Sinop’un Etkileyici Güzellikleri
Sinop Üniversitesi’nin organize ettiği bir proje etkinliği dolayısıyla üç günlüğüne Sinop’taydım. İlkokul yıllarımda ziyaret ettiğim bu şehri hatırlamıyor olmam, bu seyahati benim için daha da anlamlı hale getirdi.
Boztepe Burnu üzerine kurulmuş, “Türkiye’nin en mutlu şehri” unvanını hakkıyla taşıyan Sinop’a ulaşmak için sabırsızlanıyordum. Hele ki Şahin Tepesi’ne vardığınızda, Sinop ayaklarınızın altında kalıyor.
Hamsilos Koyu ise bir başka alem... Yağmur ve rüzgara rağmen, bu büyüleyici güzelliği görmeden ve bolca fotoğraf çekmeden dönemezdim.
Sinop, tarihiyle de insanı içine çeken bir şehir. Antik Yunan filozofu Diyojen’in heykeli, şehrin tarih kokan sokaklarını süslüyor.
Tarihi Sinop Kapalı Cezaevi, üç yanı denizle çevrili kale surlarının içine inşa edilmiş. 1999’da kapatılmış ve 2000 yılında müzeye dönüştürülmüş. Ünlü yazar Sabahattin Ali, “Duvar” adlı öyküsünde bu cezaevini şöyle anlatmış:
“Uzun zamanlar deniz kenarında ve surlar içindeki bir hapishanede kaldım. Kalın duvarlara vuran suların sesi taş oralarda çınlar ve uzak yolculuklara çağırırdı.”
Elbette Sinop’un lezzetlerini de unutmak mümkün değil. Yediğimiz mezgit ve Sinop mantısının tadı, damağımda iz bıraktı.
Bizi bu güzel şehre davet eden ve eşsiz misafirperverlikleriyle ağırlayan Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şakir Taşdemir hocama, hemşerim Dr. Öğretim Üyesi Serkan İşcan’a ve emeği geçen herkese gönülden teşekkür ederim.