Takvimler 26 Ağustos’u gösterdiğinde, bizler yalnızca bir tarihe değil, bir millete vatan kılan büyük bir hatıraya selam veririz.
Malazgirt… O günün sabahı, bir avuç imanlı yiğidin karşısında Bizans’ın devasa ordusu, dışarıdan bakanca bir heyula gibi yükseliyordu. Sayılarla ölçülseydi, Selçukluların kazanması imkânsız sayılırdı. Ama tarihin akışını değiştiren şey her zaman kılıçların keskinliği değil, yüreklerdeki imanıdır.
Sultan Alp Arslan, beyaz elbiselerini kuşanıp ordusunun önünde heybet ve teslimiyetle erlere, akıncı ve beylerine hitaben konuştu:
“Ben kefenimi giydim, Allah’ın huzuruna yürümeye hazırım. Kim benimle gelirse de hoş , istemeyen de serbesttir.” Bu sözlerle savaş meydanı, bir ölüm kalım kavgasından çok, bir iman meydanına dönüştü.
Ve o gün, İslam ümmetinin kaderi zahir oldu, kazaya çıktı. Malazgirt Ovası’nda yalnızca bir zafer kazanılmadı; Anadolu’nun kapıları ardına kadar açıldı. O kapılardan sadece insanlar değil; diller, türküler, dualar, kültür ve medeniyetler girdi. Bugün üzerinde yaşadığımız bu topraklar, işte o gün vatan oldu.
Bizans imparatorunun esir düşmesi, tarihin cilvesiydi belki; ama asıl zafer, Anadolu’nun gönüllere mühürlenmesiydi. Çünkü bir millet, toprağa önce yüreğini eker, sonra alın terini, en sonunda canını. O gün Türk milleti bu topraklara hem yüreğini hem de canını bıraktı.
“Malazgirt bize şunu öğretiyor: Sayılar değil, sarsılmaz bir iman ve kardeşlik ruhu kazanır.”
Bugün Malazgirt’i hatırlamak, yalnızca bir savaşın sonucunu anmak değildir. Bugün Malazgirt’i hatırlamak; imanla, kararlılıkla, birlik ruhuyla neler başarılabileceğini görmek demektir. Malazgirt bize şunu söyler: Sayılar değil, sarsılmaz bir inanç ve kardeşlik ruhu kazanır.
Şimdi bizlere düşen, bu büyük mirası unutmamak ve unutturmamaktır. Çünkü Malazgirt, yalnızca dünün değil, yarının da anahtarıd Ve işte tam burada bugüne dönmeliyiz.
Gençler! Malazgirt, sizlere yalnızca tarih kitaplarında okunacak bir satır değildir. O, damarlarımızda dolaşan bir miras, ruhlarımızda çınlayan bir çağrıdır. Sizler, bu toprakların yeni Alp Arslanlarısınız. Elinizde kılıç yerine kalem olabilir, bilgisayar olabilir, fikir olabilir. Ama unutmayın, bu toprakları ayakta tutan şey yine imanınız, kardeşliğiniz ve cesaretiniz olacaktır.
Ey genç dostum! Malazgirt bize şunu öğretiyor: Ne zaman ki birlik olursak, önümüzde hiçbir engel duramaz. Ne zaman ki omuz omuza verirsek, karşımızda hangi güç olursa olsun yıkılır. Bugün de aynı ruha ihtiyacımız var.
Malazgirt, dün kapıları açtı; bugün bizlere sorumluluk yüklüyor. O sorumluluk, bu aziz vatanı imanla, adaletle, kardeşlikle yarınlara taşımaktır.
Sizce Malazgirt Zaferi’nin günümüz gençlerine en büyük mesajı nedir? Yorumlarınızı bekliyoruz.
