Bu gün Galata Köprüsünde Gazze/ Filistin için buluştu İstanbul. Göğsümüzü kabartan, gözümüzü yaşartan muhteşem bir kalabalık vardı. Maşallah diyorum, Rabbim milletimizin ferasetini ve şuurunu daim eylesin.
Ve şimdi Galata köprüsü buluşmasının ayrıntılarına bakıyorum… İlk gözüme çarpan tebdil-i kıyafet halkın içinde onlara karışmış yürüyen bir önceki dönem iç işleri bakanı Sn. Süleyman SOYLU. Hiç bir ayrıcalığa yada imtiyaza dahil olmadan duruşunun gereğini yapması milletin gözünden kaçmıyor. Sessizce kalabalığa karışan Süleyman SOYLU’yu pek çok kişi fotoğraflıyor. Yürüyüşte ayrıca Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, eski TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan ve bazı Ak Parti milletvekillerini görüyoruz. Ve bu “soylu” duruşları için her birine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
Peki kimleri göremiyoruz? Gezide her gün 7/24 mesai yapan duyarlı sanatçılarımızdan bir tanesi yok yürüyenlerin arasında. Başka kim yok: Geziyi finanse eden iş adamlarından, otellerini, motellerini, hastanelerini, lokantalarını “gezicilere” açan sermaye sahiplerinden birileri de yok. Gezide gözümüzün önünden ayrılmayan “ STK’lar” var mı? Hayır, onlar da yok. Gerçi öyle bir beklentim de yoktu ama bir kez daha kimin duyarlılığının “ nedeni” “ nedir” teyit etmek istedim sanırım.
Bizde kendini “aydın” olarak tanımlayan, “solcu” olarak anılmak isteyen hiç kimsenin, gerçek bir hümanizm takıntısı, aklı başında bir sosyolojik kabulü yoktur. Tüm olayları konfor alanları, din düşmanlığı( ama sadece islam dini) ve muktedir olma hırsları üzerinden değerlendirirler. Çünkü bakıyorsunuz sağcı olduğunu iddia eden adam ; ülkeyi Imf ‘nin kıskacından dolayısı ile emperyalizmin zincirlerinden kurtarıyor bizdeki solcular huzursuzluk yaşıyor. Sağcı olarak tanımladıkları adam emperyalizme kafa tutuyor, darbelere darbe yapıyor adamlar rahatsızlık yaşıyor. Marksist / Leninist tüm Sol örgütler İsrail’e karşı Filistin’in yanındayken, bizdeki solcular İsrail’in hemen yanıbaşında duruyor ve asla Filistin lehine iki cümle edemiyor. Bütün dünyanın sol söylemi “kahrolsun emperyalizm” iken bizim solumuz Amerika’nın büyükelçileri ile gizli saklı flört edip aşk yaşıyor, Amerika’ya , Avrupa’ya, Yunanistan’a devamlı turlar düzenleyip ülkelerini emperyallere şikayet edip, müdahale talep ediyor. Seçim vaatlerine bakıyorsunuz; neredeyse hepsi batıya kul, emperyalizme pul olmak yönünde. İdeolojilerinin gerekleri ile hayata geçirdikleri siyasi tercihleri arasındaki çelişki ise dünyadaki hiç bir siyaset bilimcinin açıklayabileceği türden değil.
Düşünsenize dünyada mücadele edilmesini gerek gördükleri ve nihai düşman ilan ettikleri emperyalizme ve emperyalistlere hoş görünmek adına sosyalizmin, komünizmin hiç bir gerçeği ile örtüşmeyen bu zulme ve soykırıma karşı söyleyebilecek tek kelimeleri dahi yok. Bırakın ortaya çıkmayı , yürümeyi, haykırmayı; kafalarını kuma gömmeyi tercih ediyorlar. Ne yazık!
Onlar için tek hedef konfor alanlarını kısıtladığını düşündükleri Sn. Erdoğan… İktidarda olmadıkları dönemlerde bile muktedir oldukları gerçeğini görüp Milletin yetkilerini millete devreden adam onlar için tek düşman. Emperyalizmmiş, siyonizmmiş, zulümmüş, soykırımmış kalan hiç birşey umurlarında değil.
Ama tüm bunlar siyasetin puslu arşivine kaydediliyor. Bu olup biteni çocuklarınız size hayretle soracak ve siz şu acınası halinizi izah edemeyeceksiniz. Çünkü sizde kendi ideolojinizi yenik egolarınızla iğfal ederken insan olabilmenin tüm gereklerini de ideolojinizin gereklerini de rafa kaldırdığınızı biliyorsunuz beyler!!!!
Ama ben merak ediyorum dünyada duyarsız kaldığınız bunca acı varken, kafanızı yastığa koyduğunuzda uyuyabiliyor musunuz?
