içinde daha bunun gibi nice örnekler sayabiliriz güvenle ilgili. Pekiii Ülkenin bekası söz konusu olduğunda bu bekanın daimiyeti için en önemli emanet “Vatan” değil midir? Bu vatan için verilmiş milyonlarca can hatırına; istikbalin güven temellerini korumak adına ve bu ülkenin gözleri ışıl ışıl parlayan gelecek vadeden evlatları hakkına, helalinden düşünmek gerekmez mi dostlar?

Oy bandı nerdeyse %20’lerin altına düşmüş, içi dışından dağınık CHP’ si bir yanda, iyisinden eser kalmamış Akşener’in partisi öte yanda! Bunlarla birlikte kendi derdine deva bulamamışı, saadet adına sığınmış fesat holiganları hiç gelecek vaat etmeyen ihanet sahipleri de var. Diğer yanda terör propagandası yapan ve yargıya intikal etmiş HDP’ sini söylemek bile dillere ziyan…

Bu 6+1 koalisyon sebebiyle siyaset maalesef temiz yapılamıyor. Çünkü temiz siyaset; “Ateşten gömleği tereddütsüz giyebilmektir.” Kudretli yürek ister donanım ister zalimin karşısında bükülmeyecek güçlü bilek ister. Öyle ki; fikir -her yol mübahtır- sapkınlığına düşmesin.

Temiz siyaset; kalpte inanç, dilde doğruluk, gidişatta sırat-ı müstakım ister. Bu kudreti kendinde bulamayanlar ve bu vasıflara sahip olamayanlarsa; suya sabuna dokunmadan, siyaseti necasete bulaştırmak isterler.

Bugün halkın oylarıyla seçilmiş iktidarı alaşağı etmeye çalışanlar, her yol mubahtır anlayışı içindeler. Yapılan yatırımları, harikulade yönetilen salgın sürecini, uluslararası kamuoyundaki vasfımızı, yangın, sel ve deprem gibi afetlerle amansız mücadelede; bir yandan acılar sarılırken, diğer yandan hızla ilerleyen konut yapımlarını, ilkeli ve taviz vermeyen dik duruşumuzu ne hazindir ki; “aslının aksine” bedbahtlık olarak göstermekteler.

Şu an Ülkemiz’ in iktidarı emin ellerde çok şükür. Lakin Millet İttifakında bir baş olma sevdasıdır gidiyor!

Ekranlarda lakayt tavırlarla rant peşinde koşanlar mı demezsiniz, demokrat ayağına yatıp belden aşağı vuranlar mı demezsiniz, terörle askerimiz topyekûn mücadele edip can verirken; gücünü terörden alıp, sırtını terörün lanetli omuzlarına dayayanlar mı demezsiniz, üzerlerine vazifeymiş gibi bir gece ansızın muhtıra yayımlayarak, bunalım ve şiddet vurgusu yaparak Türk milletine parmak sallayan; omuzlarındaki rütbeyi bir gram bile hak etmeyen amiraller mi demezsiniz!

 “Yorgun kurşunu” kendine tehdit algılayanları mı, seccadeye basan necis ayakları mı sayayım daha kimler var kimler! Bu kirli oyunlar olduğu sürece siyasetin yüzü kolay kolay aklanamaz gibi…

Her şeye rağmen Sayın Cumhurbaşkanımız’ ın öncülüğünde; hayatın her alanında halkımıza sağlanan destek büyük. Esnafından, işçisine; çiftçisinden, emeklisine; hastasından, yaşlısına, mazlumundan en mahrumuna bile ulaşılmakta iken; maalesef bu kirli siyasetin baş aktörleri filmi dublajlayıp yahut kesip halka yalan pompalamaktalar.

Biz ne leveller atladık ne borçlar ne bedeller ödedik ne yokluklar gördük de bu varlıklı hale dönüştük. Bilenler biliyor; Muhterislerin dertleri; Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek; bu güçlü ve hakikatli Devletimizin kolonlarını kesmek.

Bunların derdi seçimle başa gelelim; vatana, millete, ülkeye hizmet edelim falan değil. Bunların derdi hazmedemedikleri Din-i İslam’ dan intikam almak ve İslam’ ı seçenleri yargılamak… Bir yanda hezimet bir yanda istikamet var.

Çıkar kokan ve kire bulanmış siyasetin yanında bu ülkenin hakikatli evlatları da var siyaseti aklamaya çalışan! Bakan’ı, gazetecisi, avukatı, yazarı, dinleri, okuru, ülkücüsü, Anadolu gençleri…

Habis ile hadesin ayrımını yapabilecek, gece gündüz demeden gerek sosyal medyadan gerekse halkla yüz yüze, yürek yüreğe temiz siyaset peşinde ve istikamet çizgisinde olanlar da var. Hakikati solukları yettiğince, avaz avaz haykırmaktalar. Canları tenlerinde oldukça Hak yolunda kendilerini bu davanın neferi görmekteler. Birileri hain planlar yapmakta, onlarsa vatan nöbeti tutup, uyanık durmaktalar.

“Tüm uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter!”

düsturunu kalplerine nakşedenler; imanlarını, her sabah namazında abdestin o buz gibi suyuyla uyanık ve diri tutmaktalar. İşte bu hakikatli insanlar ve evlatlar aynı zamanda güven, gelecek ve umut vâd etmekteler.

14 Mayıs seçimlerinde, zarftan ziyade, mazrufun önemi büyük! Mazlumlara el uzatacağımız günlerin umudunun da saklı olduğunu bilerek mazrufu iyi okumak gerek. 

Allah; Ülkemizin, milletimizin, devletimizin bekası için gayret gösteren her kişinin, siyasetini temiz; yüzünü ise, her iki cihanda da ak eylesin inşallah!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —