Üsküdar Üniversitesi Saglik Bilimleri Fakültesi Ebelik bölümü tarafindan 5 Mayis Dünya Ebeler Günü’nde “Sürdürülebilir Gelecek Için; Ebeler Her Yerde” baslikli bir sempozyum düzenlendi. Ebelik mesleginin önemine dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuktaki güvenli alan ve güvenli baglanma duygusu ile hayat yolculugu basliyor. Onun hayatina ilk dokunus da ebenin o andaki dokunusu oluyor.” dedi. Normal dogumun bebek sagligi için çok önemli oldugunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sezaryenle dogan çocukta dogduktan sonra beyin stres hormonunu daha çok salgiliyor. Kanaldan geçerek dogan yani o dogum sürecini yasayan çocuklarda ise beyin stres hormonunu daha az salgiliyor.” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocugun o kanaldan geçmek için gösterdigi mücadele onun hayattaki ve karsi dogduktan sonra karsilasacagi strese karsi ilk deneyimi oluyor. O deneyimi sezaryenle çocugun elinden almis oluyoruz.” dedi.
Pandemi kosullari nedeniyle çevrimiçi düzenlenen 5 Mayis Dünya Ebeler Günü Sempozyumu, bu alanda egitim gören ögrencileri uzman isimleri bulusturdu.
Prof. Dr. Güler Cimete: “Ebelik en hassas gruplarla çalisan bir meslektir”
Ayni zamanda sempozyum baskani da olan Üsküdar Üniversitesi Saglik Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü Baskani Prof. Dr. Güler Cimete açilis konusmasinda içinde bulunulan Anne Bebek Ruh Sagligi Haftasinda ve 5 Mayis Dünya Ebeler Günü’nde böyle bir sempozyum düzenlemekten mutluluk duyduklarini belirterek sempozyuma katilan Ebelik Dernegi baskanlarina da tesekkür etti. Sempozyum konusunu sürdürülebilirlik olarak belirlediklerini belirten Prof. Dr. Güler Cimete, “Çünkü sürdürülebilir saglik kalkinma hedeflerine ki bunlarin içinde saglik hedefleri önemli bir yer tutuyor. Diger hedefler de sagligi direkt ya da dolayli bir sekilde etkiliyor. Bu hedef alanlarinda da ebelere düsen sorumluluklar oldukça fazla ve ebelerin yeri de gerçeklestirdikleri hizmetlerle oldukça fazla. Bu yil Uluslararasi Ebelik Örgütü tema olarak ‘Verileri Izle Ebelere Yatirim Yap’ basligina seçmis durumda. Özellikle gebe sagligini koruma, gelistirme, saglikli ortamlarda dogum yaptirma, lohusalik döneminde izleme, ülkemizde 0-6 yas çocuklarin büyüme gelismesinin izlenmesi, bagisiklama gibi hizmetler de ebelere verilmistir. Dolayisiyla ebelik, en hassas gruplarla çalisan bir meslektir.” diye konustu.
Prof. Dr. Güler Cimete: “Ebeligin, anne bebek ölümlerini önlemede 80’lere varan katkisi var”
Uluslararasi Ebeler Örgütü’nün toplum sagligi hizmetlerinin en iyi sekilde verilmesi amaciyla politikalar belirlenmesini ve ebelere yatirim yapilmasini önerdigini kaydeden Prof. Dr. Güler Cimete, “2014 yilinda ortaya konulan Dünya Ebelik Durumu Raporu, ebelerin yerini ve önemini, anne ve bebek ölümlerinin azaltilmasinda özellikle ne kadar etkili oldugunu ortaya koydu. Ebelik hizmetlerinin anne bebek ölümlerini önlemede yüzde 80'lere varan katkisi var.” dedi. Prof. Dr. Güler Cimete, “Ebe sayisinin artirilmasi, egitim düzeyinin yükseltilmesi, çalisma ortami uygun kosullari saglamasi halinde 2035 yilina kadar anne ölümlerinin 41’i, yeni dogan ölümlerinin 39’u, ölü dogumlarin 26’si önlenebilecek. Bu da yilda ortalama 2.2 milyon insanin ölümünün önlenmesi anlamina gelmektedir. O nedenle ebelik müdahaleleri çok önemli.” diye konustu.
Prof. Dr. Sefik Dursun: “Son 10 yilda ebelik meslegi ile ilgili saglik politikalari büyüdü”
Üsküdar Üniversitesi Saglik Bilimleri Fakültesi Dekani Prof. Dr. Sefik Dursun ise açilis konusmasinda ebelerin bizim toplumumuzda ve diger toplumlarda kiymetinin son derece fazla oldugunu belirterek “Son 10 yilda ebelik meslegi ile ilgili saglik politikalari kabul edilebilir ve deger verilebilir sekilde büyütüldü, genisledi. Üsküdar Üniversitesi olarak geçtigimiz yil mezunlar verdik. Hemserilik ve ebelik en çok insanla ilgilenen bölümlerdir. Digerleri de ilgileniyor elbette ama ebelik ve hemsirelik daha farkli.” dedi. Üniversite olarak en iyisini yapmaya çalistiklarini belirten Prof. Dr. Sefik Dursun, “Üsküdar Üniversitesi de bir ekip çalismasi içerisinde çok güzel bir noktaya geldi.” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Zelka: “Tüm dünyada sagliga artan bir sekilde önem veriliyor”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka da açilis konusmasinda günümüzde ülkelerin sagliga artan bir sekilde önem verdiklerini belirterek bunda içerisinde bulundugumuz pandemi sürecinin de etkili oldugunu kaydetti. Bugün Dünya Saglik Örgütü’nün de aldigi bir tavsiye karari oldugunu belirten Prof. Dr. Mehmet Zelka, ülkelerin gayri safi milli hasilalarinin asgari yüzde besini saglik sektörüne ayirmalarini tavsiye ettigini söyledi.
Prof. Dr. Mehmet Zelka: “Nitelikli ebelik egitimi için gayret gösteriyoruz”
Sagliga gittikçe artan bir sekilde önem verilmesinin saglikla, saglik sistemleri ile ilgili düzenlemelere gidilmesine de yol açtigini belirten Prof. Dr. Mehmet Zelka, saglik alanindaki egitimlerin de önem kazandigini kaydetti. 10 yasinda genç bir üniversite olan Üsküdar Üniversitesi’nin davranis bilimleri ve saglik alaninda tematik yapiya sahip ilk üniversite olarak kuruldugunu kaydeden Prof. Dr. Zelka, “Üniversitemizde su anda mevcut olan 6 fakültemizden bir tanesi Saglik Bilimleri Fakültesidir. Saglik Bilimleri Fakültesine baktigimizda, Türkiye'de en fazla bölüme sahip olan fakültelerden bir tanesidir. 13 bölümü olan bu fakültemizde, bu 13 bölümden bir tanesi de ebelik bölümü olmustur. Bu bölümde nitelikli bir egitimin sürdürebilmesi için bütün arkadaslarimizla gerek yönetim olarak gerek akademik kadrolar ciddi gayretler gösteriyor.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Sezaryenle dogan çocugun stresi yüksek çikiyor”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, açilis konusmasinda ebelikle ilgili bölümü üniversite olarak ilk açanlardan biri olduklarini ve ebelige önem verdiklerini söyledi.
Son yapilan bilimsel çalismalarda iki tane olgunun ortaya çiktigini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Normal dogumun ne kadar önemli oldugunu gösteren iki tane bilimsel bilgi var. Normal dogan çocukla sezaryen ile dogan çocuklarin topuklarina dogar dogmaz birer igne batiriliyor ve onlara stres testi yapiliyor. Beynin salgiladigi stres hormonu ACTH var. Strese karsi vücudun verdigi ilk tepkidir, savas - kaç tepkisini baslatan hormondur. Igneyi batirdiktan sonra o hormonun hemen kandaki seviyesini ölçüyorlar. Sezaryenle dogan çocukta dogduktan sonra igne batirildigi zaman beyin stres hormonunu daha çok salgiliyor. Kanaldan geçerek dogan yani o dogum sürecini yasayan çocuklarda ise beyin stres hormonunu daha az salgiliyor. Buna prenatal yani dogum öncesi psikoloji deniyor. Sadece bu alana yönelik çalisan psikologlar var. Çocugun o kanaldan geçmek için gösterdigi mücadele onun hayattaki ve karsi dogduktan sonra karsilasacagi strese karsi ilk deneyimi oluyor. O deneyimi sezaryenle çocugun elinden almis oluyoruz.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocugun hayatina ilk dokunusu ebe yapiyor”
Dogdugu zaman çocukta ikinci tepkinin aglamak seklinde oldugunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Niye aglar çocuk? Annenin karni çok konforlu bir alan. Hiç nefes almasina bile gerek yok, her sey hazir geliyor, sicak ortam. Arada bir de hareketleniyor, hareketli oldugu zaman disaridan sevildigini de hissediyor. Rahatça oynadigi ve hareket ettigi bir ortamdan birdenbire gün isigina, soguk bir alana çikiyor. Öyle olunca çocugun ilk tepkisi korku oluyor. Korku oldugu zaman hemen ebeler onu yikayip, temizleyip anneye veriyorlar. Bir müddet sonra çocuk için güvenli alan olusuyor. Insan beyninde güvenli alan fiziksel degildir, güvenli alan zihinseldir. Eger mutlu ve sicak ortam varsa evimiz güvenli alandir. Çalistigimiz yerde sicak bir ortam varsa güvenli alandir. Stresli bir ortam varsa güvensiz alandir, korku ve stres hormonlarina sebep olur. Çocuktaki güvenli alan ve güvenli baglanma duygusu ile hayat yolculugu basliyor. Onun hayatina ilk dokunus da ebenin o andaki dokunusu oluyor.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Normal dogumda çocukta daha çok antikor görülüyor”
Bu alanda yapilan ikinci arastirmanin daha çok mikrobiyolojik arastirma niteliginde oldugunu ifade eden Tarhan, “Normal dogan çocuklarla sezaryen dogan çocuklarin enfeksiyon geçirme orani ile antikorlarinin oranlari ölçülüyor. Sezaryen ile dogan çocuklarda annedeki birçok antikor sifir çikiyor. Normal kanaldan geçerek dogan çocuklarda sezaryenle dogan çocuklara göre daha çok antikor ortaya çikiyor. Vücuttaki probiyotik ve prebiyotik dedigimiz bize lazim olan mikroplardir. Bunlar vücuttaki bagisiklik sisteminin parçasidir. Günümüzde milyonlarca probiyotik bakteri kapsüle alinip satiliyor. Onlar bagirsaklardaki canli ve faydali bakterilerdir.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Mikrobiyatayi alarak dogan çocuk ilk 6 ayda daha güçlü oluyor”
Normal kanaldan dogan çocuklarda, vajinal kanaldan geçerken annenin vücudundaki faydali mikroplarin çocugun agzina ve burnuna bulastigini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuk onu aliyor ve yutuyor. Ilk yuttugu seyler aslinda annenin vajinal kanalindaki dogal mikroplu ortamda, vücut içinde bir denge içinde olan probiyotik yapidir. Bu bilimsel çalismada, sezaryenle dogum yapiyorsaniz annenin vajinal kanalindaki siviyi çocugun agzina burnuna sürün diyorlar. Çocuk için ilk asi orada olmus oluyor. Birincisinde stres asisini ögreniyor, ikincisinde dogal mikroplarla vücudu tanistiriyorlar. Annenin bagisiklik sistemi ile çocuk ahenkli çalisa kadar yeni enfeksiyonlara karsi hemen vücuttaki dogal biyolojik vitaminleri alsin diye çalisiyorlar. K vitamini gibi vücuttaki birçok vitamini bagirsaktaki mikrobiyota üretiyor. O dogal ve faydali mikrobiyotayi çocuk anneden alirsa ilk 6 aylik dönemde daha sansli ve daha güçlü oluyor.” diye konustu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Yakin zamanda sezaryen karsitligi baslayabilir”
Bilimsel bilgilerin çok biriktigini söyleyen Tarhan, “Yakin zamanda sezaryen karsitliginin baslayacagini düsünüyorum. Sigara karsitligi baslamisti. Bunu ilk baslatanlar da hekimlerdi. Sigara içenlerle içmeyenler arasinda akciger kanseri ile ilgili sebep sonuç iliskisi o kadar çok yüksek çikiyordu ki bunu baslattilar. Su anda dünyada sigara ile ilgili müthis bir bilinç olustu. Ayni bilinç sezaryenle dogumda yok. Sezaryenle dogum ile normal dogum arasinda maalesef kadin dogum uzmanlari bazen sezaryeni tercih ediyor. Dogumun da tabii gecesi gündüzü, belirli bir saati yok. Gece kadin dogum uzmani birçok ameliyat yapmis, yorulmus, bir de takip ettigi hasta gece üçte telefon edip dogum basladi dediginde hayati altüst oluyor. Bakiyorlar dogum yaklasiyor, daha kolay oldugu için sezaryen yapalim diyorlar. Zaten insanda dogum sancisi korkusu var.” ifadelerini kullandi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Dogumlarin yaklasik yüzde 50’si sezaryen olarak gerçeklesiyor”
Su anda Türkiye'de dogumlarin yaklasik yüzde 50’sinin sezaryen seklinde olduguna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini söyle sürdürdü:
“Bu iç biyolojik ritmimize ve biyolojik dogamiza uygun degil. Bu konularda bir tez konusu vesaire verilebilir. Mezun verdigimiz için yüksek lisans bölümü de açabiliriz. Preklinik çalisan bir psikologa da tez verilebilir. Çocuk ile anne arasindaki iletisim fiziksel temasla degil emosyonel yani duygusal temasla basliyor. Annenin ses tonu, sözlerindeki esik alti vurgular, ninniler çok önemli bu temasta. Bahar oldugu için bir haftada her yer çiçek açti, yemyesil oldu. Beynimizin kisa sürede blumming yaptigi ve içe kaçtigi iki dönem var; birinci dönem 0-3 yas arasi, ikinci dönemde ergenlik dönemidir. Orada sinaptik ateslemeler oluyor. Ondan sonraki çevre ve insan onu buduyor. Otistiklerde budanma olmadigi için beyinleri karmakarisik oluyor. Beyindeki traktuslar, yollar karmakarisik oluyor. Duygusal ve sosyal ögrenme olmadigi için beyin gelismiyor.”
Sempozyumda dört oturum gerçeklestirildi
Açilis konusmalarinin ardindan oturumlara geçildi. “Güncel Arastirmalarla Anne Sagligi” baslikli birinci oturumda Üsküdar Üniversitesi Ebelik Bölümü Ögretim Üyesi Ayça Demir Yildirim “Güncel Yaklasimlar Dogrultusunda Antenatal Ebelik Bakimi”; Üsküdar Üniversitesi Ebelik Bölümü Dr. Ögretim Üyesi Tugba Yilmaz Esencan “Arastirmalar Dogrultusunda; Doguma Dokunan Ebeler” baslikli sunumlarini yapti. Ilk oturumda Osmangazi Üniversitesi Ebelik Bölümü Baskani Prof. Dr. Fatma Deniz Sayiner ise “Postpartum Süreçte Ebelik Bakimi; Arastirmalar Ne Diyor?” baslikli sunumu yapti.
Sempozyumun “Güncel Arastirmalarla Yenidogan ve Çocuk Sagligi” baslikli ikinci oturumunda Anadolu Ebeler Dernegi Baskani, Ebe Nasibe Üzel “Yenidogana Dokunan Ilk Eller” baslikli sunumu yapti. Bu oturumda Üsküdar Üniversitesi Ebelik Bölümü Ögretim Görevlisi Günay Arslan “Saglikli Gelecegin Saglikli Çocuklari Için Ebeler” baslikli sunumu yapti.
Sempozyumun “Anne ve Bebek Ruh Sagligi” baslikli üçüncü oturumunda Üsküdar Üniversitesi Tip Fakültesi Ruh Sagligi ve Hastaliklari ABD, NPISTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmani Prof. Dr. Gül Eryilmaz “Prekonsepsiyonel Dönemde Çiftlerin Ruh Sagliginin Desteklenmesinde Ebeler” baslikli sunumuyla katkida bulundu. Üçüncü oturumda Karadeniz Teknik Üniversitesi Dogum Kadin Hastaliklari Hemsireligi AD Doç. Dr. Songül Aktas “Anne Ruh Sagliginin Desteklenmesinde Ebeler” baslikli sunumunu yaparken; Üsküdar Üniversitesi Ebelik Bölüm Baskani Prof. Dr. Güler Cimete “Çocuk Ruh Sagliginin Desteklenmesinde Ebeler” baslikli sunumu yapti.
“Ebelige Yön Vermek” baslikli üçüncü oturumda ise Selçuk Üniversitesi Ebelik Bölüm Baskani Prof. Dr. Sema Dereli Yilmaz, “Neden Ebelik Egitimine Odaklanilmali?” ve Üsküdar Üniversitesi Ebelik Bölümü’nden Arastirma Görevlisi Ebru Sagiroglu, “Ebelikte Uzmanlasmak” baslikli sunumlarini yapti.
Program, fotograf yarismasi ödüllerinin verilmesiyle sona erdi.
Istanbul HABERI