Memleketin bu hale gelmesine sevinmek değil de terörü ve teröre desteği meşrulaştırmaya çalışanlara ayar verilmesine sevinmek deyip bir Oooooohhhh da ben çekmek istedim sabah sabah. Ne kadar haklıymış Sn. Süleyman SOYLU….
Bir gün olsun Pkk’nın, Fetönün, Dhkpc’nin, pyd yada adı her ne ise Türkiyenin üniter yapısına kastı olan herhangi bir terör örgütünün karşısına çıkıp racon kesemeyen, artistlik yapamayan, posta koyamayan adam görünümlü gözü yukarda, eli oynaşta siyasi figüranlar bir gün Cumhurun Reisi Recep Tayyip ERDOĞAN’a, bir gün korkulu rüyası bir önceki dönem iç işleri bakanı İstanbul Milletvekili Süleyman SOYLU’ya , diğer bir gün mevcut dönem iç işleri bakanına racon kesiyor.
Bu güne kadar CHP’ nin üst düzeyindeki tüm ağızlar : "İktidara geldiklerinde Devletin başını yargılayacaklarını, bir çok bakanı , milletvekilini ama özellikle Süleyman Soylu’yu yargılayacaklarını ” beyan ettiler. Buradan şunu anlıyoruz; bu adamların mantalitesine göre Terör örgütlerine kucak açmak, Terör örgütleri ile birlikte hareket etmek, hatta onların güdümünüdeki şehir eşkiyalarına özgürlük diye naralar atmak, en üst düzeyde terör örgütü üyelerinin cenazelerine , taziyelerine katılmak, yıllarca cemaatlere , dinin sömürülmesine , kullanılmasına karşıyız diye ayak yapıp fetö operasyonları başladığında kapatılmasın diye gazetelerinin , dergilerinin , bankalarının önünde yatıp kalkmak, vatana ihanet edenler suç üstü yakalanıp, yargılanınca toplu halde adalet yürüyüşleri, mitingler yapmak, suçlular yasalar çerçevesinde olması gereken yere tıkılınca mağdur edebiyatı, demokrasi , insan hakları duyarlı kasmak , bu ülkenin aile yapısını, istikbalini bozmaya kastetmiş LGBTlilerle onların foncuları ile kolkola dolaşmak, seçim propagandası olarak seçim sonrası hem pkklılara hem fetöcülere özgürlük ve devlet kadrolarına geri alım vaat etmek, belediyelerin eli ile terörü finanse etmek, teröristleri işe yerleştirmek, partinin içindeki samimi Atatürkçüleri tasfiye edip partiye nerede bir pkklı yada pkk sempatizanı varsa, nerede bir anarşist devlet düşmanı varsa onları doldurmak, gece gündüz çeşitli büyükelçilerle oynaşıp sandıkta yapamadığını Bizans oyunları ile yapmak için devletinin altını oymak, ülkeni gidip gelip Avrupa’ya ABD’ye şikayet etmek seçilmek için gerek ve yeter şart olarak görülüyor…. Hatta belki de marifet…
Öyle ya; yaptıkları tüm icraat bunlardan ibaret olan, egosu gökleri tutan bu vizyonsuz karakterler ( ah sanırım haksızlık ettim bir de borçlanma töreni ile temel atmama töreni yapma icraatleri vardı) bu gün erken seçim diye ortalığa düştüler. Belli ki tüm bu mitinglerin arkasından bir mağdur edebiyatı daha gelecek. “ Önümü kesmeye çalışıyorlar” isimli tiyatro çalışmasını izlemeye hazır olun. Arkadaş bir kaç seçimdir deneyim de kazandı malum bu konuda. Kendi mahalleleri tarafından bile teyit edilmiş trol ordusu ile taçlandırılmış bir algı projesi ile daha uğraşacağız sanırım uzunca bir dönem.
Adam yada belki onun ardındakiler yada birlikte aylardır bu ülkenin gelmiş geçmiş en gözü kara, en vatansever, en çalışkan, en gayretli ve samimi en vefalı, en fedakar bakanına , gece gündüz çalışan, bayramını seyranını , tatilini; sınır boylarında geçiren, gecesi gündüzü olmayıp her dakikasını mağdurun afetzedenin sıkıntı içinde olan vatandaşının yanında harcayanına, eşine çoluğuna çocuğuna evine hasret kalanına, fetö operasyonlarında canını ortaya koyanına, pkk yı ülke içinde bitme noktasına getirenine, narkotik suç ve suçlularla narko baronlarla Türkiye Cumhuriyetinin en kapsamlı mücadelesine giren bakanına “seni yargılanacağız” deyip trollerine uzun soluklu bir çalışma yaptırmışlar . Amaç ne? Aman yarın öbür gün siyasi arenada olmasın niteliksiz silüetleri karşısında adam gibi aday olmasın. Ne güzel kafa…
Türkiye’de “algı” Siyasette bir yöntem olarak , “terör örgütleri” üzerinden siyasi güç devşirilecek bir aparat olarak kullanılmaya başlandığından beri Türkiye’deki onurlu muhalefet maalesef silindi. Omurgalı muhalefet de bitmiş oldu. Kazanayım da kimin sayesinde, kimin itici kuvveti ile olursa olsun mottosu muhalefete hakim olduğundan beri halkın muhalefet umudu da yok oldu. Muhalefet el aldığı terör yapılarına diyet borcu ödeyeceğim derken terör yapıları ile iç içe geçmiş ve siyasi enkaza dönüşmüştür. Bu gün o enkazdan zaferle çıkma hezeyanına kapılanlar yeni algıların yeni tiyatroların peşine düşmüşken partinin içindeki onurlu insanların sesleri “terörle yan yana anılmamak adına” yükselmeye devam etmekteyse de bu durum seçim öncesi bir kısım partilinin mütedeyyin müslümanlara göz kırpıp helalleşmeyi teklif ederken diğer bir kısmın camide hutbe veren hocayla, kurandan yükselen ayetle, imamla, müezzinle, diyanet işleri başkanı ile uğraşmasını hatırlattı. Ne şiş yansın ne kebap mantığı mıdır bu yoksa içinde özlediğimiz samimiyetten eser var mıdır bilmiyoruz…
Ama neyi biliyoruz biliyor musunuz? Vatanını sevmeyi , maneviyatı öncelemeyi kabahat kabul ederken terör yapılarıyla alış veriş içinde olmayı normalleştirmeye çalışan kafalarınız asla bu ülkenin kıyısından köşesinden, mahallesinden, sülalesinden ailesinden, ilçesinden, yurdundan terör belasına illaki can teslim etmiş, canı yanmış, eksilmiş, örselenmiş , üzülmüş , öfkelenmiş halkını temsil edemeyeceksiniz! Çünkü terörü baston etmiş bir kişinin siyasi başarı isteğinin İsrail’in kana bulanmış zafer isteğinden farkı yoktur! İkisi de kan kokmaktadır!!!