Meselenin bir diğer yönü de şudur:
Hz. Peygamber'in Aleyhisselat-u Vesselam risâlet ve nübüvveti (peygamberliği) temelde, diğer bütün peygamberlerden önce idi.
Bir hadislerinde: "Allah'ın ilk yarattığı şey, benim nûrumdur." buyurmaktadır.
Diğer bir hadislerinde de "Hz. Âdem henüz çamur ve balçık arasında debelenirken, ben peygamber idim." ferman etmektedir.
Demek ki, O'nun peygamber olarak planlanması, herkesten ve herşeyden öncedir.
Şayet Peygamber'miz Aleyhisselat-u Vesselam olmasaydı, kâinat kitabı okunamayan, anlaşılamayan bir sır olarak kalacaktı.
Allah’ı tanıyamayacak, marziyyatını (arzularını) bilemeyecek ve O’na ulaşamayacaktık.
Allah, Kur’ân-ı Kerim’de beyan ettiği üzere, varlıkları ve insanı, kendisine ibadet etsinler, kendisini tanısınlar diye yaratmıştır.
“Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif (kapsamlı tarif edici) var:
Birisi şu kitab-ı kâinattır (kainat kitabıdır) ki, bir nebze şehadetini on üç Lem’a ile Arabî Nur Risalesinden On Üçüncü Dersten işittik.
Birisi şu kitab-ı kebîrin âyet-i kübrâsı (kainat kitabının en büyük ayeti) olan Hâtemü’l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmdır.
Birisi de Kur’ân-ı Azîmüşşandır (Şanı yüce olan Kur’an’dır)."(Mektubat 281)
Risale-i Nur külliyatından Sözler’de, Mektubat ’ta, Mesnevî-i Nuriye’de geçen, Rabbimizi bize tarif eden en büyük tarif edicilerden birisi
kâinat kitabının en büyük ayeti olan Resulü Ekrem aleyhissalâtü vesselâmdır.
Dolayısıyla peygamber efendimiz aleyhissalâtü vesselam olmasaydı biz kâinatı tanıyamayacaktık.
Peygamber efendimiz aleyhissalâtü vesselam olmasaydı belki kâinat olmayacaktı.
Peygamber efendimiz aleyhissalâtü vesselam olmasaydı,
Rabbimizi bize tarif eden ikinci tarif edici şanı yüce olan Kur’an-ı Kerim belki olmayacaktı.
Zaten Rabbimizi bize tarif eden üç kapsamlı geniş tarif edicilerden birisi kâinat kitabı,
birisi Kur’an’ı Azîmüşşan ve
birisi de Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâmdır.
Görüldüğü gibi Allah’ı bize bildiren o iki delil de Peygamber efendimiz aleyhissalâtü vesselam sayesinde ortaya çıkmakta ve vuzuha kavuşmaktadır.