Boş yere konuşuyoruz.
Halbuki Fuzuli asırlar öncesinden bize mesajını vermişti;
"Beyhude gamlanma divane gönül!
Cümle alemin rızkını veren vardır.
Yaptığın hatayı görmüyor sanma.
Kalpte gizli en derin sırları bilen vardır.
Malım mülküm var deyu güvenme!
Arkam var deyu dayanma!
Sırt üstü insanı yere vuran vardır.
Beyhude gamlanma divane gönül!
Cümle alemin rızkını veren vardır.
Derdime vakıf değil canan.
Beni bilse bir handan bilir.
Hakkı vardır şad olanlar.
Herkesi şadan bilir.
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
Çektiğim elemi bir ben bir de Allah’ım bilir."
Fuzuli konuşmayıp Fuzuli'yi dinledik.
Dil; duygu, düşünce ve isteklerimizi anlatmada bir iletişim aracıdır.
Huzur ve barışın sağlanmasında konuştuğumuz dil ve üslup çok önemlidir.
“İnsanları birleştiren duygular, ayıran ise fikirlerdir.” diyor Goethe.
Ancak "Cam kırıkları gibidir kelimeler, ağzına dolar insanın. Sussan; acıtır, konuşsan; kanatır." diyor Oğuz Atay
O zaman bir dakika sus ve DİNLE!
Bu aralar sosyal medyada yazışmaları izledikçe gördüğüm şu;
Yıllardır “dost” olarak birbirine tutunanlar, gündem gerginliklerini önce dostluklarına fatura ediyorlar.
Bilmiyorlar ki siyaset biter, maçlar biter. Dostluk devam etmelidir.
Siyasetçiler meclis lokantasında beraber yemek yerken, futbolcular maç sonrası gece kulüplerinde paralarını ezerken, biz birbirimizi yediğimizle kalırız.
Nezaketin korkaklık, mesuliyet duygusunun ise kararsızlık olarak görüldüğü günlerdeyiz.
Konuş ve kır diyorlar.
Bilmiyorlar ki bir kalbi kırmak Kâbe’yi yıkmak diyen Peygamberin sesi hala bu semalarda kulaklarımızdadır
Bilmiyorlar ki bu milletin özü olan Yunus’un, Hacı Bektaş’ın, Mevlâna’nın sözü dualarımızdadır.
Mutlu insanlar; her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir.
Konuşma be artık, yayma fitneyi…
Sus be adam.
Dinle…
Duyuyor musun bak, sel bastı düşlerimizi yine bir sela veriliyor
Konuştukça bize, size, hepimize bela veriliyor!
Sus…
Biliyorum.
Susamayacaksın.
Susma tamam.
Yüreğin yaralı
Nasıl susacaksın?
Ama artık uyumayacaksın.
UYAN
Var mı sesimi duyan?
Deprem vurdu
Sel vurdu
Terör vurdu
Biz koca adamların günahı yüzünden
On binlerce kalp durdu
Çocukların kalbini
Merhametsizlik vurdu.
Yeter mi
Yetmedi
Yetmez
Yetmeyecek.
Devamı için iktidarın
Ve devirmek için iktidarı ..
Daha fazla mı olmalı depremler.
Örneğin ortalığı sel basmalı
Hatta suçluları asmalı
Ortalıkta bir sürü trol geziyor
Fiyakalı ve de tasmalı
Durmayın haydi üşüşün
Sosyal medyada duyar
Kasmalı…
Ve viskiler yudumlanırken
Nişantaşı’nda
Etiler’de
Çankaya’da
Narin"e de, Gazzeli çocuklara da
Üzülmeli.
Ee tabii ki kervan yolda düzülmeli.
Yetti mi
Yetmez
Burada durmalı
Hayır hayır daha
Kardeş kardeşi kırmalı.
Fakirin cebinden
Son parasını almalı
Kıtlık olmalı
Hatta küfürler havada uçuşmalı
Var mı
Sormamalı yoksula
Konserven
Kuru gıdan
Turşun
Böyle giderse iktidar için
Sıkılır kurşun
Ne iktidarmış be
Bu ne iktidar aşkı arkadaş
Bu kadar iktidarsızın arasında.
İktidar için savaş.
Evet evet iktidara gelmek için
Vatanı da satmalı
Bayrağı da atmalı
Gidip hapis yatmalı
Yeter mi
Yetmez.
Ve iktidarı korumak için
Tabii ki mübah olmalı her şey.
Dün kara dediğine
Bugün ak demeli
Hadi şu dağın ardına bak demeli Gerekirse gemileri yak demeli.
Ve oylarımızı aldıktan sonra birbirleriyle kadeh tokuşturacaklar.
Sen komşum
Sen kızım
Sen İsmail Sen Selim
Sen Nevzat ve Seçkinim
Sen Levent kardeşim
Sen oğlum Tolgahan
Sen kızım Yaren Su
Birbirimizle kavga etmeye devam etmeliyiz.
Biz kavga ettikçe onlar kazanacak
Lüks restoranlarda yiyecekler yemeklerini
Mikrofonlar önünde birbirlerini linç edecekler
Ama kapalı odalarda birbirlerine çak diyecekler
Şairin de dediği gibi;
"Sen Suşi hayalleri kurarken
Kara ekmeğe talim edeceksin
Onların çocukları yurt dışında okuyacak
Sen yine nöbete gideceksin."
Aklını başına al
Vatan bizim
Memleket bizim
Bayrak bizim
Ortalıkta o kadar çok var ki .izm
Paralar
Menkuller
Gayrimenkuller onların,
Bize kalan tek şey
Allah ve vatan azizim.
Unutma ideolojilerin öbür dünyası yoktur.
Cennet vaatleriyle bizleri kandıranların
Gerçekten karınları toktur
Sel gidecek kum kalacak
Sarı Çizmeli Mehmet Efendi
Yine hava alacak
Bizler aynı mahallede yaşayacağız
Aynı fakir mezarlığına gömüleceğiz
Ve onlar yine vatan için
Nutuklar atmaya devam edecekler
Yurt dışında gezecekler
Kazandıkları Amerikan dolarlarını ezecekler
Ve sen Mehmet
Ve sen Memiş
Ve sen Iraz
Ve sen Derviş
Yine kaybeden olacağız.
Uyanmak için;
Kaç Aliş kaç Zeliş’ten ayrılmalı
Kaç kolon kaç kirişten ayrılmalı?
Aynı gök kubbenin çocuklarını birbirine kırdırarak ve dahi vurdurarak yıllarca kazandılar.
Kaybeden hep biz olduk.
Ben artık kaybetmek istemiyorum.
Yetmez mi?
Yeter artık.
Bir oğlum var
Bir kızım var
Bir evim var
Bir sazım var
Dostum sana
Bir nazım var..
Yüce Haktan
Niyazım var.
Yeter artık yeter artık
Halimiz bak beter artık.
Çok uyuduk
Uyan artık!
Uyan artık.
SUSMA!