Varoluşsal bir değer olan umut, yaşam için gerekli olan bir yakıttır. Umudu olanlar, yaşarlar. Umutsuz olanlar, yaşar gibi yaparlar. Umudu olanlar, hayata katma değer katarlar. Umudu olmayanlar, hayata katma değer katmadıkları gibi, olanı da zehirlerler. Umudu olanlar, toplumun yükünü alırlar. Umudu olmayanlar, topluma yük olurlar.
Umut, varoluşsal bir sermayedir. Umudunu yitirenler, bu sermayeden mahrum kalırlar. Umut, iyimserlik eksenli bir yaklaşım iken, umutsuzluk, kötümserlik eksenli bir yaklaşım tarzıdır. İyimserler, topluma ya umut olurlar ya da umut verirler. Umut, toplumu canlı tutar. Geleceğin imarında ve inşasında umudun büyük payı vardır.
Umut ihtiyacı
Olaylara ve olgulara iyimser eksenli yaklaşanların umudu hep diri olur. Bu yaklaşım tarzı, varoluşsal sermaye demek olan umudu çoğaltır. Kötümser eksenli yaklaşım tarzını benimseyenler, varoluşsal sermayeyi tüketirler. Ünlü bilim adamı Fritz der ki: ”İyimserler, olasılıkları görürler. Kötümserler ise görmeyi reddederler.”
Toplumun umuda ihtiyacı var. Bu ihtiyaç, su gibi, ekmek gibi, oksijen gibidir. İnsanların umudunu kırmak, gelecekle alakalı planlarını-projelerini-projeksiyonlarını tahrip etmektir. Bir düşünür, umut açısından insanları ikiye ayırır: Bir; umut eden insanlar. İki; umut olan insanlar… Umut edenler, dua ederler. Umut olanlar, dua olurlar. Umut eden insanlar bir çekirdekse, umut olan bir ağaçtır.
Her çekirdek, ağaç olmaya adaydır. Umut eden insanlar, umut etmeye devam ederlerse, umut olurlar. Umut olanlar, toplumun inşasında rol-model insanlardır. Rol-model insanlar, kutup yıldızı gibidirler. Geleceğimizin imarında ve inşasında bu kutup yıldızlarına şiddetle ihtiyaç vardır.
İyimserlik iyidir
İyimserlik, umut eksenlidir bireyi aktifleştirir. Kötümserlik, umutsuzluk eksenlidir bireyi pasifleştirir. Umut, inşa ve imar edicidir. Umutsuzluk, imha ve tahrip edicidir.
Varlık dünyasında özgül-ağırlığı olan varlıklar içinde en gelişmişi ve en onurlusu olan insan, “Umut eden” ve “Umut olan” fonksiyonunu icra ederse, bu dünya adeta “Cennet”e dönüşür. Aksi olursa, ne olacağını tahmin etmek zor değildir.
Umut, bireydeki potansiyel aklı, kinetik akla dönüştürerek dinamizm kazandırır. Umutlu olanlar, bal arısı gibi üretirler. Umutsuzlar ise, sinekler gibi hep tüketirler. Tüketmekle kalmazlar, üretenlerin azmini kırarak, tüketime yönlendirirler.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri; “Güzel gören güzel düşünür, Güzel düşünen hayatından lezzet alır” diyerek, iyimserliğin ve umudun temel parametreleri olan “güzel görme” ve “güzel düşünme”ye dikkat çekmiştir. Güzel görme; bakış açımızı ve zihin dünyamızı zenginleştirirken, güzel düşünme; tasavvur, tefekkür ve tezekkür dünyamızın, insan fıtratına uygun biçimde şekillenmesine ve irfan derecesine varmasına katkı sağlayacağı kuşkusuzdur.