Anadolu’nun ve Rum’un ve Acem’in ve Türkmen’in ve Kürd’ün ve Arab’ın ve Kıpti’nin ve Ermeni’nin ve Gürcü’nün ve Tatar’ın ve Çerkez’in ve Ubah’ın ve dâhi ismini saymaktan yorulacağım milletlerin sultânı…!
Ümmet-i Muhammed’in Halifesi…!
Mekke ve Medine’nin hizmetçisi…
Mağlup hasmım İsmail Şah’ın hitabıyla “Zamanın İskender’i”…
Bilirim, benim de bütün savaşçılar gibi ömrüm kısa olur. Çok işler eylerim de, sebep söylemeğe vaktim kalmaz. Dedem Fatih Muhammed Han da az yaşadı, lâkin kendisini anlatmaya yetecek kadar saltanat sürdü. Pederim Bayezid-i Sâni ise, savaşçılığa meyletmeyip sarayda uzun bir ömür geçirdi. Ne var ki, ardında izaha muhtaç bir icraat bile bırakmadı.
İmdi! Beni şedid, beni zalim îlan edecek olanlaradır sözüm:
Rahmetli Pederimin ince ruhunu fırsat bilip birbirine düşenler…!
Huzurda hiçbir ayıplanmaya uğramaksızın kavga edenler…!
Meşk ü muhabbet içinde yüzüp devleti âsilere terk edenler…!
Ahali fakr u zaruretle inlerken kendileri mal yığanlar…!
Hazret-i Rasulün cihad öğüdünü unutup zevk ü safaya dalanlar…!
Hacc yolunu eşkıyaya teslim edip yağma-talana ortak olanlar…!
Hutbelerinde raşid halifelerin bir kısmına sövüp sayanlar…!
Mekke ve Medine’nin izzetine kara çalanlar…
Ya kendi beylerim, paşalarım, vezirlerim…!
Ey Safeviler, Dulkadirliler, Memlükler…!
Bilesiniz ki, adaletin kılıcının sizde hakkı vardı, ben yalnızca onu aldım!
Bana sövgü niyetiyle “Yavuz” dediniz;
Tarih Yavuz adına izzet giydirdi, haysiyet verdi, heybet biçti..!
Adım; kâfirlerin, korkakların, kaçakların, haydutların, sefillerin, sefihlerin değil; mü’minlerin, yiğitlerin, bahadırların, mazlumların, âbidlerin, âşıkların, şâirlerin yanına yazıldı..!
Mevlam’a nihayetsiz hamd ederim ki, Câlut’la, Nemrut’la, Firavun’la, Cehil’le, Cengiz’le değil; Tâlut’la, İskender’le, Oğuz’la, Alparslan’la, Selahaddin’le, Fatih’le anılacağım..!
Âdil kılıcını kuşandığım Halife Ömer Efendimiz ve Selahaddin Eyyûbi gibi bana da Şam, Mısır ve Kudüs’ün fethi müyesser oldu..! Her ne ettim ise, devlet, millet, ümmet içindir gayretim..!
Devlet başta olmazsa, kuzgun leşte olur.
O vakit ne ana kalır ne bacı, ne kızlar kalır ne kızanlar, ne kardaş kalır ne soydaşlar, ne yâr kalır ne yâranlar...! Tastamam millet gider; hepsinden evvel din gider, soy gider, ar gider, ırz gider..!
İşte ben!
Fani olduğunu bir lahza hatırdan çıkarmayan Sultan Selim Han!
Bütün bunların muhafazası için muhterem pederimden geçtim..!
Öz kardaşlarımı biçtim..!
Yârin sıcak yatağını değil, seferin zahmetli yolunu seçtim..!
Tahta geçtim, bir gün oturmadım..!
Şan ummadım, bana bahşedildi..!
Kan sevmedim, bana icbar edildi.
Sekiz sene dediğin nedir ki!
Çölde bir ikindi güneşi; gölgesi uzun, ömrü kısa!
Bir cihangir, yapmaktan konuşmağa fırsat bulamaz o daracık vakitte!
Ömrüm at sırtında, harp meydanında geçti ise…
Gürzüm mazluma kör, zalime kor oldu ise…
Kılıcım adalet uğruna bilenip kesti ise…
Milletim ve müstakbel evlatlarım asırlar boyu kansız, gamsız, düşmansız yaşasın diyedir.
Ben Anadolu’da, Rumeli’nde, Diyarıbekir’de, Maraş’ta, Antep’te, Mısır’da, Şam’da, Halep’te ve dahi Hicaz’da ve dahi Kudüs’te yüzlerce yıllık refahı ve nizamı millet ve ümmet adına peşin aldım.
Bu uğurda nice bedel ödedim, nice bedel ödettim!
Gene de nefsimi temize çıkarmağa gayret etmem.
Zira benden sonra gelen her kimse yaşar, görür.
Ve tarih beni izah eder..!””
Vesselam...
Sözüm Selçuklu, Osmanlı ve Türk atalarıma saygı duymayanlara..!
Bir milleti yok etmek için dilini, kültürünü, tarihini ve dinini değiştireceksin!
Açık yüreklilikle söylüyorum bugün de değişen hiçbir şey yoktur..!
Bu sadece milli eğitim, kültür, tarih din noktasında değil milletimizin geleceğini çocuklarımızın istikbalini sağlıklı düşünüp, sağlıklı beslenip sağlıklı yaşamasına engel olan gıda güvenliği de bu ülkede ülke güvenliğini tehdit eder noktaya gelmiştir! Bu kadar hain bir arada olup devlet yönetiminde etkili olduğu bir dönem Osmanlı’nın son yıkılışından sonra günümüzdeki kadrolarla zirve yapmıştır!
EY OĞUZ NESLİ TÜRK’ÜN DÜŞMANLARI ..!
Bu topraklarda yaşayıp bu toprağın ekmeğini yiyip bu topraklar bize şehit kanlarıyla emanet edenlere ihanet eden, küfreden, aleyhine çalışanların acilen kanunlar dairesinde hukuk içinde önce devlet kurumları içinden acilen temizlenmeli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılıp bütün hakları ellerinden alınmadıkça ve bunların devlet görevlerinden uzaklaştırılmadıkça bu necip milletin torunlarının yüzü asla kata ve katiyetle gülmeyecek dünyaya ve bölgemize huzur gelmeyecektir..!
Kulların yapmadıklarına Allah (c.c) kadirdir ..!
Kozmik boyutta meseleye baktığımızda cumhuriyet tarihinin en karanlık günlerini yaşandığı son yıllarımızda ve günlerimizde bu vatana ve necip millete yapılan ihanetler inşallah Allah’ın yardımıyla büyük bir sıçramaya, aydınlanmaya sebep olacaktır!
Necip milletimizin ve ümmetin beklediği o aydınlık günler Selim Name’deki beklenen Türklerin asıl ve asil torunları ile yarın olmasa da yakındır..’
Vesselam…