Tüm dünya ülkeleri savaş ekonomisine geçti. Gıda stokları yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. Tüm dünyada korunaklı sığınaklar yapıldı. Avrupa ülkelerinden Amerika’sına , Çin’inden İngiltere’sine tüm dünya ülkeleri 3. Dünya savaşı konusundaki hazırlıklarını tamamladı.
Türkiye’de de savaş ekonomisi uygulanmaya başlanacak hatta devlet gelirlerini artırıp giderleri kısmaya yönelik girişimleri başlattı. Devletin kontrolündeki bazı fiyat artışları bütçenizi zorlayabilir ama bunun sonrası var. Kıtlıkla imtihan edilmek istemiyorsak biraz sabırlı olacağız . Ülkemiz’de de buğday siloları dolduruluyor. Silo sayısını artırmaya yönelik de bazı çalışmalar var. Kıtlığa karşı ekilir tarım arazileri artırılıyor.
Ülkemizde son bir haftadır birden bire mültecilere ve göçmenlere karşı alevlenen eylemlerden ve eş zamanlı olarak Suriye’de Türkiye ve Türk vatandaşlarına karşı geliştirilen karşı tepkilerden anlaşılan odur ki küresel vahşetin senaristleri Türkiye’yi savaş şartlarında zayıf düşürecek hazırlıklar için düğmeye bastılar. Bunu daha önce defalarca denediler. Gezi, Kobani olayları, 15 Temmuz darbe/ işgal girişimi gibi her olay münferit gibi görünse de tek merkezden yönetilen birer işgal girişimi/hazırlığı idi. Bir ülkenin topraklarında bir takım emelleriniz varsa o ülkeyi yukarıdan bombalayarak ele geçiremezsiniz. Türkiye ölçeğindeki bir ülkeye de çok kuvvetli ve komplike bir kara harekatı yapmak durumundasınız. Ve bu harekatı başarılı kılabilecek tek şey bir iç savaş yada ayrıştırılmış birbirine düşman edilmiş bir millettir.
Iraklı bir mülteciyi dinlemiştim uzunca bir süre önce. Diyordu ki “Hepimizin tek ortak hedefi vardı ; Saddamı devirmek. Kiminin nedeni; daha çok para, kiminin ki daha çok özgürlük kiminin ki güç, kiminin mevki makam hepimizin farklı isteklerimizin önündeki engel yada düşman olarak onu görüyorduk. Onu devirdiğimizde hedeflerimize ve isteklerimize ulaşacağımıza inandırılmıştık. Belki İlk kez bu kadar kollektif çalıştık ve düşmanla birlikte aslında Saddamı değil kendimizi yendik”
Evet onlar düşmanla bir olup kendilerini yenmişlerdi. Osmanlı’dan beri Arap coğrafyasında kullandıkları aparatlar satın alınmış nefislerdi ne yazık.
Şuraya geleceğim;
Gün birlik günüdür, yoksa dağılmış, duman olmuş Arap coğrafyası gibi/ ki hepsinde işgalin başarılı olabilmesi için ilk önce halk ülkelerinin başındakilere düşman edilip ayaklandırıldı / tarumar oluruz.
Şu anda solcusunun, sağcısının, dindarının, dinsizinin tüm farklılıkların ortak paydada toplanma ve tek yumruk olma vaktidir. Savaş çıktığında kimseye “sen bu hükümete karşıydın, seni şöyle kenarda tutalım , malına canına dokunmayalım” demeyecekler emin olun. Hatta azdan az, çoktan çok gidecek doğal olarak. Bu günün sermaye sahiplerinin pek çoğu hem canları hem malları ile sınanacaklar.
Bu savaş; uğruna vahşice dünya kadar Müslüman kanı dökülen “vaadedilmiş topraklar”’a sahip olma ütopyasını sağlamaya dönük saplantının eseri olacaktır. Onların inançlarına göre Süleyman tapınağını inşaa edip ülkelerini ihya etmeleri için bu senenin sonuna kadar vakitleri var. Bunu başaramazlarsa ülkelerinin yıkılacağına inanıyorlar. Bu nedenle bu hayale giden yolda o lanetlenmiş kavme aidiyeti olmayan hiç kimse, yine o kavimden her hangi bir murad umut etmesin. Çünkü onlar yahudi olmayan herkesin öldürülmesi gerektiğine inanacak kadar şuurlarını kaybetmiş durumdalar.
Büyük İsrail hayalinin önünde Lübnan ve Türkiye’den başka ülke kalmamıştır. İlk hedef hangisi olursa olsun büyük savaşı ( onlar’ın terimi ile Armegeddon müslümanlara göre Melhame-i Kübra) tetikleyecektir.
Biz müslümanlar Hakkın bize verdiği bilgi ile onların helakının yakın olduğunu biliyoruz ancak en az kayıpla bu günlerin içinden geçebilmemiz için birbirimize de , başımızdakilere de vatan toprağına da sahip çıkmalıyız. Bu günler kısır çekişmeler , küçük hesaplar, iç hesaplaşmalar için fazla kaotik günler. Onun için bu hesapları daha güvenli geleceklere ertelemek durumundayız.
Manevi olarak da maddi olarak da kenetleneceğiz ve hazırlanacağız .Etki ajanlarının bizi farklılıklarımızdan vurmasına, ayrıştırmasına, zayıf düşürmesine, zaafiyetlerimizi kullanmasına izin vermeyeceğiz.
Bu global vahşetin son perdesine kalma nedenimiz bu barbarların Türk milletindeki bir olma ruhundan, beraberliğinden korkuyor oluşlarıdır.
Bu günler ise Arz-ı Mev’ud hayali ile şeytanlaşmış topluluklar önünde en güçlü, en akılcı, en metanetli durmamız gereken günlerdir.
Allah bu milleti bu vahşeti bitirmeye memur etmişse bunu akıllıca davranarak ve ortak paydalarımızda tüm gücümüzle birleşerek başaracağız. Başarmak için hazırlanacağız!