Ego son zamanlarda hayatımızda sıkca kullandıgımız bir kelimedir. Ego, Latinceden gelen bir kelime olarak Türkcemizdeki her zaman ifade ettiğim, yabancı kelimelerin Türkçe ifadelerinin yerine gecmesi ile, toplumdaki kavram kargasalarının getirdiği anlam bozuklugudur. Anlam olarak 'benlik', 'bencillik' ve 'ben' gibi ifadeleri karşılıyor. Yahu yeri gelmişken nerde bu burası Türk Yurdu, burada Türkçe konuşulur Türkçe yazılır diyen avanele söz konusu Arapça olunca bangır bangır bağıranlar, neden Latinceden gelmelere , Avrupa lisanlarından gelen kavramlara karsı çıkmaz, bunuda anlamış değiliz(!)
Anlıyoruz, anlamaz olur muyuz, sizin asıl derdiniz Türkçe değil, Arapça üzerinden islama saldırmak niyeti ile sesi, soluğu kesilecesine bağırmalarını.
Neyse asıl konumuz Ego: Yani Ben, bencillik, benlik, dediğimiz insanın Allah tarafından zatına münhasır verilen nefis denen olgunun Allahın karsısında Ben demesidir, Benliğinde, ben ,benden gayrısı yok, ben benim demek, Nedir bu ben, benden içeru,
Fıtrat ölçüsünde bir ben var, benden içeru, amma haddi aşmalar başlarsa bunun tanımı noktasında, tıp diyor ki;
Fazlası kişilik bozukluğu olarak nitelendirilen ego, aslında psikolojik bir durumdur. Egoist kişi, kendini merkez olarak kabul ettiği bir dünya yaratır ve o dünyada kendisinden başka değerli hiç kimse yoktur. Bu tanım herşeyi ortaya koymakta bu gün bilimsel tanımlar noktasında.
Ego (yani ben), insanın kendine özgü ruhsal ve bedensel bütünlüğünün, ve bunun zihinsel algılanışının genel ve soyut adıdır. Egonun yapısı gerçeklik ilkesinin baskısı altındadır, fonksiyonu ise kişiliğin korunması, gerçeğe uyum ve çatışmaların çözümlenmesidir. Egonun ideali, birincil narsisizmden (kişinin kendisine karşı duyduğu sevgi,kendisi için yaşamak), eğilimidir.
‘Nefs’, öncelikli olarak bir kimsenin kendisi veya özü anlamına gelir. Açık ve gizli, dünyaya ve ahirete bakan duyuları, maddî ve mânevî becerileri, arzu, heves ve ihtiyaçları, canı, ruhu, hayatı ve istekleriyle kişinin bizzat kendisi demektir.
‘Nefs’, ruh ve kalp mânâsında da kullanılmıştır. Şeriat ilminde ise, insanın içindeki mânevî güce nefs denilmektedir. Nefis kelimesi zaman içerisinde birçok anlam kazanmıştır ki, bunların bazıları şunlardır: Can, kalp, benlik, ben, ego, kan, iç, kimse, beden, izzet, görüş, kötü göz, arzu, yücelik, bir şeyin özü gibi.
Böyle bir başlık olunca dediniz ki kim bu ya, neden Müslümanlardan beni öldürün diye sesleniyor bu adam.
Müslümanlar bu adama ne yaptılar ki böyle bir seslenişte bulunuyor diye merak ettiniz değil mi?
Evet ettiniz,etsiyesniz o zaman lütfen yalvarıyorum, Allah için beni öldürün, öldüründe ben ölsün, ölsün ki kurtuluşa ersin benliğimiz
İşte bütün mesele burdan kaynaklanıyor. Ben ölmedikten sonra,benliğimiz ölmüyor,benlikte ölmeyince, bunun yerine iman ölüyor.
İmanın kurtuluşu BEN'i öldürmekten geciyor, O yüzden diyorum sizlere EY MÜSLÜMANLAR BENİ (ego)ÖLDÜRÜN...
İmanın kurtuluşu BEN'i (ego) öldürmekten geçiyor, O yüzden diyorum sizlere EY MÜSLÜMANLAR BENİ (egolarımızı)ÖLDÜRÜN,
Öldürün ki ben ben olmaktan cıksın, ilahi hakıkat içinde ebedi hayat bulsun, Hayat verenın HAY İSMİNDE EBEDİLEŞSİN
çünkü bizlere hayat veren Hay isminden tecellisi ile bizlerinde kendi katında, kendisi ile ebedi olmamızı murat etmektedir.
Bezmi Elest'e Allaha verdiğimiz söz üzere, Rab olarak kabul ettiğimiz İLAHIMIZ OLAN ALLAH,
Sözlerimize ne kadar sadakat içerisinde kalacağımızın imtihanı olan dünya hayatında, İBLİSİN VİRUSÜ OLAN EGO (BEN)
hastalığından nasıl kurtulacağımızın bir manada kopyasını bizlere vermektedir, Bu kopyanın adı Hz. Kurandır.
Kitabımızın bır adı Kuran(oku) diğer adı FURKAN (dogru ile eğriyi ayran) değilmi, Dogru ile yanlışı okumayan nerden bilecek, neyin dogru neyin eğri olduğunu.
Bu kopyada İblisin LANETLENME SEBEBİNİN ANA DAMARININ BEN (EGO) hastalığı olduğunu apaçık belirtmiş,
bu hastalıktan kurtulmanın reçetesinide bizlere sunmuştur.
Bununda kopyası yine ruhi hastalığımızın tedavisindeki reçetemiz olan KURANDA BİZLERE açıklamıştır
Yüce kitabımız Kuranda bile Alemlerin yegane hükümranı olan Allahımız, Ben diye ayetlerine başlamazken, yaratılmış olarak sen kimsin ki ben diyerek,benliğine kul oluyorsun, Rabbim bizleri kendine kul olmamız için yaratmadı mı?
İnsan kendi benliğini öne kor, kendi benliğinde, kendi saltanatının yaşanması adına, bencillik aşamasında, ortaya koyduğu bu kişilik ile kendi benliğini putlaştırmaktadır.
Hz Allahımızda Kıyame suresinde (2) Sürekli kınayan nefse yemin olsun ki..
Sürekli kınayan nefse Allah yemin ediyor, Yani egolarının altında ezilmemek adına, devamlı şekilde egolarını kontrol altında tutma mücadelesi verenlere,
bu mana ile nefsini terbiye etmede gayret gösterenlerin kazançlı oldugudur.Cunkü kula en buyuk zarar,yine kulun kendisinden gelir.
Hani bir söz vardır toplumumuzda, bir insana kendinden başkası asla zarar veremez diye, işte başka bir ifade dogrultusunda, bireyin birey olğunluğa erişmesi noktasında fıtratına uygun yetişmesi gerektiğinin altına bır başka pencereden vurgu niteliğindedir.
Beni, benden başkası, ben olmaktan cıkartamaz. Haydio zaman beni öldürelim. Beni öldürelim ki ben ben olmaktan cıksın,böylece ben ben olarak Allahın rızası noktasındaki beni bulsun. Heva ve heveslerimizin ardı sıra yaşamanın getirisi kişinin benliğinde tagutlaşmasının önüne gecebilelim.
Tagut kelimesinin Türkçe ıslahı, ; azmak, sınırı aşmak olan, Tağut; Allah'tan başka rab(terbiye eden,kuralları ile hakım olan) edinilen her şey demektir.
Tağut; başkalarının koyduğu hükümleri, Allah'ın koyduğu hükümlerin önüne koyulan her şeydir. Kısaca Allahın ilahlık,rablık haklarının ihlali ile
(kendi heva ve hevesleri noktasında, kuralları kendine rehber edinilen) anlayıstır ki, kişi bunların dışında neyi ölçü alıyorsa o onun tagutudur.
Kuranı azimi şanda Hz ALLAHIMIZ Bakara Suresi, 257. ayetinde bizlere hitaben; Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Diye buyurmamışmıydı.
O halde ALLAHA kul olduğunu,Din olarak İslam ile Allaha teslim olduğunu beyan edenler olarak bizim üzerimize düşen kulluk görevinin içinde birinci derecede
kırmızı kalemle çizilmiş misalı. O halde her Müslüman egolarından kurtularak nefsini öldürmek, onun gururunu kırmakla memurdur. Çünkü ancak Yaratıcı'ya karşı sorumluluk bilinci duyanlar, bütün kalpleri ile günahlarından uzak durarak Allahın Rabbiliğini kabul ederler. Müstağniler ve müştekbirler ise, üstün bir güce karşı sorumluluk hisleri taşımadıkları için asla yanlış yaptıklarını itiraf etmezler.
Hükümranlar hükümranı, Hz Allahımız bizlere, kendisinin rızasına uygun benlik ve ego içerinde yaşamayı nasıp etsin. Selam ve dua ile
Kardeşiniz Adnan Albayrak Şimşek.
