İnsanoğlunun fıtratı bozulduğunda, bozgunculuk ve zulüm ortaya çıkar. Kötülük yapanlar, çevresindeki her mahlûku zarara uğratır. Allah, merhametinin bir yansıması olarak, insanların kurtuluşu ve güzel ahlâkı tamamlaması için Hz. Muhammed’i âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Hz. Resûlullah’ın ahlâkı, Kur’an ahlâkıydı ve vicdanın gerçek ölçüsü, Allah’a iman ve Hz. Resûlullah’ın ahlâkı ile ahlâklanmaktan geçer. Vicdan ve medeniyetin hükmü, bu ahlâktan yoksun kalınca anlamını yitirir.
Her asır, Hz. Peygamber’in ahlâkıyla ahlâklanmadıkça, vahşet ve cahiliye devrinin izlerini taşır. Cahiliye dönemlerinde vicdanlar ölmüş, akıllar nefsin egemenliğine girmiştir. Güçlüler, yırtıcılıkta sırtlanları geçerken, zayıf ve güçsüzler zulme maruz kalmıştır.
Günümüzde, ‘medenî cahiliye’ dönemi, putperest müşriklerin döneminden daha vahşi ve gaddardır. İnsanlık, her zamankinden daha fazla Hz. Resûlullah’ın ahlâkına muhtaçtır.