• BIST 100

    14155,46%0,76
  • DOLAR

    42,69% 0,23
  • EURO

    50,15% 0,06
  • GRAM ALTIN

    5897,70% 0,71
  • Ç. ALTIN

    9533,17% 2,62

RAVZA ZEYBEK


Normalleşen Şiddet ve Kaybolan Güven Duygusu

Şiddetin, ihanetin ve ahlaki aşınmanın sıradanlaştığı bir çağda; ekranlar, sosyal medya ve gündüz kuşağı yayınları toplum ve aile yapısını nasıl etkiliyor?


Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…
 Toplumların ne büyük bir değişim gösterdiğinin herkes farkında değil mi? Duyduklarımız karşısında ‘’Bu kadar da olmaz ya ‘’ diyerek hayretimizi dile getiririz. Zaman zaman izlediğimiz yayınlar haberler de içimizi bir karamsarlık ve insanlara karşı güvensizlik kaplar, her gördüğümüz insandan korkar bir duruma geliriz. Belli bir zaman sonra ‘’Sıradanlaşır’’ artık hissettiğimiz duyguya bile aşina olmaya başlamış oluruz.
 Toplumun her kesiminde sessiz ama derinden bir değişimin ayak seslerini duymaya başlarız. On beş yıl öncesine kadar sadece evlerimizin içine sessizce giren ekranların kıvama getirdiği toplum, internet ve sosyal medya aracılığıyla şiddet, ihanet, cinayet ve her türlü ahlaksızlık normalleşmiş oldu. Bu mecraları suçlamak gibi bir niyetimiz yok elbette. Gelişimi araç olarak görüp amaca kullanmak da bizim elimizde ya da sadece amaç haline getirip aracı olarak kullanmakta. Hayırda kullanmak da bizim elimizde şerre hizmet etmekte.
 

“Şiddetin ve ihanetin normalleştiği bir çağda, asıl tehlike toplumun buna alışması ve aile yapısının sessizce aşınmasıdır.”

Gündüz kuşağı programların izlenir bir yanı kalmadı diyoruz ama en çok bu programların izlendiğini görüyoruz. Merak duygusunu hareket ettirenler insanların psikolojik olarak etkilenmelerini maalesef ki kullanıyorlar. Sabahtan başlayıp akşam haberlere kadar işlenen ihanet ve cinayet konuları kurgu olmayıp gerçek yaşanmışlıklar olunca seyirci aynı zamanda haklı haksız, suçlu suçsuzu bulmada olayın içine müdahil olmanın hazzını yaşıyor. 
Aile kavramının öneminin yok edildiği günümüzde aile olmaya inanan kişi kalmasın diye mi yapılıyor bu yayınlar düşünmeden edemiyor insan? Daha öncede bu programlar için birkaç söz etmiştik. Şimdi ise olaylar aile içinde ihanet ve aldatmanın dışında cinayet olaylarının tekrar tekrar konuşulmasına evrilmiş durumda. Cinayet büronun istişare salonu gibi iğdiş edilen bu konuşmaların toplumsal olarak ne büyük yaralara ve güvensizliklere sebebiyet verdiğinin, normalleştiğinin ve bir kaos ortamı hazırlanmaya çalışıldığının farkına varılmalı. 
Atalarımızın izinde yürümek, geçmişi koruyup geleceğe taşımaktır; bu medeniyet mirası, toplumsal değişim karşısında değerlerimizi muhafaza etmenin en temel sorumluluğudur.

Bu millete neyi planlarlarsa planlasınlar Anadolu insanın feraseti her daim oynanan oyunu bozmuştur. Şer odaklarının özellikle gençleri aileyi ve milletin bir birine olan sevgisine güvenine yönelik  her oyun bozulacaktır. 
Özellikle başta kendimiz olmak üzere önümüze sürülen her içeriği izlememeliyiz. Her dizi her haber ya da programlar izlenmemeli. Sosyal medyayı kullanabilme iradesi kazanılmalı aile içinde dijital kullanımına sınırlandırmalar getirilmeli. Özellikle ergenlik çağında ki ve daha küçük çocukların izlediği içerikler, dinledikleri müzikler kontrol edilmeli. Anne ve babaların evlerinin içinde izledikleri dizi ve filimler genel ahlak kurallarına ve kendi töremize örfümüze ve inancımıza aykırı olmamalı. Mümkün mertebe evlatlarımızın yaşı ne olursa olsun onları maruz kaldıkları yalan ve sahte dünyaya mahkûm etmeyip onlarla ilgimizi ve sevgimizi vermede cömert davranmalıyız. 
Allah’ın emaneti bildiğimiz ailemizin ve milletimiz üzerine oynana oyunlar anacak bu şekilde etkisiz hale getirilebilir. Zaman zaman hepimiz iyiliğe olan inancımızı kaybedebiliriz ama yarın çok geç olmadan  düştüğümüz yerden tekrar toplanmanın zamanıdır. 
Sizce değişen sadece toplum mu, yoksa değerlerimiz mi? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın.

Kategori: Toplum

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.