• BIST 100

    9389,62%-0,33
  • DOLAR

    34,42% 0,30
  • EURO

    36,28% 0,16
  • GRAM ALTIN

    2837,38% 0,12
  • Ç. ALTIN

    4783,49% 0,66

Yusuf Özertürk


YANLIŞLARA YANLIŞ DİYEBİLMEK

*Yanlışlara yanlış diyebilmek, doğruları diriltmektir.


*Yanlışlara yanlış denmez ve hatalar, ‘bir hikmeti vardır, kol kırılır yen içinde kalır’ anlayışıyla düzeltilmezse, o zaman hatalar zamanla, hata olmaktan çıkar ve doğru olarak algılanırlar.
*Kur'ân'da Allah-ü Teâlâ ölçüleri bildirmiştir.Her şeyi bu ölçülere göre değerlendirmek icab eder.Aksi taktirde ne doğru, ne yanlış bilinemez ve insanlar keyiflerine göre (işlerine geldiği gibi) ölçü koyarlar.Bir insanın/ zümrenin koyduğu ölçüler, diğer birinin /birilerinin işine gelmeyebilir.Bu durumda bir fitne (kaos) çıkar.Dünyadaki sistemlerin çatışması bu sebeptendir (sömürgecilerin, zorbaların, zalimlerin, eşkiyanın,vs de ölçüleri, kanunları vardır.). Kimse ‘ayranım ekşi’demiyor(‘ben haksızım, zalimim’ demiyor.).                                                                                         *Allah’ın ölçüleri (kanunları) küllî ve geneldir ve kimseye/kimselere de bir imtiyaz tanınmamıştır. 
*Kur'ân mihenktir (ölçüdür).Kur'ân apaçık  bir kitaptır. Rabb'imiz öyle buyuruyor (1).
Kur’ân’ın anlaşılmayacak bir tarafı yoktur. Kur'ân'nın sadece bir ayetine, bir kısmına bakılarak hüküm verilirse, hataya düşme ihtimali vardır. Kur'ân'a bütüncül olarak bakmak lazımdır.Kur'ân, kendi kendisini tefsir ediyor.
*Kur'ânın yasakladığı, harâm dediğini; ‘Sevmediğimiz, bizden olmayan’ birileri yaptığında tepki veriyor, feveran ediyor, ama aynı fiilleri  ‘sevdiğimiz birisi veya bizden dediğimiz’ birileri (şeyhimiz, hocamız, yandaşımız, liderimiz, vs) yaptığında; tepki vermiyor, ‘bu yanlış demiyorsak ve hep bunda bir hikmet var' diyerek, görmezden geliyor, susuyorsak, o zaman Allah’ın koyduğu ölçülere uymuyoruz demektir. Bu durumda yolumuzu sapıtır, dalâlete düşeriz de farkında bile olmayız. *Hem ifsâd  ediciler çeşitli kisvelerde (hoca,Şeyh,lider,yandaş, vs) bulunabiliyorlar.Bunlar, bidayette bilinemiyebilir, anlaşılmıyabilirler.Kimse demez ‘ayranım ekşi’. Sen mihenge vur (teraziye koy, ölçüye vur.). ‘Altın çıktı, kabul et, bakır çıktı reddet’. Doğruysa şükret, tebrik et. Yanlış ise ikaz et düzelt.Yalnız fitne çıkarılmaması için ikaz ve düzeltme işini,ehil olanlar yapmalıdır.
*İnsanlar bilerek veya bilmeyerek hata yapabilirler.Fakat insanlar hatalarını-yanlışlarını kabul etmeyip,hatalarının hata olmadığına, yanlışlarının  yanlış olmadığına inanmalımıdırlar ? Böyle bir durumu aklı başında,hakperest bir insan isteyebilir mi?  İnsanlar hata-yanlış yapabilirler ama, hataları-yanlışları üzerinde ısrar etmeyip,onların  düzeltilmesi,telafi edilmesi yoluna gitmelidirler.Bu insana bir nakise değil,bilakis bir erdemdir.
HATALARI,YANLIŞLARI KİM/KİMLER DÜZELTECEK ?
*Şayet hata yapanın kendisi,erdemliyse ve yaptığının yanlış olduğunu ölçecek, değerlendirecek bir bilgisi, ilmi varsa, bunu kendisi düzeltmelidir ve ‘ben bunda hata yaptım/hatalıyım' demelidir. Şayet bir değerlendirme bilgisinden yoksunsa ve de nefsinden (egosundan) dolayı kabul etmeye yanaşmuyorsa; O zaman bu hata-yanlış, bilenler,o işin uzmanı olanlar tarafından düzeltilmelidir.Hatalar umumu ilgilendiriyorsa, bunu ülkenin ilim adamları, münevverleri (entelektüelleri,aydınları), işin erbabları düzeltmelidirler.Şayet hatalar yapılıyor, ülkenin ilim erbabı da hak ve hakikat namına bunların’ hata-yanlış’ olduğunu söyleyip,düzeltilmesi yoluna gitmeyip de (dört maymunu oynuyorlarsa),yanlışlar karşısında susuyorlarsa, ya da susmaktan daha beter olan ‘hatayı-yanlışı’ destekliyorlarsa; ‘Dilsiz şeytanlık ‘ yapıp, hakikate de,millete de ihanet ediyorlar demektir.                                                                                              *İlim adamları,münevverler  bir taraftan ilmi araştırmalarla katma değer üretirken,diğer taraftan da müktesebatlarında olan ve/veya elde ettikleri ilmi bilgileri toplumun diğer kesimleriyle paylaşmalıdırlar. Bu onların asli görevleridir.                                                                                                *Hakperest münevverler toplumun aklı, şirazesidirler.                         *Münevverler daima hakkı,doğruları savunmalıdırlar.Münevverler haksız, yanlış yolda gidenlerin (çoğunluk da olsalar) yolunda değil,tek başlarına kalsalar dahi haktan ,doğrudan yana olmalıdırlar (2).                                               *Bir toplumun huzuru, gelişmişliği hakperest münevverlerinin sayısı ile orantılıdır.
(1): "...Biz Kur'ân'ı, her şeyi açıklayan, insanlara doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlara  bir müjde olarak Sana (Resûlullah) indirdik"(Nahl-89).

(2):‘’(Resulüm) Eğer yeryüzündeki insanların (yanlış yolda giden) çoğunluğuna uyarsan, Seni Allah yolundan saptırırlar.Onlar ancak zanna uyarlar ( ilme, gerçeğe,delile değil, hevâlarına, keyiflerine,arzularına göre davranır, hüküm verirler.).Ve sadece yalan söylerler’’(En’am-116).
.
 

Yazarın Diğer Yazıları


YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.