Şehirleşme, Türk İslam kültüründeki pek çok ananeyi ortadan kaldırdı, malumunuz. Eskiden mahallemizdeki tüm ihtiyaçlıları, hastaları, yaşlıları bilir, kimine elbirliği ile yardım eder, kimine yemek yapar götürür, kiminin sobasını yakar, kiminin çamaşırını yıkayıverirdik. Acısı olanın acısını hep birlikte hafifletir, yaralının yarasını yardımlaşarak sarardık. Hastaysak birlikte iyileşir, birlikte ayağa kalkardık düşmüşsek… Komşuda pişen bize de düşerdi… Bizde pişenin içinde mahallenin yetiminin, öksüzünün de hakkı vardı. Birbirimizden habersiz uyumazdık. Birinin ışığı bir gece yanmasa merak eder, sabahında kapısını tıklardık. Birimizin evinde salça bitse soluğu komşuda alırdık. Kimse kimseye şekeri, yağı, salçayı borç diye vermezdi. Olmayanı tamamlamak herkesin göreviydi. Sonra köyler kente, kentliler yüksek katlı apartmanlara, onlar da süreç içinde rezidanslara taşındı. Bir apartmanın içinde bir mahalle kadar insan bir arada yaşarken, birbirine bakan, birbirini gören, birbirine selam veren kalmadı.
Hal böyle iken bugün: Memleketimin bir köşesinden iç ısıtan bir haber ilişti kulağıma.
Kastamonu’nun Abana Belediyesince başlatılan bir uygulama, bir milletin aslına, nesline dönüşü gibi geldi ruhuma. Ilık ılık okşadı yüreğimi. Evet, kulağıma çalınan habere göre Abana Belediyesi, yaşlı, hasta ya da engelli olan insanların evinin kapısını çalıyor ve onların evlerini temizliyordu.
Ufak bir araştırmanın ardından kulağıma çalınan bilginin doğruluğunu teyit ettim. Dünyanın, Türkiye’nin bu yoğun ve alev alev gündeminin içinde, bahar rüzgarları gibi iç ferahlatan bu uygulamayı ve uygulayıcısı Belediye Başkanı Sn. Seda Oyar’ı duyarlılığı ve değerlerine sadece kişisel olarak değil, kurumsal bazda da sahip çıktığı için tebrik ediyorum.
Ufak da olsa kıt imkanları ile hizmet yürütmeye çalışan bu şirin ilçede, insani hassasiyetlerin kurumsallaştırılarak sürdürülmeye çalışıldığını görebilmek umut verici. Darısı insani tüm ananelerimizin canlandırılmasına diyelim.
Hani fena mı olurdu, en azından takip edilmesi mümkün olan küçük yerlerde hastaların evine bir kap yemek gönderse belediyeler… Ya da ramazan aylarının macuncuları, şerbetçileri, bezecileri masallardan fırlayıp geri gelseler… Geçmişte kalan düğün, nişan, bayram, cenaze, çarşı, pazar ritüellerini canlandırsak ve fena mı olurdu bunları birlik içinde yaparken tekrar gerçek bir millet olabilsek...
Umarım Abana Belediyesi'nin bu sıcacık uygulaması, diğer belediyelere örnek olur…