• BIST 100

    9419,66%-2,12
  • DOLAR

    33,97% -0,02
  • EURO

    37,52% 0,31
  • GRAM ALTIN

    2745,71% 0,05
  • Ç. ALTIN

    4465,60% 0,00

Yusuf Özertürk


NEFS-İ EMMAREMLE BİR MUHAVERE -2-

NEFSE YARDIM


irinci bölümde Nefs -i Emmare (NE) ile Akıl-Vicdan (A-V) arasında geçen muhavere anlatılmıştı. Nefs, Aklın ve Vicdanın ileri sürdüğü deliller karşısında hatasını anlamış ve ne yapması gerektiğini, Hak yola nasıl gireceğini sorgulamıya başlamıştı. 
NE; Bunu nasıl yapacağım ?                                                                                    Hem çok hata yaptım.Günahlarım da çoktur.
A-V; ‘TEVBE-İ NÂSUH ‘ yap. Allah-ü Teâlâ’ya samimi olarak yalvar. Kur’ân’ın ölçülerini öğren ve o ölçülere göre yaşa. Bir daha da Hak yoldan ayrılma. Böyle yaparsan o zaman Allah’ın aff-ı keremine  mazhar olmayı bekleyebilirsin.
NE; Niye bana bunları tebliğ ediyorsunuz ?
A-V ; Bu Allah-ü Teâlâ’nın bir emridir. Ve kullarına bir lütfudur. Hastalık var, hasta var, ama hastane yok, hekim yok. O zaman ihtiyaç içinde olan hastalar, ne yapacaklar ? Perişan olup, inim inim inlemezler mi? Hayat çekilmez olmaz mı ?  Hem öyle inleyip, Ya Rabbi, şifa ver derman gönder ( ilaç- hekim vs) demezler mi?  Buna merhameti sonsuz olan Sultan-ı Kâinat nasıl müsaade eder ?                        Bu da öyle bir şey. Maddi hastalıklar derman bulmazsa nihayet  dünya hayatını kaybettirir. Ama imansızlık, günahlı hayat ebedi saadeti kaybettirir. Bu yüzden EMR-İ BİL MARUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER (İyiliği tavsiye ve kötülükten alıkoyma)  yapmak  bir vecibedir (1).
NE; Bunu kim, nasıl yapacak ?
A-V ;                                                                                                                                     1- Güç, kanun gerektiren işleri gücü elinde tutan DEVLET- HÜKÜMET yapacaktır.  2- Sözlü, yazılı,görsel vs ile nasihat etme işini İLİM ERBABI, Hem fiilleriyle, hem de nasihatleriyle yapacaktır.                                                                                                       3-Bunların dışında olanlar da yaşamalarıyla, fiilleriyle (hâlen)  yapacaklardır. Hayırları amelleriyle gösterecek, şerlerden de kaçınacak ve kalben hoşlanmayacaklardır.
NE ; Nefisler alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçmezler. Kötülükleri,hataları söylenince de bundan hoşlanmayıp, söyleyenlere karşı hasımhane tavır almazlar mı?
A-V;  Şahıslar,kurumlar doğrudan hedef alınmayıp, prensipler,doğrular  genel mânâda nazara verilmelidir. Buna bir nevi ‘gömlek dikme denir’. Nefislere Kur’âni- ilmi ölçülerle manevî bir gömlek dikilir. İhtiyacı olan,üzerine uyan alsın denilir.  Yalnız bir şey daha vardır ki, o da;‘Her söylenen hak-doğru olmalı, fakat her doğru da her yerde söylenmemeli kaidesidir. Zaman,zemin, muhatabların ruh halleri vs nazara alınmalıdır. Yani nasihat edenler işin erbabı olmalıdırlar.
Her şeyde olduğu gibi, Allah’a kul olmanın,hakkı tebliğ etmenin de bir bedeli vardır.Bu bedeli başta Peygamberler (as.),Sıddıklar,Şehidler(şahidler) ve Salih zatlar hep ödemişlerdir.Bundan sonra da ödenecektir.Bu bedel Allah’a kulluk ücretinin yanında hiç kalır.En büyük ücret; Allah-ü Teâlâ’nın, bir insanı kulluğa kabul etmesidir.Bunun da alameti Kur’âni ölçülere göre Allah’a itaâttir.Bunun en büyük ücreti de bizzat kulluğun içindedir.Cenab-ı Hakk bunu kuluna hissettirir.Bunun adına ‘HUZUR’ denir.Allah’a ihlâsla kulluk yapanlar, bedenleri zindanda olsa bile, gerçekte Dünyada da bir nevi Cennet hayatı yaşarlar.                                                                                     NE; Nasihat etme işi sonunda bir ‘HOTFURUŞLUK’ olmaz mı ?
A-V ; Nasihat eden ihlâslı olursa, nefsine bir pay çıkarmayıp Allah’a kulluğunun bir gereği olduğunu bilirse, insanları hor-hakir görmez, varlığının,ilminin zekatı olduğunu bilirse, insanlardan herhangi bir şey talep etmezse, ücretini sadece Rabb’inden beklerse VE  HERŞEYDEN ÖNCE NASİHATE BİZZAT KENDİNİN İHTİYACI OLDUĞUNUN FARKINDA OLUR,YAPMADIĞI ŞEYLERİ SÖYLEMEZSE ; O ZAMAN BUNDAN BİR ÖVÜNME ÇIKARMAZ VE DE BU NASİHAT  ALLAH-Ü ALEM TESİRLİ OLUR.
A-V ; Ey nefs-i emmare biz de sana bir sual soracağız ? 
NE, Buyrun sorun.
A-V ; İnsanları iyilik yapmaktan alıkoymayı, kötülük işlemelerine de teşviki ne ile yapıyorsun ?
NE ; Madem hakikati anladım Elhamdülillah.’ Bende bir hayırda bulunayım’.  KULLANDIĞIM EN ÖNEMLİ SİLAHIM ‘ BAHANE UYDURMAKTIR’.  BANA TESLİM OLAN İNSAN, İYİLİK YAPMAMAK İÇİN DE, KÖTÜLÜLÜK İŞLERKEN DE HEP BİR BAHANENİN ARKASINA SIĞINIR. VE ŞÖYLE DER ; ‘SOR BAKAYIM, NİYE YAPTIM ?                                                                            VE YİNE SOR BAKAYIM NİYE YAPMADIM ?                                                                                           ŞUNDAN, ŞUNDAN,ŞUNDAN….. DOLAYI’…YAPMADIM/ YAPTIM,ETTİM’ DER. Ve yaşayışını değiştirmeyip, bulunduğu hal üzere devam eder.
Değerli dostlarım nefs-i emmaremle olan muhavereyi burada kesiyorum. Zaten çok da uzun oldu.Hakkınızı helal ediniz. Biraz da perişanca oldu. Söyledim ya bu bir yaka-paça olma işi. Kavgada düzen, ahenk olduğunu kim söylüyor ?
Ayrıca bu nefsime biçtiğim bir gömlektir. İhtiyacı olan,üzerine uyan, alsın giysin.Benden yana helal olsun. Üzerine uymayan da bana iade etsin. Vesselam…

(1):’’ Sizden, hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır’’ ( Âl-i İmrân, 104).

Yazarın Diğer Yazıları


26.9° / 21.8°

YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.