On Beşinci Şua, On Beşinci Şehadet’inden devamla:
Pek çok kudsî şehadetleri ihtiva eden (mukaddes şahitliği içine alan),
bu kâinatta tasarruf ederek zerrattan seyyarata (zerrelerden gezegenlere) kadar
bütün tahavvülât (başkalaşmalar) ve harekât ve sekenât (durgunluk) ve
hayat ve memat (ölüm) gibi bütün tasarrufat (idareler),
emriyle, iradesiyle, kuvvetiyle bulunan Zât-ı Vâcibü'l-Vücudun (varlığı zorunlu mutlak olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan Zât, Caneb-ı Allah CC)
icraat-ı rububiyeti cihetinde (Rablığın gereği olan icraatlar, işler) ve
ef'âl-i Rahmâniyeti (rahmeti sonsuz olan ve yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah’ın fiilleri yönüyle)
risalet-i Muhammediyeye (a.s.m.) mukaddes şehadetine (yüce şahitliğine) işaret eden,
bu gelen Arabî fıkradır (Arapça bölümdür):
وَبِشَهَادَةِ صَاحِبِ الْكَۤائِنَاتِ وَخَلاَّقِهَا وَمُتَصَرِّفِهَا عَلَى الرِّسَالَةِ الْمُحَمَّدِيَّةِ؛ بِاَفْعَالِ رَحْمَانِيَّتِهِ وَبِاِجْرَاءَاتِ رُبُوبِيَّتِهِ؛ كَفِعْلِ الرَّحْمَانِيَّةِ بِاِنْزَالِ الْقُرْاٰنِ الْمُعْجِزِ الْبَيَانِ عَلَيْهِ، وَبِاِظْهَارِ اَنْوَاعِ الْمُعْجِزَاتِ عَلٰى يَدَيْهِ، وَبِتَوْفِيقِهِ وَحِمَايَتِهِ فِى كُلِّ حَالاَتِهِ، وَبِاِدَامَةِ دِينِهِ بِكُلِّ حَقَۤائِقِهِ، وَبِاِعْلاَءِ مَقَامِ حُرْمَتِهِ وَشَرَفِهِ وَاِكْرَامِهِ عَلٰى جَمِيعِ الْمَخْلُوقَاتِ بِالْمُشَاهَدَةِ وَالْعَيَانِ، وَكَفِعْلِ رُبُوبِيَّتِهِ بِجَعْلِ رِسَالَتِهِ شَمْسًا مَعْنَوِيَّةً لِكَۤائِنَاتِهِ، وَبِجَعْلِ دِينِهِ فِهْرِسْتَةَ كَمَالاَتِ عِبَادِهِ، وَبِجَعْلِ حَقيقَتِهِ مِرْاٰةً جَامِعَةً لِتَجَلِّيَاتِ اُلُوهِيَّتِهِ، وَبِتَوْظِيفِهِ بِوَظَۤائِفَ ضَرُورِيَّةٍ لاَزِمَةٍ لِوُجُودِ الْمَخْلُوقَاتِ فِى هٰذِهِ الْكَۤائِنَاتِ كَلُزُومِ الرَّحْمَةِ وَالْحِكْمَةِ وَالْعَدَالَةِ وَكَضَرُورَةِ لُزُومِ الْغِذَاءِ وَالْمَاءِ وَالْهَوَاءِ وَالضِّيَاءِ 1 (“Ve bi şehadeti sahibil kainatı ve hallakıha
ve mütesarrıfiha alarrisaletil muhammediyeti; bief’ali rahmaniyyetihi ve biicraati rububiyyetihi; kefi’lirrahmeniyeti bi inzalil kuranil mu’cizilbeyani aleyhi,ve biizharı envai, el mu’cizatı ala yedeyhi, vebitefikıhı ve kimayetihi fi külli haletihi ve biidamti dinihi bi külli hakaikıhi, ve bi i’lai mekami hürmetihi ve şerefihi ve ikrmihi ala cemîil mehlukati bilmğşahedeti vel ayani, ve kefi’li rububiyyetihi bice’li risaletihi şemsan ma’neviyyaten likainatihi, vebice’li dinihi fihristete memaleti, ibadihi vebi ce’li hakigatihi miraten camiaten li tecelliyati uluhiyyetihi ve bitevzifihi bivezaife daruriyyetin lazimetin livucudil mahlugati fi hazihil kainatı kelezümirremeti vel kikmeti veladaleti ve kaderürati lezümil ğizaivelmaivelheveiveddiyai ”))
“Kâinatın bütün tahavvülâtı, Rahmâniyet ve Rububiyet cihetiyle Risalet-i Muhammediye’ye kudsî bir şehadettir.”
Bu pek kat'î (kesin) ve çok geniş ve kudsî şehadetin tafsilâtını (mukaddes şahitliğin ayrıntılarını) Risale-i Nur'a havale edip,
gayet kısacık bir işaretle meal-i icmalîsine (kısa anlamına) bakacağız:
1- (Kâinat Sahibi ve Hâlıkı ve Mutasarrıfının, Rahmâniyet ef'âli ve rububiyet icraatıyla, risalet-i Muhammediyeye şehadeti. Meselâ Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyanı ona indirmek ve onun elinde envâ-ı mu'cizatı izhar etmek ve her türlü halinde onu himaye ve muvaffak ederek onun dinini bütün hakikatleriyle beraber idame ettirmek ve onun makam-ı hürmet ve şerefini yüceltmek ve ona bilmüşahede bütün mahlûkatın üzerinde makam vermek gibi Rahmâniyet fiilleri ve onun risaletini kâinatına mânevi bir güneş yapmak ve onun dinini, kullarının kemâlâtına bir fihriste yapmak ve onun hakikatini, ulûhiyetinin tecelliyatına câmi bir ayna yapmak ve bu kâinatta mahlûkatın vücudu için rahmet ve hikmet ve adaletin lüzumu ve gıda ve su ve hava ve ışığın zarureti derecesinde zarurî vazifelerle onu tavzif etmek gibi rububiyet fiilleriyle, bu Kâinat Sahibi, onun hakkaniyetine şehadet eder.)
Evet, bu kâinatta, gözümüz önünde bu muntazam tasarrufatı (düzenli icraatlar) içinde
adalet ve hikmetle (herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması) ve
rahmet (merhamet) ve inayet (hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan nizam, düzenlilik) ve himayetle (korumakla)
her zaman iyileri himaye ve fenaları ve yalancıları tokatlamak,
rububiyetinin (herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasının) bir âdeti olmasından,
ef'âl-i Rahmâniyet muktezasıyla (rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah’ın fiilleri gerekliliğiyle)
bir Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyânı,
Muhammed'in (a.s.m.) eline vermesi…; gelecek yazıda devam edecektir.
Kategori: Maneviyat