Şahsın pek çok suçtan sabıkalı olduğu ilk tespit edilenlerden. Arkasındaki bağlantılar çözülür mü çözülmez mi bilinmez ama o yada bu şekilde eline tutuşturulan namelerin büllüllüğünü yapan gazetecisinden, sosyal medya faresine herkes aynı nihai sondan korkmalı bence. Ertelenen bedel, bedelsizlik anlamına gelmez çünkü! Kendi onurlarını, başkalarının itibarı ile birlikte satmaya çalışanların ödeyeceği bedel, aldıklarından çok daha yüksek olabilir…
Fikirleri akılları tutulmuş, satılmış, onurlarına bedel biçilmiş medya maymunları ve gazeteci bozuntuları ile onların kirli kelimelerinin, iğfal edilmiş fikirlerinin paçasına tutunup güç devşirmeye çalışan sandık bezginleri, demokrasi fukaraları, herkesi kendileri gibi boş gezenin boş algıcısı, sabah kalkıp ne dolap çevirsem diyen dönme dolapçısı sanıyor! Her “yazı” demeye dilimin varmadığı sataşmalarını ulamaya çalıştıkları Sn. Süleyman SOYLU’nun bakanlık yaptığı dönem boyunca günlük programını bilen bilir… Bırakın üzerine bırakılmaya çalışılan yüzlerce iftirayı, onlardan sadece herhangi birini, ikisini yapmaya bile vakit bulamayacak kadar cefa ile çalışmıştır kendisi. Yani bırakın o yazdığınız hikayelere aktör olmayı, onca sene evinde uyuyacak vakit bulamamıştır çoğu zaman .
Zaten iddia edildiği gibi kirli ilişkiler yumağının içerisinde olsaydı tüm bunlara bir bedel karşılığı dahil olmuş olacaktı ki bu şu anda onunla face to face , gün gün, saat saat uğraşmakta olanların arayıp da bulamadıkları şey olurdu. Bunca sefil dezenformasyonu bir bedel karşılığı yapan sosyal medya kullanıcıları , gazeteciler, medya mensupları gibi onu da satın alabilir olurlardı.
Ama gözünü daldan budaktan sakınmayan, muhakemesini çıkardan yana, lügatını haksızda olsa güçlüden yana çalıştırmayan bu adamın varlığını satın alınmışlar kervanına katamadıkları için bu ülkede on yıllardır uyguladıkları taktikleri ona karşı güne özel güncellemelerle uyguluyorlar. Biliyorlar ki ciğerini satın alamayacak , senaryolarına figüran yapamayacaklar. Onun için önlerinde durabilecek varlığını silmek için her yolun mübah olduğunu düşünüyor, türlü türlü geliyorlar üzerine. Bir gün bir fetöcünün, bir gün bir mafya eskisinin, bir gün onursuz bir kalem tutarın, bir gün algıdan medet uman bir partilinin, bir gün dağdaki militanın, bir başka gün hapisteki eşkiyanın içinden dışına taşmış cerahattan nemalanmak için paçalarına yapışıyor, acınası bir güç devşirme telaşına düşüyorlar. Her başka gün onun halktaki karşılığını görüp paniğe kapılıyor daha fütursuzca saldırıyorlar.
Tek varlık göstergeleri iftira atıp sataşmak olan ve ancak attıkları iftiraları somut olaylara bağlayıp ispat etmekten yoksun bulunan bunca tıynetsiz zihniyetin varlığı bile hizmetin, gayretin, azmin, cefanın, vefanın, sadakatin kıymetini bilen bu kadirşinas millet için utanç vesilesidir.
Onun meydanlardan çekilmesini isteyenler meydanları boş bulmak bu suretle de şu memleketi bölüp, parçalayıp, yutmak arzusunda olanlardır. Bir de onların yemlediği omurgasızlar!
Bu kafaların tek anlamadığı şey şudur: Haklısınız , belki Türk tarihinin tozlu rafları nifakla teslim aldığınız övgüye mashar , gurur vesilesi bir çok devlet adamı , bir çok liderle dolu… Ama gün o gün değil, biz aynı biz değiliz. Yazılanla yetinmiyor araştırıyor öğreniyoruz, elimize tutuşturulanı ezber etmiyoruz, neyi neden yasakladığınızı biliyoruz, neyi niçin cilaladığınızı, neyi nasıl kimlere yazdırdığınızı da...
Bu millet bütün acılarını önüne konulan ve aslında hakikati örten gölgeleri gerçek sanıp ezber ettiği için yaşadı. Birilerinin bize dayattıklarını okuduğu için cahil kaldı. Biz baş kaldırıyoruz. Kurda, kuşa, ite çakala yem edecek yüreğimiz yok!
Darbeyle, kalkışmayla, gösteriyle, algıyla, spekülatif ekonomik taklalarla, mafyayla, yalanla, kumpaslarla, gerçeğini bildikleri halde olayları çarpıtıp giydirerek kılıktan kılığa soktukları algılarla bu ülkenin birlik ve dayanışma ruhunu bozmalarına izin vermeyeceğiz artık.
Biz kuklalar, biz algıyla yönetilebilenler değiliz, olmayacağız. Yapılan tüm manipülasyona ve dezenformasyona karşı yüreği güzel vatanseverlerin ve devletin yanında duracağız. Siz isteseniz de, istemeseniz de…
Sizi ve fabrika gibi ürettiğiniz tüm yalanlarınızı sponsorlarınızın yaşam alanı hudutlarında bulunan Hollywood ‘ a havale ediyoruz. Yazdıklarınızı bir de orada kullanıp senaryolaştırırsanız belki iyi gişe yaparsınız . Burdan size çok da ekmek çıkmaz artık : Hadi ordan hadi, satılmışlar ordusu!!!! Hedefiniz Hollywood’dur….
Züleyha ÇAĞLAYAN