ZÜLEYHA ÇAĞLAYAN

Tarih: 19.10.2024 02:32

SİYASİ DEMANS

Facebook Twitter Linked-in

Sen, neler istedi de vermedin ki? Devletin kılcal damarlarına varıncaya kadar tüm kurumlarına yerleşmelerinde emeğin ve desteğin hiç az değil... Çok yalvardın; "Bitsin bu hasret" diyerek! Anlaşılan onunla hesabımız ahirete kaldı! Ahirete bırakmadan seninle olan hesabımızı görmek ümidiyle, bağımsız yargı'nın önünde... Ülkemize, gençlerimize, anne babalara verdiği acıları, açtığı derin yaraları vatanperver mücadele ile kapatacağız." demiş…

Sizce de 15 Temmuz gecesi tankların arasından seke seke geçip Bakırköy’de bir evin salonunda terliğinin içine kaçıp televizyondan darbe girişimini ellerini ovuşturarak ve hiç bir beyan vermeden seyreden bir insan için fazla iddialı sözler değil mi? Bana öyle geldi!

Hatırlayalım : Seçim vaadlerinin içinde neler vardı; mesela devletten kazınan , kendisinin de dediği gibi kılcaldamar gibi devletin her alanına yerleşmiş KHK’lılara iade-i itibar yapıp onları devlete geri yerleştirmek…Yada yurt dışına çıkmak ( kaçmak) durumunda kalan teröristleri ülkeye geri döndürmek…. Olay vaatle de sınırlı kalmamıştı tabii… Genel Başkanlığı döneminde kazanılan belediyelerin tamamına yakınında FETÖ terör örgütüne üye olduğu için  KHK ile görevinden uzaklaştırılan insanlar işe yerleştirilmişti.

Hepimizin malumu; “Fethullah Gülen” pek çok kişi tarafından İslamı dünyayı yayma gayretindeki dini bir cemaat lideri olarak görülüyordu. Dönem dönem aksi yönde görüşler dillendirilse de 2010’lu yılların ilk yarısına kadar devlet içinde farklı emellere sahip olduğu ve ardındaki güçler bilinmiyordu. Hele hele gün gelip halkına ve devletin bizatihi kendisine silah doğrultabileceği çok az kişinin aklına gelebilirdi. Hitap ettiği geniş kitlenin sempatisinden yararlanma gayretindeki neredeyse bütün siyasi liderler de  kendisi ile yakın ilişkiler kurmuştu. Bunların içerisinde sol görüşlü liderler dahi vardı. Hal böyle iken bir cemaat liderinin yada müridi olma iddiasındaki cemaat üyelerinin dini duygularla bu oluşumun içinde olduğunu düşünerek sempati duymak yada iletişim kurmak başka bir şey, terör yapılanması, terör elebaşı ve terörist olduğunu bile bile, göre göre, 15 Temmuz gibi bir darbe ve işgal girişiminin ardından bu yapı yada kişilere  yardım etmek ve işbirliği yapmak başka bir şey! Hangi durumun neyi gösterdiğini, neyi anlattığını, neyi ispatladığını  biz gayet iyi biliyoruz.

Başka bir olayı daha hatırlayalım; zatıalileri; seçim çalışmaları kapsamında Amerika’ya gitmiş , hamburger yemek üzere 8 saat ortadan kaybolmuş , sonrasında basına ABD ‘de fetöye yakınlığı ile bilinen kişilerle çekilmiş fotoğrafları yansımıştı hatırlarsanız.

Peki şimdi , bu durumda;  seçim öncesi fetö sever olarak devşirmeye çalıştığı siyasi  rantı, bu kez fetö savar ayakları ile devşirmeye çalışan kimdir acaba?  

Ortada “AYNA” gibi duran en büyük gerçek ise elbetteki belkide 45-50 yıldır devletin bağrına sinsi sinsi sızan bu terör yapısını dağıtan devletin bağrından söküp atan, devletin ayağındaki prangadan, bileğindeki kelepçeden, enerjisini emip heba eden bir kara delikten kurtaran adam Recep Tayyip ERDOĞAN’dır. Ve yazık ki bunu çoğu zaman dava arkadaşım dediği insanlarla bile mücadele ederek, yalnız kalarak yapmıştır. Kılıçtaroğlu’nu unuttuğu bu gerçekleri hatırlamaya davet ediyor, hatırlamaya engel demans gibi bir sağlık sorunu var ise bir  doktora görünmeyi tavsiye ediyoruz. Belki siyasi demans diye bir hastalık vardır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —