Ne ömrün ne de zamanın hakimisin
Sana kalan bir avuç dolusu anı
Çarşılarda mutluluğu arayanlar
Elleri boş dönenlerdi
Oyalanmaktan başka neydi ki çarşılar
Nesnelerin esir aldığı insanlığın
Kayboluşunu izlerken içim ürperiyordu
Bir avuç toprak için savaşanlar
O toprağın altına girecekleri halde
Kan dökmeyi, can almayı marifet sandılar
Çocukların kanın ve gözyaşlarının
Düştüğü topraklarda güneş
Bile utandı doğmaya
Önce adelet gelmemek üzere gitti
Dünya sesizliğe böründü
Sonrada İnsanlık kayboldu
Filiz açarmıydı , barış gelirmiydi
Bir yağmur yağsa insanlığın
Kirletiği herşeyi silermiydi
Gecedeki karanlığa karşıp kaybolan
Nesili geri getirirmiydi
Kaybolan insanlık nerede şimdi
Bir sis olup gözden mi kayboldu
Yoksa bir sele karşıp
Bir daha hiç dönmemek üzere yokmu oldu
Yaşadığım bu asıra ayak uydurmak
Olacak iş değildi insanca yaşamak
İnsan kalabilmek bu çağda bir devrimdi