ŞER DAMLAYAN KALEMLER
Gün geçmiyor ki karşı mahallenin iflah olmaz yayın organlarında Sn. Süleyman SOYLU’nun konu edildiği açık ve bariz iftira ve sataşmalar ile dolu bir yazı yayımlanmasın.
Bu gün bu şermedya yazarlarından biri yine sırf yazmış olmak için yazdığı çok belli olan yazısı ile belliki kendisine verilen görevi gururla yerine getirdi . Hatta yazının üzerine bu gururu yansıtan üç beş paylaşım bile yaptı bu ufuksuz , araştırmasız, muhakemesiz, vizyonsuz yazı için.
Aslında; kimlerin polis evinde kalabileceğini, kimlerin polis evi hizmetlerinden faydalanabileceğini, kimlerin koruma başvurusunda bulunup, bu başvurunun hangi koşullarla onaylayacağını Google’dan bile öğrenebilecekken böyle vizyonsuz ve tarafgir bir yazı kaleme almak için gazeteci olmaya gerek yok. İlk okulda yazmayı öğretiyorlar zaten. Araştırmacı olmaya da gerek yok çünkü belli ki bırakın bu konuda bilgi sahibi olan kişilerden bilgi almayı Google bile sorgulanmamış.
Ne olmak gerek peki; fanatik bir tarafgir olmak, iftira , çamur, algı haberciliği yapmak gerek. Tarafgir olmak derken; taraf olanlara da haksızlık etmemek gerek . Taraf olmayan bertaraf olur çünkü . Ben de tarafım. Ama taraf olmak sıfatım ile kimsenin üzerine çamur atmak gibi bir eyleme girişmiyorum. Birini sebepsiz yere gündeme getirip hakkında olur olmaz yazılar yazıp itibarsızlaştırmaya çalışmıyorum. Bu nasıl bir psikolojidir yada nasıl bir ruhunu teslim etmişliktir onu da anlayamıyorum.
Okurlarım bilir bu konu ile ilgili kaleme aldığım yazılarım da mevcuttur. Düşünsenize bu gece aklıma Ali yada Veli geliyor yada birileri tarafından özenle aklıma getiriliyor, “dur şunun hakkında bir yazı yazayım” diyorum yada belkide “emredersiniz efendim hemen yazıyorum, bir konu uyduruyorum hemen” diyorum kim bilir; ama gündem müsait değil, yazacak konu yok. Tutuyorum şahsın 10 yıl önce başından geçen yada hiç geçmemiş olan bir konuyu haberleştiriyorum yada yazıya döküyorum. Görev bilincine bak yada motivasyon mu demeliyiz bilmiyorum ki? Para ile yazıyı asla yan yana koyamamış olan ben para için kıvrılan kalemi de o kaleme can veren ruhsuzları da anlamakta zorlanıyorum. Yüreğim de kalemim de para ile para için yazmayı bilmiyor. Bildiğim bir şey var: Bakanımız bakanlığı bıraktığından beri artarak devam eden sistematik saldırıların karşı cenahın korkuları ile birlikte artacağı kesin. Bu çirkinliğe, bu organize kötülüğe belli ki katlanmak zorunda kalacağız. Ama biz de her defasında gerçekleri yazmaya ve haykırmaya devam edeceğiz. Bakanımızı silmek için bizi de silmeleri gerekecek. Biz onun bu şer akan kalemlerle kirletemeyecekleri kadar düzgün olan şahsiyetine ve hizmetlerine şahit olanlarız.
O şer ile katledilen cümlelerin kelimelerin ve nihayetinde onurlu yazarlığın, gazeteciliğin katlinin faillerine diyeceğimiz o ki: Siz , paçalarınızdan ve kaleminizden akan cerahatınız ile ancak kendi hastalıklı alanlarınızda etkili olabilirsiniz. Bilmem anlatabildim mi?
ZÜLEYHA ÇAĞLAYAN
