ZÜLEYHA ÇAĞLAYAN

Tarih: 25.07.2024 13:09

HAYVAN HAKLARINDAN BİR GEZİ ÇIKARMA GAYRETİ

Facebook Twitter Linked-in

Evcil hayvan sahibi kişilerin sorumlulukları genişletilmiş, dijital kimliklendirme süreci başlatılmıştır. Bu hali ile evcil hayvanların kimliklendirilmemesi yada kimliklendirildikten sonra başıboş bırakılması, cezayı müeyyideye tabi olmuştur. Ayrıca petshop’larda hayvan satışının engellenmesi için de düzenlemeler yapılmış,  belediyelere sokak hayvanları için belli sorumluluk ve zorunluluklar tanımlanmıştır. Sokak hayvanlarının ve evcil hayvanların hukukunun korunmasına ilişkin bunca aksiyonu alan ilk siyasi kadro olan mevcut iktidarın payına maalesef ki başıboş hayvanların oluşturduğu terörün bitirilmesine ilişkin bir düzenleme yapma zorunluluğu da düşmüştür. Terör diyoruz çünkü kontrolsüzce artan köpek popülasyonu nedeniyle sokaklarda sıkça sahipsiz köpek saldırıları yaşanmaktadır . Türkiyede son araştırmalara göre beş milyonluk bir sahipsiz köpek popülasyonu vardır. Konu ile ilgili Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma Derneğince (GÜSODER) hazırlanan "Başıboş Köpek Sorunu Raporu mevcuttur ve rapora göre köpek nüfusunun ker yıl  katlanarak arttığı ve ilerleyen zamanlarda çok daha büyük güvenlik sorunlarına yol açacağı söylenmiştir. Son iki yılda köpek saldırısına uğradığı için ölen kişi sayısı istatistiklere göre 107’dir, bunların 50 ‘ si çocuk kalan kısmın çoğunluğu ise yaşlı nüfustandır.

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün istatistiki bilgileri ise  Türkiye'de 2023 yılında kuduz riskli temas sayısı 438 bin olduğu yönündedir. DSÖ ( Dünya Sağlık Örgütünün ) yayımladığı "Kuduz Riskli Temasın Yüksek Olduğu Ülkeler" haritasında Türkiye  "yüksek tehlike" kategorisinde yer almakta Avrupa ülkelerince ülkemize gelen turistler bu yönde uyarılmaktadır.

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu 2004'te yürürlüğe girdikten sonra başıboş hayvan nüfusunun artışının kontrol altına alınmasını teminen  belediyelerce yapılan çalışmalar  durdurulmuş ve bu nedenle başıboş( sahipsiz) hayvan popülasyonunda daha hızlı bir artış görülmüştür.

Başıboş köpeklerin  sadece sokakları değil , metro , tramvay , otobüs durakları, hastane bahçeleri, okul bahçeleri, parklar gibi açık alanları da güvensiz hale getirdiği görülmektedir. Çocuklar ve yaşlılar daha savunmasız ve ürkek olduklarından parklarda , okul yollarında , camiye gidip gelirken toplu gezen başı boş sahipsiz hayvanların saldırısına uğramaktadır.

Bu güvenlik kaygısı ve zaafiyeti istismara açık bir konu değildir. Ancak maalesefki CHP ve belli merkezlerce sokağı hareketlendirebilecek her tür olgu gibi bu konu  da  istismar edilerek sokak hareketlenmesi sağlanmaya çalışılmakta Gezide beş on ağaç için çıkartılana benzer bir kalkışma zemini hazırlanmaktadır. Bu çığırtkanlığa çıkarları zedelenecek olan mama lobisi de dahil olmuş kitleleri ayaklanmaya çağrılır bir ortam oluşturulma gayretine girilmiştir.  Bu konu da hükümetin gerekli tedbirleri alması kanımızca elzemdir.

Olagelen şey;  başka platformda  mangalda kül bırakmadıkları hümanizm ile animalizmi savaştırmaya çatıştırmaya çalışmaktır. İnsan güvenliğini önceleyen kitle ile hayvan haklarını ama iyi niyetle ama çıkar hesapları ile hayatının merkezine koyan insanları karşı karşıya bırakmak , sorun çözmeye odaklı hükümeti de bu karışıklık ile zayıf düşmemektir. İnsanoğlu insan hayatını ve güvenliğini  önceleyerek  hayvanı korumaya muktedirdir. Dileğimiz odur ki sahipsiz hayvan popülasyonunu düşürecek ve sokaklardaki sahipsiz hayvan terörünü bitirecek kısırlaştırma ve merkezi bakım evlerine toplamak dahil bir dizi tedbir ile sorun çözüme kavuşturulabilsin.

Bu tedbirler alınıp sokaklar güvenli hale gelinceye kadar olabilecek her şeyden sadece hükümet değil söylemleri ile tepkileri köpürten muhalefet de sorumludur . Bu günden sonra her bir kayıp insan canında parmak izleri olacaktır. Bu nedenle bu konu hassasiyetle manipüle edilmeden ele alınmalıdır.

Bu gün Özgür Özel ;  “çocuklarınız site içinde yaşıyor ve okula servisle gidip geliyor sizde işinize aracınızla gidip geliyorsanız  sorun yok” mealinde bir beyanat vermiştir ki bu söylem aracı olmayan yetişkine , okula servisle gitmeyen çocuğa, camiye yürüyerek giden ihtiyara, bahçeli bir sitede  oturmayan sakine güvenli yaşam hakkı tanımayan seçkinci bir zihniyetin tezahürüdür. Kendi halinde olan, imkanları daha azına yeten insanların korunmasını gereksiz görmek ne kadar halk içinde olunduğunun bir nişanıdır.

Tekraren söylüyorum tek bir çocuğun, tek bir vatandaşın bile can güvenliği istismara açık bir alan değildir. Sokaklarımızın  güvenliğini tüm STK’lar tüm Siyasi Partiler siyaset üstü bir gayret ve samimiyet ile el birliği ile sağlamalı Gezi benzeri talihsiz kayıpların önünü açacak söylem ve eylemlerden uzak durulmalıdır.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —