Suçları halkı muktedir, halk iradesini egemen kılmaktı, suçları milletin ezanını Tanrı Uludurdan Allahu Ekber’e çevirmek, milletin nizamını getirmek, öncelemekti. Suçları egemenmiş gibi yapmayıp egemen olmaya, bağımsızmış gibi yapmayıp bağımsız olmaya çalışmaktı. Çok çok acı bir bedel ödeyip Türk milletinin hafızasında 15 Temmuzdaki direnişin mimarı: birer kahramanlık öyküsü , birer ibret hikayesi oldular.
Yaşananlar yaşanmasaydı o gün şaha kalkamayan milli irade yüreklerdeki nedamet hissi ile 15 Temmuza aynı refleksi gösterir miydi bilinmez ama bu millet geleceğine uzanan kirli ellerden, istikbalinin örselenmesinden yoruldu artık. Menderes ve canını millete adayan dava arkadaşları mücadelenin en ön safında giden demokrasi şehitleri olarak tarihin onurlu sayfalarında birer abide gibi yerlerini aldılar.
Şehadetlerinin üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçti ama onları ipe gönderen karanlık odakların kullandığı aparatlar değişsede niyetleri hiç değişmedi… Menderesi ve arkadaşlarını idama taşıyan 27 Mayıs darbesi yada diğer tüm darbelerin komuta merkezinin Amerika ve İsrail gibi ülkelere ait istihbarat örgütlerinin olduğu artık herkesin malumu ise de ne nihai amaçlarında nede kullandıkları yöntemlerde bariz değişiklikler olmadığını söylemek yanlış olmaz. Ordu’ya yaptıramadıklarını, stk’lara, onlara yaptıramadıklarını terör örgütlerine, sapkın yapılara, basın ve yayın yoluyla , medyayla kontrol altına aldıkları halkın bizzat belli bir kısmına, yahut algı ile yönlendirdikleri marjinal guruplara yaptırmak gayretindeki bu kirli eller henüz üzerimizden çekilmiş değiller.
Her birimize düşen; en kötü demokrasinin en iyi darbeden iyi olduğu bilinci ile öz irademize sahip çıkmak, demokrasi uğruna da olsa ; içimizden kurbanlar vermemektir.
Tohum gibi toprağa düştükçe çoğalan Mendereslerin yaşadığı güzel ülkemde içimizi titreten hüzne inat başımız dik , demokrasiye ve millete olan güvenimiz tam bir şekilde demokrasi şehitlerini saygı ve rahmetle anıyoruz, ruhları şad, mekanları cennet olsun…
Züleyha ÇAĞLAYAN