Ah kendini bildirenim, ah en güzel hüküm verenim,
Ahh adaleti ile yeri göğü titretenim
Nasıl da BURADAYIM dedin ölüm dolu son dört yılda seni unutanlara...
Nasıl da ADALETİNİ lütfettin ...
Biz kör ve sağır adaletimizle
Ölümü ve açlığı çaresizliği reva görmüşken mazluma
Ve Allah’ın lütfettiği yurtları çok görürken birbirimize;
Nasılda herbirimize eşitçe paylaştırdın ölümü
Ve mahrum bıraktın bizi sahibi olduğumuz (?) dağlardan ovalardan güneşten buluttan , mahrum kaldık sokaklardan, günlerden geceden evlerimizden….
En korunaklı sandığımız alanlardan aldın bizi…
O şımarıkça böbürlendiğimiz mülklerimizin faydasını göremez olduk,
Ey mülkün gerçek sahibi ;
Bizi sınadıklarına aldandık...
Her birimiz küçük birer firavunduk...
Geçici ikametgahlarımıza öyle bir hırsla sarıldık ki
Yanımıza yöremize cennete vesile açı açığı yetimi öksüzü yanaştırmadık,
Ah her şeyi görenim ;
Gördün değil mi ; biz nerden geldiğimizi , nereye gittiğimizi, kim olduğumuzu , amacımızı unuttuk...
Sen infak et dedin biz etiketledik milliyetleri ile insanları,
Sen kimseyi yurdundan çıkarmayın dedin biz lal olduk yolunu yol eylemişler, kitabını klavuz edinmişler yurdunda tutsak edilir, yurdundan çıkarılırken...
Sende gördün değil mi deniz kenarlarına vuran küçük bedenleri,
Eli ayağı bağlanıp açlığa terkedilenleri,
Nehir sularının üzerinde yüzen cesetleri...
Tek derdi kul gibi yaşamakken öz yurdunda kurşuna dizilenleri…
Ah her şeye hakkıyla karşılık verenim ;
Bizde seyrettik dilimizde dua ile belki ama sadece seyrettik...
Şu an tüm insanların birbirini ve zulmü seyrettiği gibi....
Mutlak gücün sahibini unuttuk,
herbirimiz elimizde var olanlar ile dünyanın sultanı idik....
Aç açlığı,
Ölen ölmeyi,
İşkence gören işkenceyi,
Evsiz kalmış yaşadığını,
Bombalanan bombalanmayı,
Haketmişti ....
Biz ise infaktan, ahlaktan, iyilikten yana fakirleşen hayatlarımızda her türlü lüksü hak ediyorduk...
Biz üstün, biz iyi, biz güzel, biz herşeyin herkesin üzerindeydik, biliyorsun değil mi?
Ey dilediğini dilediğince rızıklandıran Rabbim,
Biz dünyanın varına yandık,
Var ile kandık....
gözlerimizi var ile dağlayıp
Gönüllerimizi var ile mühürledik
Ah çok verenim mülkün kimden geldiğini, ölfüreni, dirilteni şaşırdık.
Şaşırdık biz Rabbim...
Öyle bir BURADAYIM dedinki...
Benim gönlümde kabardı,
Gözlerimden aktı varlığın,
Hep ağlıyorum artık göz pınarlarım hiç kurumuyor,
Sen Rabbim, ah benim Rabbim , can verenim,
Ey Gönlümün sahibi...
Al bu yüreğimde titreyen....
Avuçlarımdan dökülen...
Gözlerimden süzülen nidayı....
Al yakarışımı al dualarımı...
Çığlık çığlık büyüyen esmanı,
Zikrimi, secdemi, rükumu al...
Seninle dolan gönlümden taşan aşkını al...
Al Rabbim, Gör Rabbim , Bil Rabbim
Sen sevdamı al,
Her secdemdeki vuslatı al,
Şifa ver, güç ver , idrak ver, ilmini nasip et dinine ve sana bir yerinden tutunmuş olanlara.
Yüzlerini güldür,
Acılarını dindir...
Canlarını canla sınama ne olur...
Evlatları ana babasına....
Ana babaları evlatlarına bağışla.
Akıbetlimize Berat ,
İstikametimize güzellik,
Ömrümüze huzur,
Ahiretimize rızanı ve cennetini lütfet.
Yolumuzu sana çıkar Allahım.
Sen çokça merhamet edensin.
Sonsuz rahmetinle şereflenmiş islam aleminin hatırına, bu dinle yaşayıp bu dünle ölmüş duası makbul evliyalarının velilerinin peygamberlerinin yüzü suyu hürmetine
Bizi iyilerden eyle
Hatalarımızı sapkınlığımızı şımarıklığımızı bağışla…
Bizleri zulmü durdurmaya vesile eyle.
Habib’in gözümüzün nuru Efendimiz yüzü suyu hürmetine...
Bizi sensiz bırakma
Sensiz nice oluruz Rabbim
Sensiz nice oluruz