Güvenilir haber kaynağınız Medya90.com

  • BIST 100

    9747,07%3,80
  • DOLAR

    38,79% 0,06
  • EURO

    43,12% 0,30
  • GRAM ALTIN

    4036,00% 0,03
  • Ç. ALTIN

    6542,97% 0,00

Levent Hüdayi TOPALOĞLU


SEVGİNİN TEZAHÜRÜ

.


Hidayet… Allah’ın kuluna lütfettiği en büyük armağanlardan biridir. O, ne bir aklın buluşudur ne de bir talihin tesadüfü. Hidayet, kulun iç dünyasına inen bir ilahi nazardır. Hidayete eren kişi, artık Allah’ı sevebilecek bir kalbe sahip olmuş demektir. Zira hakiki sevgiye ancak Hakk'ın ışığıyla ulaşılır.

İslam bir sevgi dinidir; Kur’an ise o sevginin dili. İnsan, İslam’ın özünde saklı olan merhameti ve şefkati ancak hidayetle fark edebilir. Çünkü hakikat insanın fıtratına önceden yüklenmiştir; yaratılışın özü zaten ilahi bilgiyle dokunmuştur. Fakat bu hakikatin açığa çıkması, kulun niyetiyle başlar.

Niyetin bir tohumdur. Dua, o tohumun yağmuru. Tohum ıslanır, kabuk çatlar ve hayat başlar. Niyetin sevgiyle atılmışsa, Allah seni sever. Ve Allah bir kulu sevdi mi, o kulun kalbine sevgi, muhabbet ve aşk gibi az bulunur hazineler yerleştirir.

Ancak kişi “Ben Allah’ı seviyorum” demekle gerçekten sevmiş olmaz. Çünkü aşk, kulun elinde değildir. Nitekim sahaflar şeyhi Muzaffer Ozak Efendi ne güzel buyurur:
Muhabbet, aşk insanların iradesinde değildir. İrade-i külliyededir.
Allah sevmedikçe, kul sevemez. Evvela Allah nazar eder, sonra kulun kalbi O’na yönelir. Sonra sevgi, yavaş yavaş tezahür eder.

Fakat bu ilahi sevginin bir kapısı vardır: İrade-i cüz’iyye ile ibadet.
Kul ibadete yönelir. Belki başta nefsin zevk almaz, belki kalp dahi tatmin olmaz. Ama o ibadet Allah’ın nazarını çeker. Ve Allah kulunu sevince, kul da Allah’ı sever. İşte o andan sonra ruh ibadetten lezzet almaya başlar; çünkü artık ibadet, bir alışkanlık değil, bir vuslattır.

Aynı sır Efendimiz’i (asm) sevmekte de geçerlidir. Önce O’na benzeme çabası başlar: Sünnetini yaşamak, ahlakını taklit etmek, salavat ile bağ kurmak… Ve bu hal, zamanla Efendimiz’in ruhani dikkatini celb eder. O’nun izniyle sevgi karşılıklı olur. Artık o sevgi bir tesadüf değil, ruhani bir bağdır.

Bu sır, tüm hakiki ilişkiler için geçerlidir. Aile fertlerimize verdiğimiz emek, onların kalbinde yer bulur. Emek dikkat çeker, dikkat sevgiye dönüşür. Gerçek sevgi, bir karşılık beklemeden verilen değerde saklıdır.

Nefsi sevgiler ise öyledir ya… Fayda varsa sevilir, fayda bitince unutulur. Kişi sadece ihtiyacı olduğunda Allah’a yönelirse, sevgisi de menfaat kadar sahte olur. Oysa sen, Allah’ın razı olduklarını razı olarak istersen, Allah’ın muradını kendi muradın kılarsan, işte o zaman Hakk ile “bir” olursun.

O vakit sevgin artık karşılıksızdır. Menfaatten arınmış, ihtiyaçtan bağımsız bir hakikat olur. İşte o zaman sevgi, ispatını ister. Sözle değil, niyetle; ihtiyaçla değil, emekle.

Ve sonunda anlarsın ki:
Sevgi, verilmeden yaşanmaz. Allah tarafından verilmeden ise asla var olmaz.

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.