Aman Allah’ım, neler olmuş bizlere demeden edemiyor insan.
Sosyal medyadan başlayarak,
Sokakta,
Mahallede,
Oturmalarda,
Kuran, dua ile başlayan etkinliklerimiz,
Kültür sanat etkinliklerinde,
Okullarda,
İş yerinde...
Her yerde
Bir arayış ve BULUNAMAMASINA rağmen, bulmuş gibi davranış.
Özünü arayanlar, AYNA karşısına geçip kendine selam vermeler.
Okşamalar, sevmeler.
Sözler ile totem yapmalar.
Bir de bu arayışta başka bir şaşırmışlık da şu; yabancı kelimeler, sayılar ile totem yaptıklarından habersiz, farklı bir şey yapıyorum zannetmeler.
3-2-7-666-49-81 sayısı mesela, Numeroloji de her bir sayı bir duygu ya da durumun karşılığında kodlanmış olup, farkındalık oluşturmak için anlatılır oldu.
Güzel bir ilim.
Karakter analizi için insanlara farklı bir pencereden kendini fark etmesi, eksiklerini fark etmesi için gerekli.
Ama biz daha anlamadan, hepimiz anlatan olduk.
Yukarıdaki sayı gibi, sayıları ötekilerini duvara, kağıda, cüzdanın içine koyup sürekli tekrar ederek bir şeyler çağırma çağından çıkarsak iyi olacak.
Bir anneden bahsedelim. Annenin annesi, babası, evladı ve yaptığı bir iş var diyelim.
Bunların hepsi hizmet isteyen, güç isteyen bireyler ve durumlar.
Anne (kadın) yorulmuş.
Aile içi iş birliği yok, iş bölümü yok, yükü çekenler bir yapısı varsa HAYIR da diyemiyor.
Sonra yükten yorulmuş, hadi bakalım arayışa.
Ne arıyor, yardımcı aslında ama ifade etse duyan yok.
Sayıyla, ayna karşısında ya da farklı bir ritüel ile başlıyor istemeye, EVRENDEN.
Hele evren kelimesi neyin nesi ise, dilimize dolandı kaldı.
Ne yapıyoruz?
Enerji göndermecesi oyunu.
Yahu, enerji insana yediği, içtiği, uykusu, bir de keyif aldığı insan ve ortamda gelir.
Bunlar sayıyla, ritüel ile mi gelir?
Bunlar şu gün, şu saate mi gelir?
Astroloji,
Numeroloji,
Kişisel gelişim,
ThetaHealing,
Access Bars,
Bilinçaltı üstü temizlik,
Deneyimsel tasarım,
Özü bulmak,
Öze erişmek,
Eterik bağ,
Bioenerji,
Meridyen terapi,
Astral seyahat,
Genetik aktarım temizliği...
Bunların hepsi çok güzel, FARK ETMEMİZ İÇİN GEREKLİ İLİMLER.
Ama biz beyi fark edeceğimizi fark etmek yerine iyice karıştırdık.
Karma karışık olduk kaldık.
Ne yapacağımızı unutup, ne yapacağımızı aramaya başladık.
Bismillahirrahmanirrahim diyerek başlayacak olan Rahman ve Rahim, yani kadınlar ve erkekler,
Kelime çokluğu ile sanki başka bir dünyada yaşayan bana seslenmeler, neyin nesi?
Bismillah dedik, elimizi yüzümüzü yıkadık.
Ya da abdestimizi aldık.
Camları açtık, seher vakti havasını doldurduk, ev halkından başlayarak kazadan, kötü insan şerinden, zorluktan, yokluktan, hastalıktan korunsun diye duaya başladık, hak edenlere hayır dua, etmeyenlere ise ıslah ya da helak istenir.
Namaz kılan namazla, kılmayan ise dolaptan peynir, zeytin, çay ile başlayıp hazırlığa, ev ahalisi uyandırıp, kimini okula, kimini işe uğurlamak, ardından ev hanımı ise yatak yorgan toparlamaya başlar, planladığı güne yoğunlaşır.
Çalışıyor ise yine besmele ile yola koyulur...
Çok konuşarak, çok kelime cümle ile vakit geçirecek vakit yok.
Çok eğlence, gezme, seminer, konferans, toplantı ile de geçirecek vakit yok.
Bir işi bitirip diğerine koyulmak gerek ki, inşirah 7 emreder...
Ama orda ritüel, burada toplantı, eğlence, etkinlik, giyim kuşam gezmeler ile, başta eve, ev halkına sonra topluma karşı görevlerde bolca gecikme yaşıyoruz.
Sonra yorulup, ırılıp nazar değdi, enerjimi sömürdü, narsist arayışına girmeler...
Bir sadeleşelim.
Evde fazla, gereksiz, belki kullanırım diye bir yıldan fazladır kullanmadığımız her şeyi evden çıkaralım.
Az eşya, az kıyafetler, az ama kaliteli yiyecekler.
Yiyecekler deyince ekleyivereyim.
Keten tohumu, aspir yağı, kereviz... vs. gibi adını bilmediğimiz, çocukken deneyimlemediğimiz birçok besin, yağ, içecek girdi dolaplara.
Yapan yok, yiyen yok ama dolaplar dolu.
Onları da azaltıp, kışın meyvesi, turşu, adaçayı, ıhlamur, kekik çayı.
Bolca salep, anam babam sütlü kahve.
Bildigimiz yemeklere de döndük mü, inanın arayışa gerek yok.
TÜRKİYE'DE TÜRKÇE SÖZLÜK KULLANMA ZAMANI.
Yeni nesil gıdalar için içeriğini araştırın, patateste, soğanda, maydanozda, marulda, yumurtada, kemik suyunda, yoğurtta... bilinenlerde de var, bilinmeyenin içindeki karbonhidrat, vitamin, mineral, protein...
Selamınızı alan, ardından dua eden, gördüğünde mutlu olan aile ve dostlarınızda oldum mu, hayat hepten bayram...
Yeni yıl yenilik değil, gelenekleri getirsin.
Selam ve dua ile.
Tülay Gürel
Aile ve Sosyal Yaşam Danışmanı