
Ey rahmet kapılarını aralayan,
Gözde olan, her daim aranan,
Müminin müjdesi, göz aydınlığı,
Rahmân’ın mahlûkata araladığı huzur kapısı...
Hoş geldin memleketime,
Hoş geldin hâneme,
Hoş geldin gönlüme,
Yüreğimin ta en derinine.
Taht kurdun bütün bir âleme,
Senin gelişin en büyük silkeleniş mümine,
Vesile oldun günahlardan tövbe etmeye,
Vesile oldun huzura doğru, huzur dolu yürümeye.
Sensin müminin miracı,
Sensin gönlümün ilacı,
Sensin on bir ayın sultanı.
Sen ki hânelere misafir, huzur veren davetli,
Sefa ile geldin, hoş geldin.
Bu yıl da mübarek Ramazan ayı hayırlısıyla kapımızı çalmış ve hânelerimize konuk olmuştur.
Ancak bu mübarek misafir sadece hânede ağırlanmaz, gönül ile de ağırlanmalıdır. Kin, nefret, küslük, gıybet ve daha birçok kötü tavır, bu ay hürmetine tövbe edilerek terk edilmeli, ardından istikrarlı bir şekilde sürdürülmelidir.
Unutmayın, Rabbimiz’in rahmet kapıları her daim kullarına merhamet etmek için hazırdır.
Lâkin bizim ömrümüz dünya âlemi için bâki değildir. Bu sebeple sürekli yapmayı planladığımız ancak bir türlü eyleme dökemediğimiz; tesettüre girme, namaz kılma, tövbe etme, oruç tutma gibi ibadetleri gerçekleştirmek için ömrümüz yetmeyebilir.
Bu konuya Efendimiz’in hadisi ile açıklık getirmek isterim:
“İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat (sağlık) ve boş vakit.”
(Buhârî, Rikâk 1; Tirmizî 1; İbn Mâce, Zühd 15)
İnsanoğlu, Efendimiz’in de belirttiği gibi bu iki nimeti kullanmakta aldanmış durumdadır. Bu gafletin acı bir ölümle son bulmaması için derhâl silkelenilmeli ve her bir saniyenin kıymeti bilinerek bir hayat inşa edilmelidir.
Ne de olsa yaşlı olan veya hasta olan değil, eceli gelen ölmektedir.
Ramazan ayının huzuru, rahmeti ve müjdesi bizlere de sirayet etsin inşallah.
Hayırlı Ramazanlar.
Fatma Nur Özcan