• BIST 100

    9877,77%2,03
  • DOLAR

    34,75% 0,10
  • EURO

    36,60% 0,34
  • GRAM ALTIN

    2950,12% 0,23
  • Ç. ALTIN

    4801,56% 0,00

Prof. Dr. Namik Kemal Okumuş


Ramazan ve Orucun Tanıdık Hâlleri

Daha ilk adımda demek gerekir ki, Ramazan Ayı’nın gerekli eylemlerinden olan ‘oruç tutma’ isteği ve de beklentisi, zaman içinde yol alan insan için ‘dönemsel katkı’ ve de ‘eylemsel tedarik’ anlamına gelen pozitif süreçlere de yakın duran beşer katkısı hükmündedir. Bu vesileyledir ki, ‘dönemsel dilim’ mahiyetinde yol alan bu kazanım kümesinin insan ve toplumun sağlıklı bilince ulaşabilmesi adına gerekli kapları açacağı da muhakkaktır.


Üstelik son derece etkin kapasiteyle yaratılan insandan beklenen ibadet formu, kendisine emanet edilen dünyanın gelişimi adına onu besleyen adımlar hükmünde sisteme alındığı anlamına gelecektir. Mutlak surette ‘araç’ yani ‘amaca ulaştıran basamaklar’ formunda olan bu adımlar, insan ve de toplumun kendisinden beklenen adımları atması için onu besleyen ‘Tanrısal öneri’ hükmündeki değerli öneri kümesidir dememize de olanak sağlayabilecektir.
Bu vesileyledir ki, bireysel gelişimi merkeze alan dinin işleme aldığı namaz ve orucun beşer için aktive edilmesi, namaz kılıp oruç tutabilen şahsiyetlerin her durumda bir adım öne geçecek kazanımlara yakın olacağı anlamına da gelecektir. Eğer ki, insandan beklenen bu adım atılırsa, yine insan için merkeze alınan kazanımlardan olan amaç ve aracın kavranması da kuşkusuz olacaktır.
Yine Ramazan Ayı’nın gereği durumunda yol alan ‘oruç tutma’ iradesinin açıkça deşifre edilen kazanımının ‘hesap bilinci’ olması, hem hesabı verecek olan insan nezdinde, hem de onu hesaba çekecek Yüce Allah bağlamında son derece anlamlı duran eylem seçkisi durumundaki kazanıma denk gelmesini kolaylaştırmaktadır. Nitekim insandan istenen bu adımın her iki varlık açısından da gerekli görülmesi, bu denli kaliteli varlığın antrenmandan uzak durmamasının teminine de yakın durabilmektedir.
Yüce Allah’ın bizlerden beklediği bazı adımların olması, daha ilk adımda O’nun insana olan güveni anlamına gelecektir diyebileceğiz. Ayrıca, insan için olası kazanımı merkeze alan bu gibi adımların atılması, yaşanılan dünyada gerekli olan kazanım ve dahi örnekliğe de kapı aralayacaktır demek durumundayız. Yine ondan beklenen adımların olması,  temel olarak ‘pozitif katkı’ ebadındaki her basamağın sisteme gireceği anlamına da gelecektir. Nitekim ‘oruç tutma’ işinde öne çıktığı gibi bireysel antrenman anlamına gelen ibadet formunun aynı zamanda evrensel mahiyetteki kazanımları aktif etmesi, İlâhî dilde ‘takva’ denilen asıl edimin elde edilmesine de kolaylık sağlayacaktır.  
Yaşanılan hayat kapsamında oruç tutma isteğinin insan için gerekli görülen adım olması, onun eğitimine katkı sunan eylemlerin daha yakından tanınması anlamına da gelecektir. Yalnızca ‘ihtiyaç durumlarının tespiti’ anlamına gelmeyen bu aşama, aynı zamanda sabredebilme ve dahi ötekini anlama işlemine de kapı araladığı açıkça beyan edilmelidir. O yüzdendir ki, hemen her zaman ilkel durumdan modern basamağa değin önerilen bu aşama, insan için ibadet kapsamında ele alınan değerli bir öneri hükmündedir. 
Bizler için önerilen bazı hususların ibadet formunda yol alması, daha ilk adımda bireysel katkının edinilmesine de imkân sağlamaktadır diyebiliriz. Haddizatında, kendini yetiştiren bu adımlardan beslenen insanın bir adım sonrasında ‘paylaşım segmenti’ denilen basamağı işlevsel kılacağı da, son derece anlamlı duran bir umut ve de beklentidir. Kanaatimizce, daha proje aşamasında Yaratan Varlık açısından değerli bulunan bu işlem, mutlak surette yaratılan varlıkların en değerli ve de donanımlısı durumunda öne alınan insan için her dem anlamını da koruyacaktır.
Gelişim endeksi aşamasının en değerli ve de görünür şubesi olan ‘gerekli adımın atılması’ formu, insan için olası yaratılış teorisi anlamına gelen irade beyanı hükmündedir. O vesileyledir ki, yaratılan inşadan beklenen bu aşama, mutlak surette onu sisteme çeken ve de anlam katan Tanrısal beklentinin aktive edilmesi anlamına gelecektir.
İbadet denilen ‘Tanrısal öneri’ yani ‘İlâhî istek’ ve de kutsal beklentilerin sağlıklı ve de etkin varlık olan insan için ‘pratik fayda’ edimini aktifleştireceği de kuşkusuzdur. Bu nedenle, insana emanet edilen dünyanın sağlıklı süreçlere evrilmesi adına, daha ilk adımda bu işin şoförü durumunda yol alan insanın eğitimi de gerekli gözükmektedir. İşbu sebepledir ki, insana önerilen diğer katkıların yanında sisteme giren oruç tavsiyesi, işi yüklenen insanın besin değeri hükmündeki en kazanımlı ve de gerekli işlemi hükmünde ele alınması da her daim söz konusu edilmelidir. 
İnsanın evrensel yeteneği hükmünde tedarik edilen kazanımı, mutlak surette ‘sorumluluk bilinci’ adıyla bilinen basamaktır demek elzem gözükmektedir. Bu vesileyle, daha proje aşamasında etkinliği yüksek olan bazı önerilerin insan için sisteme alınması, ona emanet edilen dünyanın olası kazanımına verilen katkının beyanı anlamına gelmektedir. İşbu sebepledir ki; hem kendinden, hem yaşadığı dünyadan, hem de Öte Dünya’dan yani Âhiretten beklenenlerin işleme alınması, sorumluluk vasfıyla yola çıkan beşerin değerini de anlamlı kılmaktadır. Üstelik Ramazan ve orucun bu kazanıma yakın duran önerilerden olması, insan için son derece anlamlı yol alan adımların sistemleşeceği anlamına da gelecektir.
Dünya hayatının aktörü durumunda yaratılan insan için tanıdık en değerli aşama, sahneye çıktığı ortamın sahibinden haberli olmasıdır diyebilmeliyiz. Bu sebeple, onun için gerekli olan ilk basamak, kendisine katkı sunan her adımın bilinmesi olduğu kadar, atandığı vazifenin sahibinden de haberli olmasıdır diyebiliriz. İşi bilenler tarafından her daim gündeme alınan bu aşama, insanı besleyen ibadetlerin bilinmesine de kolaylık sağlayacaktır. Hâsılı, oruç denilen basamağın insanı besleyen gerekli istek olduğu bilinirse, onu aktifleştiren ortam olan dünya hayatının kıymeti de daha yakından anlaşılabilecektir. 
Beşer için eğitim formunda işleme alınan ibadetlerin aynı zamanda ‘evrensel duyarlılık’ denilen kazanım ve de gereklilikleri temin edeceği de açıkça bilinmelidir. Zira yaşanılan her durumda insandan beklenen paylaşım ve de katkı formunun her daim işleme alınan öneri kümesinde sisteme alınması, insana kıymet veren Yüce Tanrı’nın attığı adımları yakından bilmemize de kapı aralayacaktır. Bu nedenle, öncelikle insanı eğiten ibadet kümesinde sisteme alınan oruç tutma erdeminin Ramazan sürecinde bizlere önerilen gelişim tavsiyesi olacağından da ümidimizi kesmemek durumundayız.
İnsan için önerilen ibadetlerin onu kıymetlendiren ‘gelişim endeksi’ olduğundan ümidimizi kesmemek durumundayız. Nitekim ‘gerekli kazanım’ hükmünde sisteme alınan amacın tahakkuku olan ibadetlerin önerilen adımı mesabesinde olan her beklentinin, mutlak surette insan için sisteme alınan kazanım olacağından haberli olunması da gerekli durmaktadır. Belki de, yaşanılan dünyanın huzurunun temini adına, insandan beklenen adımların amaca dönüştürülmeden yola koyulması, bir aylık süreçte tutulan orucun anlamını yakalamamıza da fırsat sunacak gibidir.
Sorumlu varlık olan insandan ‘gerekli ibadet’ formunda istenen oruç tutma önerisinin her daim ‘eğitimi temin eden Tanrısal istek’ hükmünde yol alması, daha ilk adımda evrensel tarzda yola alan oruç ibadetin büsbütün anlaşılmasına da kolaylık sağlayacaktır. O sebeple, bireysel yaşamın önerilen basamağı olan oruç tutma işlemi, bir adım sonrasında toplumsal huzurun teminini de gerekli kılacağından şüphe edilmemesi gerekmektedir. Eğer ki, yaşanılan dünyada şüphe duyulmaya devam ediyorsa, önerilen ibadetin araç formunun bozularak amaç pozisyonunda işleme alındığından emin kalınması da söz konusu olmaktadır.
Öyle ki, ibadet denilen işlemlerin ‘insanı yetiştiren basamaklar’ yani ‘araç form’ olduğu bilinirse, din ve dindarlık denilen sürecin öne sürdüğü ibadetlerin manasına da yakın durabilen nesilleri yetiştirebileceğiz. Bahsedilen kazanım ve dahi gereklilik işleme alınmazsa, oruç tutan insanın ahlâkı dışlayan eylemlere kapı aralayacağı da şüphesizdir. O sebeple, bugün için soykırıma dönüşen zulmün müntesiplerinin bahsedilen işlemi her daim merkeze aldığı bilinirse, zaman içinde değiştirilen Tanrı istek ve de önerilerinin zulme aracılık eden kutsal isteğe dönüşebileceğinden de emin kalınması gerekmektedir.
Yakinen bilindiği gibi, yaşanılan dünyanın gerekli adımı olan ‘adaletin temini’ beklentisi, yaşanılan ortam gereği insan için birincil basamak durumunda işleme alınan ‘zorunlu vazife’ ya da ‘önerilen kazanım’ anlamına gelmektedir. Zira bu aşamaya gelme sürecinde bizden istenen basamaklardan olan ibadetlerin besleyici durumda yol alan anlamlarının sürdürülen yaşama dokunması da gerekmektedir. Eğer ki, oruç ibadetinin bu aşamayı temin eden katkılardan olduğu bilinirse, yeryüzünde adaleti temin etmekle vazifelendirilen insanın işleme alacağı ibadetlerin anlamları da yakından görülecektir. 
Netice olarak diyebiliriz ki, barışı temin eden insanı besleyen ibadetlerin başında gelen orucun insan ve insanlık için besleyici unsur sayılması, bahsedilen ibadeti merkeze alan dindarlığın gerekli adımı atmasından büsbütün ümidin kesilmemesini de temin edecektir. O sebeple, dünya üzerinde yaşanan zulmün ortadan kalkması adına, bireyi eğiten oruç ibadetinden beslenmeye devam etmek de gerekmektedir. Eğer ki, insandan beklenen bu adım atılacak olursa, onu halk eden Cenâb-ı Hakk’ın beklentisi de sıklıkla işleme alınacaktır. Yaşanılası dünyanın temini adına bu adımların atılması ise, insandan beklenen en değerli yaklaşım olsa gerektir.

Yazarın Diğer Yazıları


YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.