Malum konu yine SOYLU, çünkü gündem yine orantısız , delilsiz, belgesiz, uydurma, fetovari suçlamalar, iftiralar. Hal böyle olunca kitabın ortasından konuşmak gerekiyor bazen.
İmal edip ortaya saldıkları teröristlerin İnlerine girip rahatlarını bozduğu için, inim inim inlettiği için, bilmem kaç yüzyıllık yıkım planlarını tarumar edip sekteye uğrattığı için düşmanlar Sn. Süleyman Soylu’ya … Aklın mantığın almayacağı, orantısız ve asimetrik saldırılar yapılıyor. Her gün her saat hakkında başka bir iftira , başka bir senaryo, başka bir suçlama ile itibarını zedelemeye hatta silmeye çalışıyorlar. İftiraların iftira olduğu netleştiğinde bile özür dilemiyor, haberlerini çekmiyor, düzeltme yapmıyorlar. Daha öncede defaten yazdığım gibi ölesiye korkuyorlar ondan. Zaman zaman parti kuracağı yalanıyla yoklama çekiyorlar. Çünkü biz yada bizzat Soylu değil onlar bu tür halüsinasyonlar yaşayıp gerçeğe evrilmesinden korkuyorlar. Bir daha önlerine çıkmasın istiyorlar. Sesi, sözü, fikri, yüreği egemen olmasın, kimse duymasın diyorlar. Onun için tarihte çok az görülen bir yaptırım kararı almışlardı bakan olduğu dönemde hatırlarsanız. Amerika’ya girişini yasaklamışlardı. Bu sembolik bir yaptırımdı sadece onu istemediklerinin ilanı idi. Çünkü o ,onlara; katil olduklarını , darbeci olduklarını, işgalci olduklarını, terör finansörü olduklarını haykıracak kadar yürekli, bütün emeklerini başlarına geçirecek kadar gayretliydi.
Biz Soylu’nun vatana duyduğu sevdayı sevdik, biz Soylu’nun millet için atan yüreğini sevdik, biz Soylu’nun ihanet çetesine, bu memleketin ırzına, namusuna, onuruna, bağımsızlığına göz dikenlere olan SOYLU öfkesini sevdik. Biz Soylu’nun gayretini, samimiyetini, cefasını, vefasını, dikliğini, fikrini, idesini sevdik…
Bu nedenle;
Onun sözünün kılıç kadar keskin olmasını, sesinin daha çok duyulmasını, gerçekleri haykırmaya devam etmesini, mazluma kanat gerip, haine gereken muameleyi yapmasını dileriz elbet…Ama o bakan olsa da olmasa da biz O’nun gerektiği zaman yanında, gerektiği zaman arkasındayız. Bilmeniz gereken şudur ki bizi silmeden onu silemeyeceksiniz.
Biz onu tanıdığımız kadar; bu memleketteki tüm darbelerin , 28 Şubat’ın, 17-25 Aralık’ın, Gezi’nin, Kobani’nin , 15 Temmuz’un , Ergenekon-Balyoz’un senaristlerini ve oyun kurucularını da tanıyoruz. Biz Muhsin Yazıcıoğlu’nun , Menderes’in , Fatin Rüştü Zorlu’nun, Hasan Polatlan’ın gerçek katillerini de tanıyoruz . Biz bu memlekette vatanını gerçekten sevenlerin başına neler geldiğini, getirildiğini, öldürülen mühendisleri, bilim adamlarını da biliyoruz. Bizim kimseye teslim edecek canımız kalmadı. Bizim olanı, bizden olanı ne madden ne manen ezemeyeceksiniz ! Bıçak kemiğe dayandı. Şu saatten sonra Soylu bizim kırmızı çizgimizdir.
Ayrıca vatana, millete , devlete sıdk ile vefa ile cefa ile hizmet eden Sn. Süleyman Soylu bir önceki hükümetin olduğu kadar bu hükümetin de yapı taşıdır, mozaiğidir, parçasıdır. Günün hükümeti; iktidarı muhalefet partisinden teslim almamıştır. Bakanlığı dönemini şiddetle överken bir önceki dönem için iki cümle edemeyen zihniyetin siyasi erdemle uzaktan yakından alakası yoktur.
Söz saldırılara ve onlara verilen tepkilere/ tepkisizliğe kadar gelmişken şunu da açık yüreklilikle belirtmekte sakınca görmüyorum. Gerçeklere duru gözlerle bakabilen pek çok insana ve bize göre de Sn. Soylu’ya yapılan bu saldırılara hakkı ile mukabele etmeyen Ak Partili yol arkadaşları , vekiller, saldıranlar kadar, hatta onlardan daha çok suçludur nazarımızda. Çünkü biliyoruz ki o saldırıları yapan kiralık satılık kalemşörler , maaşlı troller bunları efendilerinin talimatı üzerine yapıyorlar. Aldıkları paranın, ödenen bedelin hakkını veriyorlar. Size ne oldu, sesinizi , sözünüzü kim satın aldı ki vefanın, siyasi erdemin, ahlakın hakkını veremiyorsunuz. Sizi ve vicdanınızı kim susturdu? Hadi cevap verin ? Sesiniz , sözünüz yoksa milleti temsilen neden Ankaradasınız?