Misafir Kalemler

Tarih: 17.12.2024 22:06

"Hattat Muhsin Demirel Hakkın Rahmetine Kavuştu: Kur'an Aşığı Bir Dost"

Facebook Twitter Linked-in

Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. 
     O, iyi bir Hattat , iyi bir Kur’an aşığı , iyi bir  Risaleyi Nur talebesi ,  iyi bir mümin ve de güzel bir insan idi  dostum Hattat Muhsin Demirel. O, Kur’an ı Kerim’i sadece kâğıda o güzel yazısıyla değil ; aynı zamanda insanların gönüllerine  de nakşetmeye çalışırdı.  Hattatların üstadı Hz. Ali’ye aşık biri idi. Onun Ehl - i Beyt aşkı dillere destandı. Hattatlıktan gayrı ikinci uğraş alanı da  Risaleyi Nur ile Ehl -i Beyt idi . Üstad Bediüzzamanın üstadı  Muhsin’in gözünde Hz. Ali ( ra  ) idi.  Konuşurken o anlattıklarını nefsinde yaşardı. Onun güzel konuşması gibi  huyu da munis idi. Yüzü hep güler idi onun. 
    Bu hicran yılına yeni  bir firak daha eklendi.   Baharımız kışa döndü. Gönlümüz dağlandı. Yüreğimiz burkuldu.  Mehmet Nuri Şahin  dostum senin vefat haberini verince. Bulunduğumuz mekan bize dar geldi. Bu ayrılığına birlikte çok züldük Mehmet Nuri ile . . Ama nafile! Zira hiç bir gücün durduramayacağı  o dönülmez sefere çıktı aziz dostumuz Muhsin Demirel.
        Yolun açık olsun. Ruhun şad olsun. 
        Kur’an rehberin olsun. 
        Kelimelerin Efendisi koca reis    D. Mehmet Doğan’ın ardından ; dün sayılacak bir vakitte, ilim sarayının burçlarından bir yıldız kaymıştı. ‘Alimin ölümü ,alemin ölümü gibidir. ‘  buyurur yüce Nebi. İlim sarayın  yıldızlarından  birini dostlarının elleri üzerinde uğurlamıştık öte aleme. Kur’an ve Sünnet aşığı yiğit alim  Şeyho Duman hocayı tevdi etmiştik kabrine. Daha yaramız kabuk bağlamamış ve acısı dinmemişken yüreklerimizden senin bu ayrılığında  pek giran geldi bize. Ah ölüm, ah!
Ne acı gerçeksin sen. İnsanların ağzının tadını kaçıransın. 
   Ama, senin  ahirete  göçündeki  bu şanlı yürüyüşün  senelerini vererek göz nurunla yazdığın Kelam ı Kadim gibi bir beratın var elinde.  Bunun rahatlığı var senin üzerinde. Ne  mutlu sana !.  Sen “ düğün gecen” de  işte böyle bir  Alemle çıkıyorsun  bu kutlu sefere ?  Bu gidişe can kurban! Bizler kederliyiz senin gibi dostlarımız bir bir gidince. Bizler hicrandayız.  Sen ise, önden giden  dostlarına kavuşmanın sevincini yaşıyorsun. Ruhun şad olsun. 
   Senin, Kur’an -ı Kerime hizmetle  elde ettiğin   bu pasaportla o dönülmez hicrete göçün ne güzel? Kur’an gibi şanlı bir  rehberin var  öte aleme giderken elinde . “ Nasıl yaşarsanız öyle ölürseniz. Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz !”  Nebevi kavlince. Daha çok emellerin vardı. Risaleyi Nurları levhalar halinde yazacaktın. Osmanlı sultanlarının turalarını bitirecektin. 
     Umudumuz bizlerin Kevser havuzun başında Serdar’ımızın livayı hamd sancağının önünde ; Kur’an ı Kerim’in gölgesinde : Hattatin meydanının yiğit hattatlarından başta hattaların şahı   Hz. Ali’yle ,  şeyh Hamdullah Efendiyle ,  Hattat Hafız Osman’la , Hattat Ahmet Karahisari  ve diğer ulu hattatlarla hem de bizzat senin üstadın Hattat Hamid Aytaç’la birlikte oluruz mahşerde.  
     Senin  yazdığın Kur’an ı Kerimler ; Hattat Hamid Aytaç (Amidi)’ den sonra en güzel  Hüsnü hatlardan biridir  benim nazarımda.   
     “Kur’an Mekke’de nazil oldu.  Kahire’de okundu;  amma İstabul’da yazıldı!” derler eskiler. Evet aynen öyledir azizim ,aynen öyle!  Sen ; ömrünün yarısını  Kur’an - ı Kerim’i o güzel hatınla yazmaya  adadın. Bunu da başardın.    
    Hat dersi aldığınız hattat  Hamid Aytaç’ı ; Cağaloğlu’nda , Babıaliden aşağı inerken sol tarafta Dergah Yayınevinin hemen altındaki dükkanından tanırdım 1968 lı yıllarda. . Üstada İslam  Düşüncesi dergisine  yazdığı o şaheser hatları almağa giderken konuşurduk . O Diyarbakırlı , ben de Urfalı olunca sohbet ederdik üstadla. Hatta bir gün yanlış yazdığı ayetin tashihi  için gitmiştim kendilerine. Üstad ; yanlış yazdığı ayeti görünce : “ Bütün Hattatlar cahildir! “ manasında Arapça ibareyi okudu. Ve “ Zira onlar , manaya değil hatta bakarlar!” dedi gülerek . Buna birlikte gülmüştük. 
    Sen ; yetmiş  yıllık  ömrünün ; otuz beş yılını bu uğurda severek harcadın. Ve başardın. Adını unutulmaz hattatların  arasına yazdın. Senin siman , uğraş verdiğin Yüce Kur’an’nın nurunun parıltısını yansıtırdı .  Siretinin nuru;  suretine vururdu adeta.  Sen ne güzel bir dost idin! Gittin bizleri yetim bıraktın. 
       Sen  :  Kur’an’nın hadimi ve onun  aşığı  idin.  Birde yine senin arkadaşın  ve benimde dostum;  Kur’an- ı Kerim’i insanlara  öğretmek için can atan Ebubekir Memiş ile birlikte Ahmed Bilgin dostumuzun Tefsir Derslerindeki varlığında ve gerekse özel görüşmelerimizde hep bu aşkını his ettirirdin.  Senin  Hattatlar meydanındaki bu  şanlı duruşun  asla unutulmayacaktır. Kur’anla yaşadın, onunla ahirete hicret ettin. Ne mutlu sana! Makamın cenneti ala olsun.  Yüzün hep gülsün. Ölüm bir hiçlik değil ;Canan’ına vasıl olmağa bir diriliş ilamıdır. 
    Başta kederli ailene, Risaleyi Nur camiasına, Hat Sanatlarına gönül vermiş  talebelerine ve seni seven  tüm gönül dostlarına yüce Rabbimden sabırlar dilerim. Kalem Güzellerinin başı sağ olsun. 
    İnna Lillahi ve inna ileyhi raciün.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —