• BIST 100

    10726,59%0,43
  • DOLAR

    32,93% 0,31
  • EURO

    35,26% -0,03
  • GRAM ALTIN

    2466,51% 0,37
  • Ç. ALTIN

    3971,22% 0,44

ZÜLEYHA ÇAĞLAYAN


OSMANLICA BALONU!

Dün çocuklarımın okul gösterisindeydim. Gösterinin sonuna doğru bir çocuğumuz harf inkılabı( 01/11/1928) , Türk Dil Kurumunun açılışı ( 1932) ile ilgili bazı bilgiler paylaştı izleyicilerle. Türk dilinin üzerinde hassasiyetle durmalarına çok sevindim çocuklarımızın. Çünkü Oktay SİNANOĞLU’nun da dediği gibi TÜRKÇE giderse TÜRKİYE GİDER.


Bir milleti millet yapan ortak manevi değerlerdir: Din , dil , tarih,kültür  onlar kadar etkili olmasa da gelenek, görenek… Bütün bunlar milleti millet haline getiren unsurlardır. Bir milletin diri kalması ve birlikteliği de bu değerlerine sahip çıkılması ile mümkün olur. Buraya kadar millet bilinci yerleşmiş olan herkesin hemfikir olacağını düşünüyorum.

Ancak konuşmacı çocuğumuzun söylediği bir şey vardı ki bu bizi tarihimize , ecdadımıza, öz kimliğimize yabancılaştıran bilinçli bir yalandı. Ufacık çocuklara ezber ettirilen bir yalan. Dilimizin Türkçeye harf inkıkabı ile döndüğünü, içindeki Arapça, Farsça kelimelerden de Atatürk’ün Türk Dil Kurumunu açıp Türk Dilini sadeleştirmesi ile olduğunu anlatıyordu konuşmacı evladımız. Osmanlı’da resmî dilin hiç bir zaman Arapça yada Farsça olmadığı, bu gün kullandığımız Türkçe olduğu , halkın da konuşma dilinin Türkçe olduğu gerçeği yine sadece tozlu tarih kitaplarının arasında kalmıştı. Bir de bilmek isteyenlerin dimağlarında. Öyle  bir bilgi kodlanmıştı ki çocuğa harf inkilabı öncesi halk arasında ve resmi dil olarak hiç varolmayan bir dil “Osmanlıca” kullanılıyordu Osmanlı’da sanki. Yada belki Arapça.

Yazım dilindeki arap alfabesi kaldırılıp yerine Latin alfabesi kabul edildiğinde bu “kusurumuzdan(?)” kurtulmuştuk. Arap alfabesi ile Türkçe yazamıyor ama Latin alfabesiyle yazabiliyorduk. Bir günde okuyabildiği tüm bilimsel, edebi , tarihsel yayımlardan kopartılıp, yeterli kaynağın/ çevirinin bulunmadığı ve üstelik hiç bir şekilde okuyamadığımız bir yazım diline de kavuşunca ( Latin alfabesi ile yazılı Türkçe ) eh haliyle tüm cehaletimizden de  kurtulmuş olmuştuk(!)

Tabi buraya bir parantez açmak istiyorum; kusur bu bilgileri bir ziynet gibi takınan çocuklarımızda değil tarihsel bir dayanağı olmayan bu bilgileri yetersiz araştırma ile çocuklarımıza dayatan eğitimcilerimizde , bu bilgileri bilinçli bilinçsiz dayatan müfredatımızda, müfredatın belirleyicilerinde.

Ben bir tarihçi değilim, edebiyatçı yada dil bilimci de. Sadece şu hayattan geçen; söylenen her şeyi moda mod kabul edemeyecek kadar, illaki araştıracak, mutlaka sorgulayacak, soracak, okuyacak  kadar meraklı bir yolcuyum…

Bakarsanız göreceksiniz Selçuklunun resmi dili Farsça iken Osmanlı resmi dil olarak Türkçeyi benimsemiş, bilimsel eserlerinde, resmi yazışmalarında Türk diline ağırlık vermiştir. Hakimiyetinde bulunan bölgeler itibarı ile yazım dilinde aynı zamanda daha az bir oranda Farsça ve Arapça da kullanılmış, Türkçe dile çok milletli bir imparatorluk olunması nedeniyle çokça Arapça ve Farsça kelimeler girebilmiştir.

Harf inkilabının sağladıkları yada bu milletten götürdükleri ayrı bir araştırma, tartışma konusudur.

Örneğin bir milletin külliyatı topyekün Arap alfabesi kullanılarak Türkçe yazılmış eserlerden , bilimsel çalışmalardan, ders kitaplarından, araştırma sonuçlarından, ansiklopedilerden, hikaye masal kitaplarından, edebi eserlerden, dini yayınlardan, tarih kitaplarından vs. oluşuyorken tüm kaynaklarla ve bu külliyatla bağınızın kesildiğini , hatta bir gün onları okurken ertesi gün bu kaynakların toparlanıp yakıldığını hayal edin. Düşünün ki bu gün okuyup yazıyor, eğitim görüyor, eğitim veriyorsunuz ama yarın Çin alfabesine geçmişiz de tüm okuduklarınız , yazdıklarınız , ulaşabildikleriniz yok olmuş yada yok edilmiş . Kabus gibi değil mi? Neyse bu konu çok kapsamlı bir konu ; Osmanlı’da bilim yoktu yada bilim adamı yoktu gibi İbni Sina’ları, Mimar Sinan’ları , Piri Reis’leri, Ali Kuşçu’ları, Hazerfen Ahmet Çelebi’leri , Akşemsettin gibi nicelerini inkar eden bir geyiğe  kadar gidiyor tartışmanın bir ucu ki bunu yapanların önüne pozitif bilimin öncüleri tüm bu insanların eserlerini üst üste koyup kule yapsan nafile….

Ancak özetle şunu söylemek gerekir ki Osmanlıca diye bir dil olduğu ve bu dil nedeniyle insanların bilimden ilimden uzak kaldığı ve dahi meramını bile anlatamadığı bilgisi(?) koskoca bir balondur…

 

Yazarın Diğer Yazıları


27.8° / 21°

YAZARLAR