Dün Dilruba “fikir özgürlüğü” kılıfı altında “küfür özgürlüğünü” kullanıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalmışken CHP tam kadro küfrü, hakareti, fikirsizliği, acizliği, ezikliği, üsttenciliği, aşağılamayı bir kez daha takdis ve takdir edip bu arsızlığı ifade özgürlüğü ile paketleyen arkadaşı “ onur konuğu” olarak ağırladı.
Şimdi düşünüyorum bu arkadaşı onur konuğu olarak ağırlayıp tüm sözlerini onaylayarak küfrün, hakaretin, hazımsızlığın, milli iradeye saygısızlığın, kanuna muhalefetin önünü açan, yol veren hangi muhalefet partisi mensubu kendisine yada partili bir arkadaşına yahut seçmenine galiz küfürler hakaretler edildiğinde toplumdan bir tepki bekleyecek ? Hangi yüzle iktidardan / karşısındaki diğer partilerden destek yada yardım bekleyecek? Ortada bir suç varsa bunun mahallesi olur mu?
Ak parti seçmenine, karşı mahalle tarafından milyon kere yaşatılan bu aşağılama ve hakaret ilk kez takdis edilmiyor elbette. Daha önce de seçmeninden, gazetecisine, medya mensubundan, sosyal medya kullanıcısına pek çok kişi tarafından “koyun, göbeğini kaşıyan adam, sığır, aptal" gibi tanımlamalarla rencide edilen Ak partili seçmenlere yaşatılanlar defalarca CHP ve partililer tarafından onaylandı bu güne kadar.
Ancak işin garibi; bir kaç yıldır “ helalleşme, halka inme, normalleşme, değişim” gibi aparatlarla seçmen kitlesini artırma gayretinde olan CHP nin son günlerde yine aynı elitist , üstten bakan, hor gören, aşağılayan bakışa yol vermiş olmasıdır. Konuştukları ile yaptıkları birbirini tutmayan tutarsızların bu millete yaşattıklarını bir kez daha bu aziz milletin ferasetine sunuyorum. İradesini kullanan her kim olursa olsun ve kimden yana irade göstermiş olursa olsun anayasal hakkını kullandığı için bu galiz küfürlerin muhatabı olamaz. Bu sistemin legal hiç bir unsuru da bu küfürleri ve hakaretleri haklı , doğru, normal bulamaz.
Bir de bu minvalde bizdeki ürkek tavrı düşünüyorum. Haklıyken savunulmayan , bırakın suç işlemeyi ; devlete hizmet etmişken üç beş yamyamın önüne atılan, satılık kalemşörlerin, kiralık klavyelerin ellerine tutuşturulmuş uydurma yüzlerce notun karşısına terk edilen hizmet ve dava ehli güzel insanlara gidiyor aklım… işte bu olduğunda aklımı kaçıracak gibi oluyorum. Şer cephesi öyle geniş ki karşısındaki herşeyi ve herkesi teslim alıyor. Kimini bile isteye kimini saçma bir eziklikle. Nihayetinde iktidarda olmayanların hep muktedir olduğu Türkiye’yi görüyorsun karşında. Üç gün kafa tutsa da dördüncü gün bu muktedirlere teslim olan Türkiye’yi…
Sen hak ehlini savunamazsan , dava adamlarını itin çakalın önüne atarsan, vefa ile , cefa ile, aşk ile , sadakat ile mücadele edene sahip çıkmazsan bu gün bulsan, yarın bulabilir misin kendini davaya hizmete hakka adayanları?… Hücrelerine kadar adanmışları….
Sonumuzu hiç iyi görmüyorum. Sadece ben mi? Bir çok insan bu duyarsızlık , tepkisizlik, adam sendecilik, gemisini yürüten kaptancılık, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık nedeniyle umudunu yitirdi… Ne civanlar sahipsiz kaldı, ne cihanlar umutsuz… Karşı mahalle toplumsal talep ile suçlusuna teröristine sahip çıkarken biz kan kaybediyoruz…
Can kaybediyoruz. Hemde ne kan, ne can!