Dünyada savaş hiçbir dönemde kabul görmemiştir!
Tarih boyunca savaşlar bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış ve arkasında kan ve gözyaşı bırakmıştır..!
Bununla ilgili Siyer kitaplarında Hz. Ömer (ra)’in, “Keşke onlarla aramızda ateşten dağlar olsaydı, keşke aramızda deniz olsaydı da savaşmak zorunda kalmasaydık veya keşke Sasaniler ile aramızda aşılmaz bir engel olsaydı. Böylece ne onlar bize gelebilir ne de biz onlara gitme gereği duyardık. Bizlere ziraat alanı olarak Sevad toprakları yeter.”
“Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin. Allah’tan afiyet isteyin. Fakat onlarla karşılaştığınız zaman da sabredin. Ve bilin ki cennet kılıçların gölgeleri altındadır.” (M4542 Müslim, Cihâd ve siyer, 20; B3025 Buhârî, Cihâd, 156)
Bir hadiste de; (Savaşta) Resûlüllah (s.a.s.) kadın ve çocukların öldürülmesini yasakladı. (Buhârî, “Cihâd”, 148) hükmü masum ve silahsız insanların öldürüldüğü günümüzde çok çok önemlidir!
Savaştan ziyade öncelikle insanlığın inkişafı için çalışmanın ve ziraatın ve dünya topraklarının herkese yetebileceği noktasında düşüncelerin de olduğunu görüyoruz..!
ALLAH (CC); HÜKMÜ VE
MESAJINI VERMİŞTİR!
“Size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz” (Bakara-216)
ALLAH (C.C), HER ŞEYDEN HABERDARDIR!
“Rabbinden sana vahyedilene uy. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Ahzâb, 33/2)
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’ân’a, İslam’a) sımsıkı sarılın.” (Âli İmrân Sûresi 3/103.)
İTTİHAD-I İSLAM FARZDIR!
“Farzda riya yoktur. Bu zamanın en büyük farz vazifesi, ittihad-ı İslâmdır.” (RNK-Asâr-ı Bedîiyye)
HZ. İSA ALEYHİSSELAM’IN ZUHURU!
Bugünkü hadiselerin halli ile de İslam âlimleri yaşadıkları dönemde İslam şeriatının ve hukukunun hükümlerini ortaya koymuşlardır!
“Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa’ya) iman edecek olmasın. Kıyamet günü, o (İsa) onların aleyhine şahit olacaktır.” (Nisa -134)
Allah, Peygamberi İsa’yı Yahudilerden korumuş, onu öldürmelerine imkân vermemiştir. Onu kendi katına kaldırmıştır!
“Ahirzamanda Hazret-i İsa Aleyhisselâm gelecek, Şeriat-ı Muhammediye (asm) ile amel edecek hadis-i sahihle, âhirzamanda İsevîlerin hakikî dindarları ehl-i Kur’ân ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi; şu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat, değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimî ittifak etmek, belki Hıristiyanların hakikî dindar ruhanîleriyle dahi, medar-ı ihtilâf noktaları muvakkaten medar-ı münakaşa ve niza etmeyerek, müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırlar.” (RNK-Lem’alar)
BU OLAĞANÜSTÜ HADİSLERDEN
DERS ÇIKARMALIYIZ!
Bediüzzaman, yaşadığı yıllardaki harbi umumi karşısında, “Cereyan etmekte olan hâdisatın muhtemel menfî tesirlerinden kalp ve ruhlarımızı âzade bulundurmak ve bir şey meydana geldikten sonra daima kader cihetini düşünerek, hikmetli ve güzel taraflarını görmek ve zahirî ruha dokunan kaba, şer, musibet cihetlerine fazla nazarı dolaştırmamak, Risale-i Nur’dan aldığımız derslere binaen lâzımdır” diyerek itidal ve müspet ve hareketi ön planda tutarak müjdeyi de vermiştir..!
“Evet, ümitvar olunuz! Şu istikbal inkılabı içerisinde en yüksek gür sadâ, İslâm’ın sadâsı olacaktır.”
Bediüzzaman’ın dediği gibi; “Bize şimdi lâzım, kemal-i teslimiyetle sabır ve temkinde bulunmak ve bilhassa inkisarı hayale düşmemek ve bazen ümidin hilafı zuhuruyla meyus olmamak ve muvakkat fırtınalarla sarsılmamak, inayet-i İlahiyenin imdadımıza gelmesini tevekkül ile beklemektir.”
HÜLASA: MÜJDE VARDIR! Muktezî ise her şey var. Bir manevî sefer var ve yakındır!
“Yakînim var ki istikbal semavatı, zemin-i Asya
Bâhem olur teslim yed-i beyza-yı İslâm’a.” (Hizmet Rehberi/263)
MAĞLUBİYETLER VE ELEMLER;
ZAFERE GİDEN YOLDUR ..!
Bediüzzaman; Harb-i Umumî’de mağlubiyetimizden dolayı fazla müteessir olduğunuzu görüyoruz diyenlere cevaben:
“Ben kendi elemlerime tahammül ettim; fakat ehl-i İslâm’ın eleminden gelen teellümat beni ezdi. Âlem-i İslâma indirilen darbelerin, en evvel kalbime indiğini hissediyorum. Onun için bu kadar ezildim. Fakat bir ışık görüyorum ki, o elemlerimi unutturacak inşâallah diyoruz!” (Tarihçe-i Hayat – 137)
BÜTÜN TÜRK İSLAM
ŞEHİTLERİMİZE RAHMET OLSUN!
Zira bu mukaddes yol peygamberlerin, velilerin, ariflerin, sâlihlerin ve bilhassa canını cananını seve seve feda eden ve sayısı milyonlara sığmayan kahraman şehitlerin mukaddes yoludur!
Allah yolunda mücadele eden bütün şehitlerimize ve İslam Mücahidi İSMAİL HANİYE’ye de rahmet olsun!
Dua edip diyoruz ki;
ALLAH birdir. O her şeye kadirdir!
Başka şeylere müracaat edip yorulma.
Onlara tezellül edip minnet çekme!
Onlara temellûk edip boyun eğme!
Onların arkasına düşüp zahmet çekme!
Onlardan korkup titreme..!
Allah’a dayan, sâ’ye sarıl, hikmete râm ol!
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol..!
Vesselam!