Prof.Dr. Fatih Satıl

Tarih: 26.09.2024 17:48

Ölümsüzlük Meyvesi: HÜNNAP

Facebook Twitter Linked-in

Hünnap Meyvesinin Besleyici Değerleri

Aslında tarihin en eski çağlarından beri hayatımızda olan ama kentsel yaşamın içine pek dahil edemediğimiz hatta ne yazık ki çoğu kırsal kesimde bile henüz yaygın olmayan HÜNNAP, oldukça şifalı bir bitkidir. Anavatanı olan Çin'de 4 bin yıldan beri yetiştirilen ve alternatif tıp tedavisinde kullanılan Hünnap, "Ölümsüzlük meyvesi" ve “Allah’ın bir hediyesi” olarak bilinir.
Sonbahar mevsimiyle birlikte pazar tezgâhlarında yer almaya başlayan Hünnap, yüksek C vitamini, B1, B2 ve B6 vitaminleri, mineraller ile organik ve inorganik madde içeriği zenginliğiyle beslenme açısından büyük önem taşıyor.

Hünnap ile Bağışıklık Sistemini Güçlendirin

Yüksek miktarda potasyum, bakır, kalsiyum, fosfor, demir ve manganez gibi mineralleri içeren hünnabın, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, kan dolaşımının geliştirilmesi ve yüksek kan basıncının düşürülmesi bilinir. Hünnap aynı zamanda stresi azaltmaya ve içerdiği antioksidan sayesinde karaciğer rahatsızlıklarından çeşitli kanser türlerine kadar birçok hastalığın iyileşme sürecine olumlu etkiler sağlar. Günde bir avuç tüketilen hünnap meyvesi özellikle kışın çeşitli hastalıklardan korunmaya ve bağışıklık sistemimizi hızlı bir şekilde güçlendirmeye yardımcı olur.

Hünnap Nasıl Tüketilmeli?

Hünnap düşük kalori miktarı ile öğün aralarında atıştırmalık olarak da tüketilebilir. Bu sayede hünnap yiyerek hem uzun süre tok kalabilir hem de kilo verirken kaybedilen enerjiyi geri kazanmış oluruz.
Hünnap meyvesi sindirimi kolaylaştırarak kabızlık problemlerine iyi gelir. Ayrıca, yatıştırıcı etkisi vardır. Hormonlara etki ederek sakinleştirici görev görür ve vücudu stres hormonlarından korur. Hünnap meyvesi taze olarak çıtır çıtır tüketilebilir, reçel yapılabilir veya çay şeklinde hazırlanabilir. Ancak aşırı miktarda hünnap tüketiminin ishale sebep olabileceği unutulmamalıdır. Şeker hastalarının tüketmesi tavsiye edilmez. Hamile ve emzirme döneminde mutlaka doktora danışılmalıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —