*İnsan melez bir varlıktır.
*İnsan, nefsî yönüyle (özellikleriyle) hayvan gibidir (Bir çeşit hayvandır).Yalnız bir farkla ki, hayvan doyumlu, insan doyumsuzdur.
*İnsan, Ruhî, vicdanî yönü itibariyle melekî özelliklere sahiptir. Lâkin bir farkla ki, melek proğramlandığı gibi davranır. Yazılımının dışına çıkamaz (ihlâl edemez). Melek haddi aşamaz, günâh işleyemez.
*Melek, Allah'a isyân edemez.
*İnsan cüz-i irade sahibidir. Sınırlı da olsa bir serbestisi vardır. Bu bakımdan haddi aşabilir, günâh işleyebilir.
*İnsan, Allah'a isyân edebilir.
*İnsanın vicdanî tarafı (melekî) nefsi (hayvanî) yönüne hakim olursa, iyilik, hayır yönüne meyleder. İnsan bu şekilde dengelenir, doğru yolda, istikamette kalır.
*İnsan, vicdanî yönünü köreltir de (vicdanı mühürlenmiş- kara vicdanlı) Nefsânî (hayvanî) yönüne meylederse, şer - kötülük yolunu tutar. Bu durumda dengesi bozulur.Ve istikametini kaybedip, azar, sapıtır. Bu duruma gelen insan, suretâ (görünüşte) bir insandır.
*Gerçekte o, artık şeytanlaşmış bir hayvandır.
*Vicdanın vicdan olması için; Doğru, ahlâkî normların, ölçülerin eğitimle vicdana öğretilip, kabul ettirilmesi elzemdir. Yoksa vicdan nefsin hakimiyetine girer ve vicdan olmaktan çıkar.
*Vicdanın vicdan olması ancak, vicdanı yaratan Yaratıcı'nın ölçülerinin bilinmesi ve vicdanın bu ölçüleri esas alması ile mümkündür.
*Çünkü Allah, Âlîmdir, Hakîmdir. Allah her şeyi bilir ve abes (yanlış-boşuna) iş yapmaz.
*Vicdanı vicdan yapan, 'İMAN-I BİLLÂH'tır(Allah'a iman), iman-ı Billâh içinde 'MARİFETULLAH'tır (Allah'ı bilme, tanıma), Marifetullah içinde de 'MUHABBETULLAH'tır (Allah'ı sevme).
*'Muhabbetullah makamında' bulunan bir 'İNSAN, MELEKTEN ÜSTÜNDÜR'.
* O, 'AHSEN-İ TAKVÎM'DE KUTLU BİR KİŞİDİR.
*Hayvanî nefsine köle olmuş, hevâsını ilâh yapmış ve şeytanlaşmış olan 'İNSAN, HAYVAN DA DEĞİLDİR. O, HAYVANDAN DA AŞAĞIDIR.
O, ‘ BELHÜM EDALL' dir.
Ya Rabb !
Hidâyete erdir. Sana mûti kullarından eyle.
Amin Amin Amin...
BİHÜRMET-İ SEYYİD-İL MÜRSELÎN.