Adnan Albayrak ŞİMŞEK

Tarih: 29.04.2024 12:37

Modern Köleliğe Geçiş Sürecinde: İşçi Bayramı

Facebook Twitter Linked-in

Kölelik tarihini üçe ayırarak köleliği anlatmak ve anlamak kölelik denilince aklımıza gelen kölelik kavramın aslında ne olduğunu zannedersem daha ziyade anlatmış ve anlamış olacağız. 
Kölelik bayramından İşçi Bayramı'na evrilmiş yolun mahiyeti ışığında İşçi Bayramını işler isek zannedersem anlatmaya çalıştığımız İşçi Bayramını ve mahiyetini daha iyi algılayacağımızı umarım.

1. Etap Kölelik.
Dünyada Kölelik ve kölelik anlaşısının çıkışının gerekçeleri ışığında kölelik

2. Etap Kölelik   
Dünyada köleliğin çıkışı  ve kölelik anlaşısının uygulanışındaki dini  gerekçeler ışığında kölelik

3.Etap Kölelik.  

Uygulanan dini gerekçeler ışığında ortaya çıkan zulmün karşısında baş kaldırışın gereçleri noktasında kölelikten, işçiliğe geçiş 
       
Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır. İnsanlık büyük topluluklar oluşturduğu anda emek gücü ihtiyacına o dönemin barbarlık seviyesinde çözümler bulmuştur. Tarım devrimiyle beraber popülaritesi artmıştır ve nerdeyse bütün dünyaya yayılmıştır. Yanlış bilinenin aksine avcı-toplayıcı toplumlarda kölelik uygulanmamıştır yâda aşırı nadir şekilde uygulanmıştır. 
Üretimin artmasıyla toplumsal tabakalaşma paralel olarak büyümüştür her zaman kölelik sistemi var olmuştur.
 İlk kez köle meselesinin, toplum meselesi olduğu ve buna paralel olarak da kanun ve yasa çıkarılması gerektiği fikri Babil Kralı Hammurabi tarafından MÖ 1750’li yıllarda ortaya çıkmış ve bazı düzenlemeler getirilmiştir. 
Kölelik Antik ve Orta Çağda borcunu ödeyemeyen, savaş esiri, azılı suçlu ve çocukken köle yapılması gibi sebeplerle yapılsa da Yeni ve Yakın Çağ’da ırksal kölelik olarak insanlar köle yapılmıştır. 
      Antik dönemlerde insanların aklına gelen şey sürekli kırbaç vurulan, bir deri bir kemik kalmış, sürekli efendileri tarafından hor görülen zavallı insan toplulukları geliyorsa hayır bu doğru değil. Antik dönemlerde nüfus azlığı sebebiyle olsun, kölelerine iyi davranırlardı. Kölelere iyi davranmamak ya da yeterince yemek/ücret vermemek köleyi güçten düşürür ki bu büyük bir kaynak israfı anlamına geliyordu. 
 
1. Etap Kölelik
Mesela Antik Mısır’da kölelere emeklilik verilirdi, ücret olarak günde 3 öğün yemek ve bira verilirdi, konaklama yerleri devlet tarafından temin edilirdi, kötü muameleye maruz kaldıklarında sahiplerini dava edebilirlerdi ve uygun görülürse devlet köleyi sahibinden alıp kendine bağlayabilir ya da başka birine verebilirdi. Eğer köle görevini yapmıyorsa mahkemeye verilir, görev yeri değiştirilir en kötü ihtimalle hapse atılır ya da sopa cezası verilirdi. Büyük suç işlemediği takdirde ölüm cezası verilmez, işten atılma gibi durumlar yaşanmazdı. İşten atılma gibi cezalar eski zamanlarda nadir verilirdi, çünkü eski zamanlarda işten atılan insanlar ya haydutluk yaparlardı ya da serserilik.

İşçiler ile köleler arasındaki fark ise kölelere 3 öğün yemek verilirken işçilere harcayacakları daha fazla ücret ve genel bir özgürlük veriliyordu. Hatta köleler sahiplerine belli ücretler ve vergiler vermek karşılığında özgür bir insan bile olabiliyordu. Yani kazandığı paranın bir kısmını devlete, bir kısmını sahibine vererek özgürlük kazanabiliyordu. 
      
   Günümüzde işçi hakları noktasındaki yasalara bakıldığında Antik Mısır kanunlarından esinlenmiş, çağın getirisi içerisinde rezerve edilmiş kanunları görebiliriz. Devletlerin iş ve işçi kanunlarının yasa kökleri Antik Mısır ve Yunan, Roma yasalarına dayanmaktadır.
     Antik Yunan ve Roma’da ise köleler kötü muameleye maruz kalmaz, bazı hakları olan ve efendilerinin zulmü olmadan yaşarlardı. Efendi kölesine kötü davranamaz, sağlık, evlenme, eğitim, yemek, barınma gibi ihtiyaçlarını efendileri ödemek zorunda olurdu.  

Bu söylediklerim size çok mu abartılı geldi? 
Peki size bir örnek vereyim. Ezop Masallarının yazarı Aisōpos’un aslında köle olduğunu, efendisiyle arkadaş gibi sohbetler edip bunları hikâyelerinde kullandığını biliyor muydunuz? Zaten Ezop masallarını biraz inceleyerek olursanız kölelerin efendilerine sadık kalmaları, haline şükretmeleri gerektiği mesajı veriliyor genel olarak. Onun dışında bir sürü filozof eski kölelerden meydana gelmiştir.

Kinik Felsefesi'nin savunucusu Diyojen, Atinalı Kebes, Elis'li Phaedo, Hierapolisli Epiktetos ve daha nice ünlü filozoflar kendilerini geliştirme fırsatı sahipleri tarafından tanınmış ve belli bir seviyeye ulaşmışlardır. O zamanlar köleler kendilerini kanıtladıkları taktirde eğitim hakkı kazanabiliyor ve toplum tarafından saygınlık bile görüyorlardı.

Buraya kadar anlatımlarımız da kölelik bir başka mahiyette yaşanır ve yaşatılırken ne değişti de bu gün KÖLE dediğimizde şuur altındaki hepimizin algıladığı KÖLE olgusu gelmektedir.

2 Etap Kölelik.
Avrupa hıristiyan dünyası ve İngiliz Kraliyeti'nin hakim olduğu topraklarda, köleliğin beyaz tenliden olamayacağı, çünkü tüm beyazların İsa'nın sürüsünün birer çobanı olması görüşü, inançlarını oluşturması köle olacak insanların İncil'i oluşturan eski Ahit diye kabul edilen Yahudi inancının temelini oluşturan anlatımların da bulunan İncil ve Tevrat ayetinde bahsi konu olan Nuh'un Oğulları meselesinde şu ayet ile yola çıkmışlardır.
Nûh'un, Hâm, Sâm ve Yâfes adlı üç oğlu vardı. Dördüncü oğlu Ken'ân (veya Yâm) gemiye binmemiş ve boğulmuştur. Hâm, babasının emrine karşı gelip gemide eşiyle ilişkide ilişkide bulununca Hz. Nûh ona beddua etmiş ve Hâm'ın soyu siyah derili olmuştur. Nuh gemiye binen evlatlarına, gemide bulundukları süre içerisinde evlilik konusunda eşler arasında cinsel hayatın yaşanmayacağını dair söz almıştı. Gemide bu şart üzerine yaşayacaklar taki selamete, kurtuluşa karaya varana kadar böyle olacaktı.
Fakat oğlu Ham, babasına bu sözü vermesine rağmen sözünde sadık kalmamış, Nuh tarafından lanetlenmiş bu ilişkiden doğan çocuklar bu lanetin karşısında siyah renkli doğmuş oldukları inancı üzerinden günün Hıristiyan dünyası tüm siyahi ve avro siyahi insanların köle yapılması noktasındaki Papalık Kilise nezdinde kararlarının bulunmasıyla, ele geçen her siyah ve Avrupalı olmayan herkes Avrupa Papalığı nezdinde köleleştirilmeye başlamıştır.

Bu zihniyetin oluşturduğu Avrupa Hıristiyan medeniyeti içerisinden çıkan günün insanlarının Amerika'nın keşfiyle buralardaki mevcud yerel halkı kendilerine köleleştirme, biat etmelerini sağlarken bu yapının hızlanması noktasında soy kırımlar diye adlandırdığımız canilik imparatorluğu kurmalarının getirisi olarak bu ele geçen toprakları, imar etmede, inşa etmede tarımsal ve toprakların işlenmesi noktasında kendilerine insan gücü gerektirmekteydi. Çünkü beyaz ırk efendi idi, hiç bir beyaz diğer bir beyazın hakimiyeti altında olamazdı.

Bu yüzden Afrika'dan varlığı bilinen siyahileri köleleştirme adına, köle ticareti olarak ortaya çıkan zorba gücün sayesinde Afrikalı olanlar ve ABD'de bulunan diğer toplumları bizim algıladığımız manada KÖLELEŞTİRDİLER.  
Bu köleleştirme zihniyeti köleleri mankurtlaştırmakla yolu gibi zihinlerini de köleleştiriyorlardı . Geçen yıllar boyunca Amerikan köle anlayışında eski Antik Mısır köle anlayışları ile kölelerin baş kaldırma hareketlerini yumaşatma politikaları ile de olsa başaramayınca, Amerika'da Aristokrat kesim asil zümre herşeyin sahibi olması, hürriyet isteyen kölelerinin özgürlüğe kavuşmaları isteği karşısında "nasıl olsa herşeyin sahibi biziz, bırakalım özgür olsunlar da görelim. Bakalım özgürlük karın doyuracak mı?" diye tarifini bizim anlatacağımız bir zihniyetle köleler özgürlüğüne kavuştu, ammaaaaaaaaaaaaaa.

İşte bütün meselenin sırrı burada. Hadi al özgürlüğünü, ama sakın bir daha bana dönüpte tekrar beni köle olarak al deme tabir de hata olmazsa azat etmelerinin sonucunda özgür fakat aç kalan kölelerin düştüğü durum.
Günümüzde de özgürlük çığırtkanlığı yapanların, özgürlük istedikleri aristokrat, asil, yani parayı elinde bulunduranların karşısında beni işe alın demesinden bir farkı yok. Günün para baronları musluğu kıstığı zaman nasıl ekonomik piyasa dalgalanmaları olmakta ise enflasyon denen vampirin dişleri boynumuza nasıl geçtiğini söylememize, hatırlatmamıza gerek yoktur sanırım.

3.Etap Köle sınıfından  İşçi  sınıfına geçiş:
Köle ve kölelik hiç bir şeyi olmayan,insanların hayatlarını devam ettirme imkanlarını bulma adına, emek gücünün kiraya verilmesidir. Köleliğin ilk çıktıkları zaman dilimi içinde uygulanan köle ve köle haklarını incelediğimizde, günümüzdeki işçi haklarını karşılaştırıldığında aralarında pek fark yoktur. Ama ne garip ki köle ve kölelik dediğimizde aklımıza Amerika eliyle Avrupa Papalığının ve Avrupa'nın uygulamaları üzerinden aklımıza gelir ki bu da Avrupa Papalığının ortaya koyduğu dini inancın getirisi zulüm akla gelmektedir.   Bunu belirtirken ortaya çıkış dönem ve şartları üzerinden köle ve kölelik günümüzdeki işçi ve işçilik olarak birbirine çok benzemesidir. Bu mana ile bakıldığında köle ve kölelik anlam bağlamında. ortalığın karışmasına sebeb olan Kilisedir. 
Hıristiyan dünyasının İncil ismindeki dini kitabında iki anlayışın oluşturduğu yanı eski Ahit,  yeni Ahit diye ayrışmasının eski Ahitteki kölelik ile yeni Ahitteki kölelik anlayışının göstergesidir.
Eski Ahitte Musa ile beraber olan İbrani oğulları Mısır'dan sürgün edildiklerine bır kısmı geriye dönmenler ve dönmek isteyen oldu. Hatta Musa peygambere
DÖNMEK İSTEYENLER ŞÖYLE DİYORDU.
"Ey Musa, biz Firavun'un kölesi iken karnımız doyuyor, aç değildik açıkta değildik. Yani karnımız doyuyor, barınacak akşam olunca başımızı sokacak barınaklarımız vardı. Sen bizlere Firavun'a kul olmayalım, Firavun'un köleliğinden kurtulalım Allah bizimle olacaktır, dedin ama senin Allahın bizi aç bıraktı. Hadi Allah'ına söyle de bizlere aş versin, yiyecek versin demişlerdi de Bakara süresinde bizlere Kur'an-i ifade ile Musa kavmine Allah bıldırcın eti ile Kuvvet helvasını katından indirmişti Ayeti bunun isbatı olarak bizlere Köle ve kölelik,İşci ve işçilik anlatımlarımızda delil niteliğindedir. Günümüzde de insanlar yanlışlıklar karşısında, tagutlar karşısında aç kalırız, çoluk çocuk perişan olur  diyerek zulüm sahiplerinin, idarecilerinin, patronlarının karşısında  sesleri solukları çıkmadan yaşamalarının hiç bir farkı yoktur.
Abd'de kölelik kavramını 1800 lü yıllarda, uzun yıllar uyguladığı köle anlayışının karşısında baş kaldıran köleleri modern köleliğine geçirirken  günün şartlarında oluşan yeni köleleliğin adı İŞÇİLİK mefhumu ortaya çıktı.
İngilizler tarafından kurulan Amerika'da, ihtiyaç potansiyel insan gücünün, Katolik Hıristiyan dünyasının başı konumunda olan İngiliz krallığı, aynı zamanda Papalığın resmi  din devleti konumunda olmasının da getirisi olarak verdikleri Katolik dini fetvalarının ortaya koyduğu zulmün altında inleyen kölelerin baş kaldırışları neticesinde ortaya çıkan köle isyanlarının  zaman içerisinde köle haklarının ortaya çıkmasına sebebiyet vermiş bir dönem ortalıkta  köle ile efendileri arasında insanca yaşanılabilir kanunları elde eden köleler, artık köle ismi ile değil, İŞÇİ ismi ile anılmaya başlamıştır. Kısaca KÖLE=İŞÇİ kavramı dünyada kabul gördü.

Kölelikten kurtulduğunu zannedenler bir baktılar ki İŞÇİ ismi ile anılmanın birbirinden farklı olmayan sadece kavramının farklı olduğu bir düzen, bu suretle bıraktıkları yarım kalmış savaşlarına devam etmek isterken işçi isyanı, yani köle isyanını devam ettirdiler. Bunun neticesinde efendisine baş kaldıran köle ne ise, işverene baş kaldıran köle aynı muamele ile karşılaştılar.  

İdam edilen işçiler tüm dünya işçilerini şoke etti. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongre de, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi.

1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, “Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul etti. Bu günün seçilmeside ayrıca bir anlam ifade etmektekdi.
Hz İsa'nın üvey babası olan Marongoz Yusufun, marangoz olması, günün işçi köle sınıfının da genellikle tarım orman ve hayvancılık sektörünün köleleri, işçileri olması hasebi ile hem kilisenin işine geldi hem de kölelerin efendilerinin dini olan Hıristiyan inancındaki Hamın oğullarının karşısında, Samın oğullarının galibiyeti idi. 
Şimdi neden Amerika'ya, köleler SAM AMCA der anladınız mı. 
Efendiler NUH'UN OĞLU SAM, KÖLELER NUH'UN LANETLEDİĞİ OĞLU HAM'IN oğluydu.

Amerika'yı Amerika yapan İngiliz krallığı, Papanın kontrolünde, Avrupa'da Hıristiyanlığın lider devleti olduğunu kabulü ile Amerika'yı SAM AMCA ilan ettiler.
Biz İslâm aleminin Peygamberi'nin getirdiği İslâm dininin anlayışı içerisinde köle, işçi kavramı bir bireyin, senin için verdiği hizmeti, TERİNİN KURUMADAN GELECEĞİZ, İNSANA YAKIŞIRCASINA MUAMELE İLE MUAMELE EDİLECEĞİNİN, ONUN HAKLARININ KENDİ HAKLARINDAN DAHA ZİYADE TUTULARAK ödenmesini emreden bir anlayışı oluşundan, Yahudilerde, Hıristiyanlarda ZAMANIN ÖTELERİNDEN BERİ, Hz İbrahim'in Sara adlı karısından gelen soyu asil, aristokrat, elit kabul eder, ama Hz İbrahim'in  ikinci hanımı olan HACER ANNEMİZİ KÖLE olarak görmekte ve aşağılamaktadır. Yani Hz Muhammed'e tabi olanlar Hz Muhammed'in İbrahim(a.s) köle olan Hacer annemize istinaden kölenin çocuğu,ve kendisine ilk tabi olanlara nispeten kölelerin, fakirlerin, gariplerin dini olarak lanse etmişler ve etmeye de devam etmektedir.  Ama şunu unutuyor ve görmemezlikten geliyorlar. Bu ŞEREFLİ İSLAM DİNİ, garipler eliyle ZULÜM DÜZENİNE HAKİM OLACAKTIR. GARİPLERİN KAYBEDECEĞİ HİÇ BİR ŞEY YOKTUR,
Hani bir söz vardır ya. Zalimin zulmü varsa garibin Allah'ı vardır. Zulum payidar olamaz Hakkın karşısında diyerek İşçiler bayramını kutlarız.
Selam ve dua ile.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —