MEHMET NURI YARDIM

Tarih: 12.10.2023 16:40

KERİM DEVLET

Facebook Twitter Linked-in

Bizim “Kerim Devlet”imiz vardır. Her ülke ‘kerim’ sayılmaz; cömert, adaletli, âlicenap, asil, büyük, şerefli, verimkâr, lütufkâr ve ihsan verici olamaz. Mesela geçmişte Selçuklu ve Osmanlı devletleri ‘kerim devlet’lerdi. Türkiye aynen öyledir. ABD, devlettir ama kerim değildir. Çünkü terör örgütlerini kurduruyor, besliyor, sonra da bunları insanlığın başına musallat ediyor. İsrail ise devlet bile değil. Çünkü kurdurulduğu 1948’den bu yana Filistinli Müslümanlara soykırım uyguluyor. Masum bebekleri, çocukları acımasızca katlediyor.
Tarih boyunca ‘kerim devlet’ler savaşın kaidelerine uymuşlardır. Mesela Müslümanlar harpte asla kadınlara, çocuklara ve yaşlılara ilişmemişlerdir. Ama haydut devletçikler sınır tanımadan her türlü hunharlığı işlemişlerdir. Bugün de barbar İsrail, bir saldırıyı bahane ederek “Dünyanın en büyük hapishanesi” hâline getirdiği 2.5 milyon nüfuslu Gazze’yi, hayattan koparmaya çalışıyor. Şehrin suyunu, elektriğini, gelen gıdasını kesiyor, insanları ölüme mahkûm ediyor. 
Bu zulme, bu soykırıma dünya sessiz kalır mı? 56 İslam ülkesi suskunluğa bürünür mü? Hadi bu devletlerin yöneticileri çekinip tavır koymadı. İslam dünyasının halkları harekete geçmez mi? Türkiye’de 85 milyon insanımız sessiz kalmadığı gibi, 2 milyara yakın Müslüman da kalmayacak! Şimdiden Doğu’da, Batı’da, Asya’da, Afrika’da, Amerika’da “Filistin’e Destek Mitingleri” düzenlenmeye başladı. Küfür devam eder ama zulüm asla! Sivilleri göz göre göre öldüren zalim İsrail’in yöneticilerine vicdanlı Museviler bile karşı. ABD’nin dolduruşuna gelerek saldırganlığı sürdürürlerse vahşet böyle süremez.    
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, dünya siyaset literatürüne en doğru, cesur, anlamlı ve güzel sözlerden birini armağan etti: “Dünya beşten büyüktür.” Buradan ilham alarak diyebiliriz ki: Dünya ABD’den de, ‘savaş suçu işleyen’ yavrusu İsrail’den de, Avrupa’daki birkaç emperyalist ve işgalci ülkeden de çok daha güçlü ve büyüktür.
Bugünlerde önemli bir kitap okudum. Gazetemizin Ankara Temsilcisi, değerli gazeteci kardeşimiz Özlem Doğan’ın eseri: Kıyamet 04.17. Bu sene 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilimizi etkileyen ‘Bin Yılın Depremi’ni anlatıyor. Akıl Fikir Yayınları’ndan çıkan eseri bir solukta, fakat derin hüzünle okudum. Hadisenin ikinci gününden itibaren bölgeye giderek yaşananlara şahit olan yazarımız, beton yığınları arasında sıkışan vatandaşlarımızın, onları bekleyen yakınlarının acılarını ta yüreğinde hissetmiş. Vatandaşlarının yaralarını sarmak için hemen harekete geçen ‘Kerim Devlet’imizi vurguluyor. Zelzeleyi istismar eden kötülük odaklarına da temas ediyor. Depremzede vatandaşlarımızın yüce devletine olan bağlılığını ve inancını mükemmel biçimde ve hakça ortaya koyuyor.
Yazarımızın daha önce başka kitapları da yayımlandı ama burada ”Şimdiye kadar kaleme almak zorunda kaldığım en acı dolu satırları yazıyorum.” diyor. Hangimizin içi yanmadı ki? Doğan, Anadolu topraklarında gerçekleşen en büyük tabii afeti anlatırken, büyük acıları dile getirirken yine de Devlet-Millet dayanışmasının güzel örnekleriyle gönüllere su serpiyor. Bölgeye ulaşmanın serüvenini okurken yaşadığı heyecanı biz de hissediyoruz. Kitapta, depremin olduğu andan itibaren hükümetin dirayetli duruşu, sivil toplum kuruluşlarının cansiperane koşuşturması, gözyaşlarını içine akıtan imanlı vatandaşlarımızın sarsılmaz sabrı ve tevekkülü, satırlara ustaca dökülmüş. Adıyaman, Hatay, Malatya, Kahramanmaraş ve diğer mustarip illerimiz… Başta AFAD olmak üzere Devlet kurumlarının bölgede insanlarımızla sergilediği tesanüt, doğrusu ülkemizin büyüklüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor. “Adeta Mahşerin Provası Gibi” başlığıyla tarif edilen sarsıntının, kardeşliğimizi ve dayanışmamızı asla sarsmadığını, herkesin birbirine yardımcı olduğunu anlatan Özlem Hanım’ın, keder yüklü satırlarla paylaştığı sahneleri okurken o mahşeri günlere yeniden dönüyoruz.
Eserde, şer güruhun bu büyük depremde bile kin ve nifak tohumları ekmeye çalıştığına dikkat çekilirken depremzede Gülşen Yağımlı Hanımefendi’nin nakledilen sözleri hakikaten düşündürücü. Klavyelerinin başında ucuz kahramanlık taslayan sahtekârlara vurulmuş Osmanlı tokadıdır bu sözler. Satırlarda biz, gücünü inancından alan Anadolu irfanını, Müslüman halkımızın basiretini, ferasetini ve şuurunu buluyoruz. Gülşen Hanım, yazarımıza şöyle diyor: “Allah, Cumhurbaşkanı’mızdan razı olsun. Rabbim onu korusun. Ben ömür boyu bu çadırda kalayım ama Allah ona hayırlı uzun ömür versin. Rabbim yalancılara fırsat vermesin. Devlet, felaketin başından beri yanımızda.” Bir annenin enkazdan çıkan mektubunu okuyunca duygulanacak, toplu mezarlıklardaki acıları siz de hissedeceksiniz. Bununla beraber, tarihte eşine rastlanmayan iki büyük depremi peş peşe yaşayan Türkiye’nin gücüne siz de tanık olacaksınız. Okunması ve üzerinde düşünülmesi gereken kıymetli bir eser. Yazarımızı kutluyor, kitabı herkese tavsiye ediyorum.

Not: Afganistan’ın İran sınırında bulunan Herat vilayetinde ardı ardına meydana gelen depremler, yaklaşık 2 bin 500 Afganlı kardeşimizin vefatına yol açtı. En büyüğü 6,3 olan 10’dan fazla deprem, Herat’ın Zindecan ilçesindeki 16 köyde ağır tahribat meydana getirdi. Vefat eden Afganlı Müslüman kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun. Yaralılara da acil şifalar temenni ediyorum.
(Milat Gazetesi, 11 Ekim 2023)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —