Bu gün Gazete Duvar’da İstanbul Milletvekili, İçişleri Eski Bakanı Sn. Süleyman SOYLU’nun gazeteci arkadaşımız Can BURSALI ile yaptığı söyleşi düştü sabah saatlerinde önümüze. Söyleşi hem bu güne kadar onunla ilgili daha önceki yazılarımızda da defaten yazdığımız mesnetsiz suçlamalara, iftiralara, linç kampanyalarına cevap, hem de siyaseten durduğu noktayı ve Türkiye siyasetinde gelecekte duracağı noktayı açık yüreklilikle anlattığı bir deklerasyon niteliğindeydi.
Kendisinin de söylediği gibi riziko almadan siyaset yapmak çok fazla emek gerektirmez. Hatta bu memleketin bulunduğu jeopolitik konum ve sosyolojik yapı gereği rizikosuz siyaset, uzun ömürlü siyasettir. Bunun tek istisnası Recep Tayyip ERDOĞAN’dır ki o da yolun başında siyaseten engellenmek istenmiş , siyasi hayatı boyunca Gezi kalkışması, 15 Temmuz darbe girişimi, siyasi/ ekonomik kumpaslar, 17/25 Aralık olayları, Hendek olayları gibi pek çok badirenin içinden halkın teveccühü ile kurtulmuştur.
Bu minvalde hiç kimse tarafından hedef gösterilmek istemeyen bir bakan yahut milletvekili tabiri caizse sazı sözü olmayan bir sanatçı gibidir. Playback yada karoeke ile geçirir sanat hayatını. Risksiz bir şekilde, hata yapabilme ihtimalini elemine ederek yani…..
Bu ülkede aktif siyasetin içinde aksiyon alabilen, fikri , duruşu, kendine ait sözü, kimliği olan ender siyasetçilerden birisidir Sn. SOYLU… Başarı hikayesini de bu kendine münhasır tavrına borçludur. Esasen halkın bu denli içinde olmak bile risk almaktır ki ; siyasi anlayışı ona buna çamur ve iftira atmakla sınırlı vizyonsuz siyasi aktivistlerin, aparat olarak kullandığı fotoğraf kareleri de bunun tezahürüdür. Varlığını siyasi duruşu ile , hizmeti ile sürdüremeyenler Sn. SOYLU’nun yolunu çamur siyaseti ile kesmek suretiyle varoluş çabasına girmiştir.
Bu söyleşiyi bir yorgunluk mu, kırgınlık mı olarak algılamalıyız bilmiyorum. Ancak yıllardır siyaset okuyan bir insan olarak söyleşinin “görev süremin sonuna geldim“ kısmından sonrası şahsen beni bu ülke açısından hüzünlendirdi. Ben ve benim gibi milyonlar belki ; Sn. SOYLU’ yu siyasette UMUT YÜZÜ olarak gördük bu güne kadar. Arkasında Amerikanın olmadığı, arkasında emperyalizmin, evanjelistlerin, şu yada bu büyükelçilerin bulunmadığı, kendi sözünü söyleyen, sufle almayan, korku ile yalpalamayan kaç siyasetçi var şu memlekette? Gücünü aidiyet duyması gereken milletten değil de çeşitli uluslarası kurum ve kuruluşlardan alan siyasilerin olduğu bir müstemleke ülkesiymişiz gibi davranmayan kaç “ADAM” var ortada? “İstenmeyen adam” ilan edilme pahasına kapılar ardında gizli pazarlıkların ortağı olmayan , gerçekleri; milli bir duruş ve korkusuz bir yürekle kendi gibi ifade edebilen kaç siyasetçi var? Ben bunların kişisel fikirler olmadığını da biliyorum. Bu gün sosyal medyada onun söyleşisinin altına düşen hüzünlü yüzlerce, binlerce yorum da beni teyit ediyor. Onun Türkiye siyasi ufkunun bir paydaşı olmasını arzu eden bir çok vatansever var. Çünkü bir çoğu biliyor ki siyasetin içinde devletin Âli çıkarlarını kendi çıkarlarından üstte tutan , bir duruşu, bir kimliği, söylenecek sözü, yapacak hizmeti olan çok fazla insan kalmış değil. Siyasi arena kuklalar ve dışarıdaki kuklacıları ile dolu. O kuklalar cilalandı, memleket o kuklaların elinde duraksadı, yönünü bulamadı. Bir çok siyasi ile verilen yanlış navigasyona göre yol aradı. Risk alarak kendi yolunu çizen , Türkiye’ye güçlü bir ülke olma yolunda ivme kazandıran Recep Tayyip ERDOĞAN’a yolunu kesmek için kurulan onca tuzak ve kumpasın benzerleri ön almak için Sn. Süleyman SOYLU’ya da kuruldu nitekim. Onun gündemi en çok meşgul eden , en çok itibar suikastine uğrayan, en çok konuşulan siyasetçi olmasının ardındaki en belirgin gerçeklik budur.
Bakanımız gibi bizim de idealimiz ; birikimi ile bir dönem daha Recep Tayyip ERDOĞAN ile yol alabilmektir. Ancak sonrası için bu memleketin ; sözüyle, fikriyle, çıkışları ile, aksiyonu ile risk alabilen , bu milletin değerlerini, kırmızı çizgilerini önceleyen nadir siyasetçilerden olan Sn. SOYLU’nun sağı kucaklayıp kenetleyecek, kitleleri hareketlendirebilecek bizden olan ve bizi ifade eden siyasi performansına ihtiyacı vardır. Bunu okuyanlar nedeni ile kendisine bunca yorgunluk reva görülmüştür. Muhsinleri, Erbakanları, Erkanları, Mehmet leri ekarte edenler onu da medya kolu ile ekarte etmeye çalışmaktadır.
Sn. SOYLU;
Biz yine de duruşunuzdan, kişiliğinizden, fikirlerinizden aktif siyasetin bizzat içinde yer alarak bu milletin , bu memleketin faydalanabilmesi umudunu taşıyoruz. Umarım “sizi bekleyenleri” “size inanları” üzmezsiniz.
