Dünyanın en zarif çiçeği hangisidir desek, belki de hiç tereddüt etmeden “gül” deriz. Çünkü gül, sadece güzel görünümüyle değil, taşıdığı anlam ve kokusuyla da insanlık tarihinde özel bir yere sahiptir.
Gül, geçmişten günümüze saflığın, güzelliğin ve zarafetin simgesi olmuştur. Bahçelerde açtığında tebessüm ettirir, kokusu ile gönüllere ferahlık verir, gül suyu ile de şifaya vesile olur.
Farsça’da çiçek mânâsına gelen gül, ömrünün kısalığı nedeniyle hem dünya hayatının geçiciliğine işaret ederken, hem de bâkî olan ahiret âlemine hazırlanmayı îkaz eder. Bütün bu yorumlardan da öte gül, ilahî güzelliğin ve bu güzelliğin işareti olarak Türk ve İslam kültüründe özellikle Hz. Muhammed (s.a.v.) ile özdeşleştirilmiştir.
Bizim kültürümüz bilindiği gibi sembolcü bir kültürdür. Atalarımız Orta Asya'dan bu yana belirli eşyaları, cisimleri ve şekilleri belirli manalara sembol yapmışlardır. İslam'ı kabulden sonra da devam eden bu sembolcü gelenek, Peygamber Efendimiz (sav)'e de bir sembol bulmakta gecikmemiş ve ona (s.a.v) GÜL sembolünü layık görmüştür. Kültürümüzde gül, Peygamberimiz (s.a.v)'in, Peygamberimize (s.a.v) duyulan muhabbetin sembolüdür.

Gül, sadece bir çiçek değildir; aynı zamanda Peygamber Efendimizin kokusunun, varlığının ve güzelliğinin simgesi olarak görülür. Rivayetlere göre, Hz. Muhammed’in teri misk gibi kokardı ve bu rayiha gül kokusuna benzetilirdi. Kültürümüzde yer alan Hz. Peygamber’i (s.a.v) gül ile sembolize etmenin, sahih rivayetlere dayanan dinî bir temeli var mıdır yok mudur bunu ilahiyatçı hocalarımıza sormak gerekir ama bununla birlikte Hz. Peygamber’i gül ile sembolize etmenin temelinde onu her hususta en güzel tasvir etme ve görme anlayışı vardır.
Osmanlı'da ve Türk Kültüründe Gülün Manevi Boyutu
Osmanlı'da gül, hem süs hem de manevi bir hatırlatma aracıydı. Camilerde gül motifleri Peygamber sevgisinin sembolü olarak işlenir, hat levhalarında “gül” sembolüyle “Muhammed” ismi birlikte yer alırdı. Hepsinde O’nun” güzelliğini, ahlakını ve kokusunu hatırlatmak gibi ortak bir çağrışım vardır.
Tasavvufta gül, aşkın, teslimiyetin ve ilahi yakınlığın simgesidir. Dikeniyle birlikte kabullenilen bir aşktır bu. Seven, gül uğruna dikenine de razı olur. Tasavvuf edebiyatında, ilahilerde, naatlerde sıkça geçen “gül” metaforu, aslında Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ruhani güzelliğini anlatmak için kullanılır.
Gül, Peygamberimizin (s.a.v) sembolü olduğu içindir ki Sultan Fatih Peygamberimize (s.a.v) olan muhabbetini belirtmek için gül koklar. Onun içindir ki edebiyatımızda sevgililer hep güle benzetilir.
Bugün hâlâ kandil gecelerinde gülsuyu dökülür. Gül, kendi başına güzel olabilir. Ama onu en güzel kılan şey, Efendimizle ilişkilendirilmesidir. Çünkü o, insanlığın en güzelidir. Gül onunla anlam kazanır, onunla ruh bulur.
Bir gül gördüğümüzde, sadece bir çiçek değil; bir rahmet sembolü, bir muhabbet işareti, bir Peygamber hatırası görelim. Çünkü o bir çiçekten çok daha fazlasıdır…