Güvenilir haber kaynağınız Medya90.com

  • BIST 100

    9794,91%0,30
  • DOLAR

    35,15% 0,23
  • EURO

    36,57% 0,47
  • GRAM ALTIN

    2947,66% 0,62
  • Ç. ALTIN

    4773,20% 0,00

Mücahit GÜLER


Modern İnsanının Anlam Sorunu 1

Modern insanın en temel problemlerinden birisi de “manayı” anlama problemidir.


Yani hayatın anlamını öğrenme yönteminden yoksun olmasıdır. Bu durumun nedeni ise, modern insanın hayatı ve varlığı yaratan Allah'ın, varlığı anlamlandırdığı gibi anlamlandırmamasından kaynaklanmaktadır. Bir diğer problem ise varlığı yaratan Allah'ın, varlığa verdiği değerden modern insanın daha fazla veya eksik değer vermesinden kaynaklanıyor olmasıdır.

Konuya Doğu toplumu ve Batı toplumu açısından bakacak olursak Doğu (Hinduizm, Budizm, Konfüçyanizm vs) dinleri derin düşünceyi eylemden üstün tutuyor, Batı ise eylemi düşünceden üstün tutuyor. İslam ise bu ikisi arasında denge kurarak düşünce ve eylem arasında dengeli bir birliktelik kurmaktadır.

Varlığı yaratanın varlığı anlamlandırdığı gibi anlamlandırma çabasından yoksun olan Doğu ve Batı toplumlarının anlamlandırma çabalarına kısaca bakalım: Doğu dinleri derin düşünceyi eylemden üstün gördüğü için eylemsizlik prensibi bu dinlerde çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Hareketsiz, sade bir hayat, görünmeyen manevi güçlere teslimiyet, maneviyatı maddeyi terk etmekte gören, sebepleri terk ederek metafizik bilgiye mutlak bağlılık, yavaş ve huzurlu bir hayat anlayışları bulunmaktadır.

Buna karşılık Batı alemi bu durumun tam tersi bir pozisyon almaktadır. Batı alemi eyleme o kadar çok önem verirler ki, görünür alem ve eylem dışındaki her şeyi inkar edecek seviyeye geldi. Modern insanın en önemli özelliği sürekli değişim, kıymetli dünya telaşı, hız ve haz eksenli bir yaşam oluşturmaktadır. Batı aleminin meydana getirdiği modern insan tipolojisinde maneviyata yer yoktur, önemli olan görünür alemin maddesidir. Fakat maddenin anlamsızlığa ve bunalımlara yol açacağını görmek istemediler. Çünkü madde özü itibariyle çokluk ve bölünmedir, dolayısıyla kavga ve anlaşmazlık kaynağıdır.

Maddeye ne kadar dalınırsa, bölünme ve karşıtlık öğeleri de o kadar çoğalır ve yaygınlaşır. Çünkü madde insanın bencil duygularını artırır. Bencillik duygularına bağımlı olan ve maddenin  etkisinde kalan modern insanın yaşadığı bunalımları ve dünyada meydana getirdiği problemleri net bir şekilde görebiliyoruz. Buna karşılık, insan saf maneviyata doğru ne kadar yükselirse, ancak evrensel ilkelerin bilinciyle tam olarak gerçekleştirilebilen tevhide o kadar yaklaşır.

Ayrıca Batı, Doğu toplumunun tam tersini yaparak metafiziği inkar edip sebepleri ilahlaştırdı. Bundan dolayı modern bilimler din dışı bilimler olmaktadır, çünkü bilim ilahlaştırıldı. Batılılar derin düşünmeyi, sezgiyi ve dini olguları kabul etmedikçe gerçek manada hakikate ulaşamayacaklardır. Bu konuda Rene Guenon der ki: “Çaresiz olarak izafi alan içine sıkışmış ve bağımsız olduğunu ilan etmek istediği yerde sınırlı kalmış, böylece aşkın hakikatle ve yüce bilgiyle her tür iletişimi yine bizzat kendisi kesmiş olduğundan, bu bilim, gerçeği söylemek gerekirse, hiçbir şeyden gelmeyen ve hiçbir şeye götürmeyen boş ve hayali bir bilimdir sadece.”

Modern düşünce, kendi varlığını dini düşüncenin inkarı üzerine kurduğu için, dini düşünceye beslediği düşmanlık hiçbir zaman ortadan kalkmayacaktır; çünkü o, insanlığın içinde, insanlığın fevkinde bir gerçeklik yansıtan her şeyin tamamen yıkımını istemektedir. Batı dünyasının bugünkü durumunda olması, hiç kimse kendi tabiatı gereği normal olarak kendisine uygun olan yerde bulunmamasının en önemli nedeni de gizlenen bu gerçeklikte saklıdır.

Modern insanlara göre metafizik sadece bilinmeyen bir şey değil, aynı zamanda bilinemez olduğu konusunda ısrarcı ve aceleci davranırlar. Metafizik inkar edilince insanlar bir tane İlah’tan uzaklaştırıldı ve İlahlaşan milyonlarca modern insanlar meydana getirildi. İşte tüm sapmaların kökeninde yatan şey bireyin kutsallaştırılması anlayışı vardır. Bilgiyi ele geçiren ve kendini kutsal gören modern insan dünyaya hükmetmek için entelektüel anarşiye başladı. Bunun sonucunda hakikati kendi anlayışına göre anlama, anlamlandırma ve kabullendirme çabası meydana geldi. Hakikatin ölçüsünü kendi idrak düzeyine indiren modern insan, bu durumu ‘evrensel anlayış ve modern bakış’ maskesiyle insanlara aktardı.
Konuya burada ara vereceğiz, yazının ikinci kısmında görüşmek üzere selametle kalınız.


 

Yazarın Diğer Yazıları


YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.