• BIST 100

    9777,46%-0,53
  • DOLAR

    34,16% 0,08
  • EURO

    38,11% -0,21
  • GRAM ALTIN

    2913,97% -0,65
  • Ç. ALTIN

    4899,30% 0,64

ZÜLEYHA ÇAĞLAYAN


SEZARIN HAKKI SEZARA KADININ HAKKI KADINA!!!

Bu gün İstanbul sözleşmesinden çekildikten sonra belli çevrelerce ve belli nedenlerle köpürtülmeye çalışılan kadın hakları konusunda son 22 yılda yapılanları irdelemek istiyorum .


İronik olacak ama bunu yaparken aynı zamanda 80 yıl yapılamayan onlarca şeyi de sıralamış olacağım.

Türkiye Türkiye olalı sosyal devlet ilkesine dair yenilik/gelişimi bırakın küçücük bir adım atmayı başaramamış onlarca parti ve iktidar sonrası ; mevcut iktidar ile siyasetinin ana eksenine  oturan  sosyal politikalarla kadın, aile ve toplumun güçlenmesi için büyük devrimlere son 20-22 yılda imza atılmıştır. 2002 yılından bu zamana kadar, toplumun neredeyse yarısını oluşturan kadınların kültürel, sosyal, siyasi varlığını ve etkinliğini ve karar alma mekanizmalarına katılımını arttırmak için gerek mevzuat, gerekse uygulamalara yönelik pek çok önemli ve hassas adım atıldı.

Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanındığı 1934 yılından bu yana  kadının karar alma seçme seçilme sürecine en yüksek katılımı sağladığı zaman dilimi  2002 sonrasıdır. Yine kadın milletvekili oranı son 22 yıldır cumhuriyet tarihinde hiç  olmadığı seviyeye çıkmıştır.

Bu dönemde başlık başlık belirtmek gerekirse; 2010 yılında 'Pozitif ayrımcılık' anayasaya girmiştir, kadın ve aileyi  ve onların her durumdaki haklarını, hukukunu korumak adına 2003 yılında aile mahkemeleri kurulmuştur. Aile içi sorunların ihtisas mahkemelerinde, hakimler tarafından görülmesine karar verilmiştir.

Kadın Erkek  eşitiği adına aksiyon alabilmek umudu ve amacı ile Cumhuriyet tarihinde ilk defa TBMM'de "Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu" kurulmuştur. 2004 yılında Anayasa'da "kadın-erkek eşitliğinde" devletin sorumluluğu ilk kez tanınmış, Kadın-erkek eşitliği ilkesi anayasaya yerleştirilmiştir. 2010 yılındaki referandumla Anayasa'nın 10. Maddesi değiştirilmiş , kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etme zorunluluğu getirilmiştir. Aynı maddeyle kadınlar, çocuklar, engelliler, yaşlılar, şehitler, dul, yetim ve gazilere pozitif ayrımcılık uygulamasının önü açılmıştır.

Kadınlara uygulanan  şiddeti önlemeye yönelik çalışmalar yapılmış TBMM'de "Töre Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu" ve "Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu" kurulmuştur. Kadına yönelik şiddet alanında yasal çerçeve oluşturan ve uluslararası bağlayıcılığa sahip ilk düzenleme olan İstanbul Sözleşmesini imzalasak da aynı kanunun emredici bazı hükümlerinin aile kurumunu istismar etmesi ve cinsiyetsizleştirme eğilimini destekleyip toplum yapısını dejenere etmesi hassasiyetiyle bu sözleşmeden çekilmek zorunda kalınmış  ancak Sözleşmenin şiddeti önleme hususundaki düzenlemelerine paralel  düzenlemeler ile fizksel ve psikolojik şiddet kavramları yasada tekrar tanımlanıp 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile; korunan kişi ile şiddet uygulayan ve uygulama ihtimali bulunan kişi hakkında alınabilecek koruyucu ve önleyici tedbirler ayrıntıları ile düzenlenmiştir. 6284 sayılı kanun kapsamında, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla Türkiye'nin pek çok ilinde Şiddet Önleme ve İzleme merkezleri ( ŞÖNİM) kurulmuştur. ŞÖNİMlerden sayısız kadının yanı sıra çocukların da faydalanması sağlanmıştır. ŞÖNİM'lerin yanı sıra kadın konukevi sayısı da arttırılmıştır.

Emniyet, sağlık ve adalet personelleri ile vatani görevlerini yapan er ve erbaşlara, kadına yönelik şiddeti önlemek amaçlı eğitimler verilmiştir.

TCK'da yapılan değişiklikle töre ve namus gerekçesiyle işlenen suçlar, kişiye bağlı suçlar kapsamına alınıp, cezalar ağırlaştırılmıştır.

Şiddete uğrayan kadın ve çocuklara danışmanlık hizmeti veren ALO 183 hattı açılmıştır.

İç işleri Bakanlığınca ( Sn. Süleyman SOYLU önderliğinde) KADES yazılımı geliştirilerek şiddet mağduru kadınların korunması ve koruma hizmetine kolay ulaşması için telefonlara yüklenebilmesi sağlanıp  uygulama ile entegrasyonla çalışan birimlerce pek çok kadın için devlet koruması güçlendirilmiştir.

Kadının iş hayatında yaşadığı sıkıntıları giderecek, kadın istihdamını artıracak pek çok düzenleme gerçekleştirilmiştir. 2003'te yapılan düzenleme ile iş hayatında ayrımcılığı önlemek üzere, İş Kanununda "eşit işe eşit ücret" ilkesi getirilmiştir.

İş Kanunu'nda yapılan düzenleme ile analık halinde çalışma yasağı, doğumdan önce 8, doğumdan sonra da 8 olmak üzere 16 haftaya çıkarılmış, 2011 yılında yürürlüğe giren 6111 sayılı kanunla birlikte analık ve süt izinleri yeniden düzenlenmiştir. İsteği halinde babaya da ücretsiz izinden faydalanma imkanı getirilmiştir.

İstihdam eğitim projeleri ile maddi durumu yetersiz olan kadın ve gençlerin meslek sahibi olmalarına öncü olunmuştur. Evde üretim vergiden muaf tutulup kadınlar evde ürettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri gelirlerden vergi ödemeleri uygulamasına son verilmiştir.

Kadın ve genç istihdamını artırmak amacıyla, 2008 yılında İş Kanununda yapılan düzenleme ile kadın ve gençlerin sigorta priminin 5 yıl süreyle kademeli olarak devlet tarafından ödenmesine başlanmıştır. Destek kredisi kullanımında kadınlara pozitif ayrımcılık uygulamasına gidilmiş, Kadınların daha yüksek oranda kredi kullanımının önü açılmıştır. Kadın girişimciliğini desteklemek amacıyla KOSGEB tarafından yüzbinin üzerinde kadın girişimciye maddi destek sağlanmıştır.Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin bulunduğu yerlerde kadın çiftçilere genel kooperatifçilik ve kooperatifin faaliyet alanına giren konularda eğitimler verilmiştir. Kadınların istihdam imkanlarını arttırmak için; 24 aydan 48 aya kadar işveren payının İşsizlik Sigorta Fonu'ndan karşılanması düzenlenmiştir.

2003 yılında çıkarılan İş Kanunu'nda işyerlerindeki taciz olayları suç kapsamına alınıp taciz suçu işleyenlerin cezalandırılacağı hükme bağlanmış, 2011 yılında düzenlenen Mobing Genelgesiyle "işyerinde psikolojik tacizin önlenmesi" yönünde gerekli önlemler alınmıştır. Psikolojik tacizle mücadeleyi güçlendirmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi, ALO 170 üzerinden psikologlar vasıtasıyla çalışanlara yardım ve destek sağlanmıştır.

Eğitimde 2000 yılında yüzde 19,4 olan okuma yazma bilmeyen kadınların oranı, 2013 yılında yüzde 6,6'ya gerilemiştir. 2000-2001 döneminde kız çocukları için, ilköğretimde net okullaşma oranları yüzde 90,8 iken, bu oran, 2009-2010 döneminde yüzde 97,8'e, 2012-2013 döneminde yüzde 99,61'e yükselmi, “Haydi Kızlar Okula" kampanyası ile 350 bin çocuğumuz okullu olmuştur. "Ana Kız Okuldayız" projesi kapsamında, 1. Kademe Okuma-Yazma Kursunu 1.832.617 kursiyer, 2. Kademe Okuma-Yazma Kursunu 307.364 kursiyer, başarı ile tamamlamış ve sertifika almaya hak kazanmıştır.

2012-2013 döneminde 80 ilde yürütülen "Taşımalı İlköğretim Uygulaması"ndan 396 bini kız olmak üzere 810 bin çocuğumuz faydalanmış aynı dönemde "Taşımalı Ortaöğretim Uygulaması kapsamında ülke genelinde 171 bini kız toplam 376 bin öğrenciye taşıma ve yemek hizmeti verilmiştir. "Anne, Baba, Çocuk Eğitimi Projesi" kapsamında aile ile ilgili konularda konferans, panel, kurs, ev ve köy ziyaretleri yoluyla ailelere ulaşılmış olup aile içi şiddet, aile planlaması, gençlerin kötü alışkanlıklarından korunması, töre-namus cinayetleri, kadına karşı şiddet, çocuk istismarı gibi konularda eğitimler verilmiştir.

Yoksul ailelerin çocukları okutabilmeleri için maddi yardımlarda ve eğitim materyali desteğinde bulunululmuş, İlköğretimde kitap bedava hale getirilip temel okuma öğrenme kitaplarının tamamı devlet tarafından sağlanmış, pek çok öğrenciye teknolojik destek için tablet dağıtılmıştır. Her okula Bilgisayar verilerek çocukların bu alt yapı ile yetişmesi temin edilmiştir. Yardımlar belirlenirken kız çocuklarına pozitif ayrımcılık uygulanmış eğitim hakları öncelenmiştir.

Sağlıkta Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yeniliklere imza atılmış ev hizmetlerinde çalışanlar sigorta kapsamına alınmıştır.

El sanatları işlerini yapan kadınlara, isteğe bağlı sigorta primlerini ödeyebilme imkanı getirilmiştir. Sağlık yardımları kapsamında nüfusun en yoksul kesiminde yer alan ailelerin 0-6 yaş arası çocuklarına, düzenli olarak sağlık kontrollerine götürmeleri şartı ile maddi yardımlar yapılmış, ödemeler anneler adına açılan hesaplara yatırılmıştır.

Doğumlarını hastanede gerçekleştirmeleri ve düzenli olarak doktor kontrolüne gitmeleri şartı ile hamile kadınlara maddi yardımlarda bulunulmaya başlanmıştır. Bu tür takipler sayesinde 2013 yılında anne ölüm oranı yüz binde 15,9'a, bebek ölüm hızı binde 10,8'e gerilemiştir.

OECD ülkeleri arasında; bebek ölüm oranı ve doğumda gerçekleşen kadın ölüm oranı en hızlı düşen ülke; Türkiye olmuştur.

Sosyal güvenlik açısından  bağımsız çalışanlar için bir ilk olan sigorta kapsamında, emzirme ödeneği; gebelik halinde 16 haftalık iş görmezlik ödeneği analık yardımı olarak ödenmeye başlamıştır.

Kadınlara, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle kazanma gücünün yüzde 10 ve daha fazla kaybedildiğinin tespiti halinde sürekli iş görmezlik geliri bağlanmaya başlanmıştır.

Çalışan kadınların vefatlarında hak sahibi eş, çocuk ve anne babasına ölüm aylığı bağlanmasına başlanmıştır.

Ölüm aylığı alan kız çocukları evlendiklerinde, aldıkları aylıkların iki yıllık tutarını bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak alabilmesi sağlanmıştır.

Çocuk sahibi olamayan evli çiftler için tüp bebek uygulaması kapsamında verilen destekler 3 çocuğa çıkarılmıştır.

Yoksulluğun sağlık hizmetine engel olmaması için, doktora düzenli götürülmeleri şartıyla 0-6 yaş çocukları olan annelere şartlı nakit transferi desteği sağlanmıştır.

Özürlü çocuğu olan anneye 5 yıl erken emeklilik yolu açılmış, Sigortalı kadına, 3 çocuğa kadar borçlanarak, 6 yıl erken emekli olma imkanı getirilmiştir.

Engelliler ile ilgili yapılan düzenlemeler  ile  Ülkemizde ilk Engelliler Kanunu 2005 yılında çıkarılmıştır. Kanunla engellilerin eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal yaşam başta olmak üzere hakları yasal güvence altına alınmıştır. Engelli çocuğu olan annelere erken emeklilik imkanı getirilmiş, Engelli çalıştıran işverenlere prim teşviki sağlanmıştır. Engellilere kolay emeklilik yolu açılmıştır. Talep eden emeklilerimize maaşlarının evinde ödenmesi kolaylığı getirilmiş, Sosyal güvencesi olsun ya da olmasın özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden tüm engellilerin, özel eğitim giderleri devlet tarafından karşılanmıştır. Engelli Bakım ve Rehabilitasyon merkezlerimizde binlerce engelliye bakım hizmeti verilir duruma gelmiş, binlerce   engellimizin özel bakım kurumlarında bakımı temin edilip, masrafları karşılanmıştır. Ailesi yanında bakılan engellilerimiz  için aylık asgari ücret tutarında ödeme yapılmış, “Engelliler Destek Projesi" (EDES) ile engellilerimizin kendi projelerini hayata geçirmeleri sağlanmıştır. Engellilerin eğitim kurumlarına taşınması ve özel eğitim hizmeti programı kapsamında bütçe ayrılmıştır.


Aklıma ilk gelmesi gereken başlığı ise sona bıraktım bilinçli olarak. Kadına ve üniversiteli genç kızlarımıza , başı örtülü analarımıza; askeri ve kamusal alanlarda okullarda uygulanan başörtüsü zulmü  kaldırılmıştır.

Ben kısa sürede ulaşabileceğim verileri şöyle bir derleyip toplamaya çalıştım. Muhakkak gözden kaçırdıklarım yada yazıma almayı unuttuklarım da vardır.

Şimdi  yazarken yada okurken bile zorlandığımız bunca sosyal politikayı hayata geçirenler için utanmıyorsak “kadın  hakları” üzerinden saldıralım mı? Bence hayır! Hadi yerinden devamlı homurdananlar olarak bir kere de dürüst olalım “ kadının hakkını kadına verenler için “ “Sezar’ın hakkını Sezar’a verin”  !!!

Kadınlar adına hepsi için teşekkür edelim !!!
 

Yazarın Diğer Yazıları


27.1° / 19.7°

YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.