Okuma süresi: 3 dakika
15. Mektubun mütaalası meseleyi kökten çözse de biz yine de temas edelim. Dinler tarihinin kimi profesörünün, “İsa’nın nüzûlü” konusuna imanî değil, akademik metodoloji açısından yaklaşıp inkâr etmeleri, bizce kale bile alınmamalıdır.
Ama bu durum, hiç bir zaman onların haklı oldukları anlamına gelmez; sadece neden kabul etmediğini anlamaya çalışalım hadi.
Akademik metodoloji ile iman metodolojisi farklıdır. Bir Müslüman için, Kur’an’ın işaretleri, sahih hadisler, icma, selef anlayışı delildir, yani kesin bilgidir.
“Akademik metodoloji ile iman metodolojisi farklıdır. Bir Müslüman için, Kur’an’ın işaretleri, sahih hadisler, icma, selef anlayışı delildir…”
Fakat bir dinler tarihi profesörü için, özellikle seküler eğitim almışsa, sahih hadis = insan ürünü metin, icma = toplum mutabakatı, selef anlayışı = tarihsel yorum, Gayb = bilimsel olarak ölçülemez bir alandır. Bu yüzden metodolojik olarak kabul etmez.
Bu, onun haklı olduğunu değil, kullandığı yöntemin farklı olduğunu gösterir. Dolayısıyla: “İsa’ (as)ın nüzûlü” bir akademisyen için inanç konusu, bir Müslüman için ise itikadın parçasıdir.
Bu yüzden bazı profesörler:
“Bilimsel yöntem bunu inceleyemez, doğrulayamaz” diyerek kabul etmez veya kenara koyar.
**
“Hz. İsa’nın nüzûlü, Kur’an işaretleri, sahih hadisler ve ümmetin icmasıyla İslam itikadının temel hakikatlerinden biridir.”
Türkiye’de ve Batı akademyasında yetişmiş birçok ilahiyatçı şu üç etkiden beslenir:
1) Oryantalist literatür: Joseph Schacht, Goldziher gibi oryantalistler: Bunlar Hadisleri geç dönemde uydurulmuş kabul eder ( haşa). Bu etki modern ilahiyat fakültelerine de girmiştir.
2) Modern rasyonalizm: Gayb, mucize, ahir zaman olayları “rasyonel değil” diye reddedilir.
3) Teoloji–ilahiyat farkı: İlahiyat fakültesi bir inanç okulu değildir; çoğu bölüm seküler metodolojiyle çalışır.
Dolayısıyla bazı akademisyenler: “Sahih hadis bile olsa kabul etmem; çünkü akıl ve bilimle doğrulanamıyor.”
diyebilir.
Peki, İslâm açısından durum nedir?İslâm ulemasının icmasıyla İsa aleyhisselamın nüzûlü kesindir.
İbn Kesîr
İmam Nevevî
İbn Hacer
Kurtubî
İbn Teymiyye
Kadı İyaz
İmam Tahavî
Mâtürîdî ekolü
Eş’arî ekolü hepsi icma oluşturarak bunu kabul etmiştir.
Sundukları deliller ise şunlar:
1) Kur’an işaretleri: "Hiç şüphesiz o (İsa), kıyamet saatinin bir bilgisidir" (Zuhruf 61)
"Kitap Ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce ona iman etmesin" (Nisa 159)
2) 40’tan fazla sahih hadis: Buhari, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvud, Ahmed b. Hanbel.
Peki bu profesörlerin bir kısmı gerçekten “bilmiyor” mu? Hayır.
Çoğu biliyor, fakat metodolojik sebeple kabul etmiyor.
Bazıları da kariyer baskısı, akademik çevreye uyum, seküler üniversite sistemine göre konuşma mecburiyeti
gibi nedenlerle bunu açıkça reddeder.
Peki bu yaptıkları yanlış mıdır? Evet, İslâm açısından yanlıştır. Çünkü sahih hadis = delildir. Kur’an işaret eder Ümmet alimlerinin icması vardır. Ayrıca selefin tamamı kabul etmiştir. Özellikle Buhârî–Müslim’in sahih hadislerini reddetmek, itikadî probler doğurur.
Bu konu hakkındaki görüşlerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz; katkınız kıymetlidir.
Kategori: İman ve İtikad