Tarih: 07.12.2020 21:17

Sürprizlere hazirlanin

Facebook Twitter Linked-in

Yeni Safak gazetesi genel yayin yönetmeni Ibrahim Karagül, Bati’nin geriledigi bir dönemde Türkiye’nin önünde büyük firsatlar oldugunu belirterek, “Bati’nin gerilemesi, Dogu’nun yükselisi arasinda biz variz. Sürprizlere hazirlanin!” basligiyla önemli bir çagrida bulundu. Karagül, Dogu ve Bati arasinda bir “Orta Kusak” varligi insa edebilecegine dikkat çekerek, “Biz buna baska bir isim bulabiliriz. Eger bu yapilirsa Türkiye dünyanin eksenini degistirebilir. Atlantik-Pasifik arasinda Müslüman Orta Kusak var. Insanligin anavatani biziz!” yorumunda bulundu.

Karagül, “Unutmayin; Güç Dogu’ya kayiyor. Bati zemin kaybediyor. Ama bu konjonktürel bir degisim degil. Son bes yüz yilin siyasi güç haritasi degisiyor. Bunu hiçbir seyle ölçmeyin. Olaganüstü sürprizlere hazirlanin!” ifadelerini kullandi.

***

*Türkiye için bir önerim var! Çok büyük bir hayalim var!

*Bati’nin gerilemesi, Dogu’nun yükselisi arasinda biz variz.

*Sürprizlere hazirlanin!

Uzunca bir süredir, bir konu hakkinda tartisma açmaya, bir fikri olgunlastirmaya, ona dikkat çekmeye çalisiyorum. Türkiye’miz için bir fikir, bir ufuk, bir düsünce olabilir mi diye zihnimi zorluyorum.

Dünyanin Dogu-Bati olarak ikiye bölündügü, yeni bloklasmanin bu yönde seyrettigi, bu yönde bir gelecege yöneldigi, çatismalarin ya da barislarin bu iki adres arasinda olacagi belirginlesti.

Ekonomik, siyasi, güvenlik, kültürel formatlamalar hep bu çerçevede sekilleniyor. Bugünkü tartismalarin, pozisyon alislarin tamami buna göre biçim aliyor. Bunu görüyoruz, izliyoruz.

Dogu ya da Bati’dan birini seçmek zorunda miyiz biz? Baska seçenegimiz var mi?

Peki, dünya, Dogu-Bati seklinde ayrismanin, bölünmenin, cephelesmenin ya da yeniden yapilanmanin disinda yeni bir sey üretebilir mi? Ya da biz, hangi eksende yer alacagiz?

Dogu ya da Bati’dan birini seçmek zorunda miyiz? Ikisini ayni anda idare edebilecek miyiz? Gelecek hesaplamalarimiza bakarak, biraz oradan, biraz buradan seklinde bir denge hesabini ne kadar uzun süre sürdürebilecegiz?

Tek yanli Dogu’ya ya da tek yanli Bati’ya bagimliligin, Türkiye üzerinde yeni tür bir vesayetin, denetimin hâkimiyetini saglayacagini biliyoruz. Bundan ürküyoruz. Çünkü bunun Türkiye’yi yeni mahkûmiyetlere mecbur birakacagini biliyoruz.

Eskiyen Bati zayif, yükselen Dogu ile heyecanli arayislar bize yetmeyecek.

En önemlisi de Türkiye; imparatorluklar gelenegi, Asya, Orta Dogu ve Avrupa’daki cografya hakimiyeti, yüzlerce yila yayilan güç insa etme yetenegi, gücün belli bir sinirini astigi anda hiçbir ittifak halkasina boyun egmeyen siyasi genetigi ile, mutlak surette yeni arayislara girecek bir ülkedir.

Bu yüzden, eskiyen Bati ile köklü iliskileri, yükselen Dogu ile heyecanli arayislari Türkiye’ye yetmeyecek. Çünkü Türkiye, Soguk Savas’in bitiminden hemen sonra zihni ve idealleriyle bu arayisa girmisti. 15 Temmuz saldirilarindan hemen sonra gücü ile bu arayisa girdi. “Pandemi basladigi günden bu yana ise iddialariyla, imkânlariyla, yetenekleriyle bu niyetini açik etti.

Dogu-Bati disinda yeni bir eksen imkâni var mi? Iki bin yildir yapiyoruz!

Peki, Türkiye ne yapmak istiyor? Ya da ne yapabilir? Bugüne kadar yaptiginin üstüne ne koyabilir? Kendi etrafinda kurdugu güç alaninin bir adim ötesine, daha genis halkaya ne önerebilir?

Türkiye merkezli çabalarinin ötesinde genis cografya merkezli, nasil bir ulus üstü yapilanmanin önünü açabilir? Bu yönde yüzyila damgasini vuracak bir büyük çaba içine girer mi? Böyle bir öneri ile, Dogu-Bati ekseni disinda yeni bir eksenin yükselisine öncülük eder mi?

Aslinda biz bunu iki bin yildir yapiyoruz. Biz bunu, imparatorluklar kurarken de, imparatorluklara son verirken de yaptik. Cografya biçimlendirirken de, dünya tarihine güçlü siyasi yapilar hediye ederken de yaptik. Yine yapariz. Yine öneririz. Yine öncülük ederiz. Ya da yine bu yönde çabalara güç, destek verebiliriz.

Kitalar dolasan bir “Türkiye Eli” var.. Bir siyasi dil var.

Artik “Türkiye Ekseni” kuruldu. Türkiye kendi güç haritasini tanimladi. Güç alanini belirledi. Gelecege yürüyüs yolunu çizdi. Bunu Güney sinirlarimizin ötesinde, Dogu Akdeniz’de, Kafkaslar’da görüyoruz.

Türk Silahli Kuvvetleri bugün üç kitada görev yapiyor. Sivil örgütlerimiz, is dünyasi kitalar dolasiyor, yeryüzünün en ücra köselerine bile ulasiyor.

Buradan bakinca, yakin çevremizin çok çok ötesinde; Afrika’nin derinliklerinden Orta Asya’ya, Orta Dogu’nun her kösesinden Uzak Dogu’yu uzanan bir “Türkiye Eli” var. En önemlisi de, Dogu ve Bati’nin “Mutlak tanimlanmis sinirlari”nin disinda etkili olan çok güçlü bir “siyasi dil” var ve bu dili Türkiye besliyor.

Peki; “Türkiye Ekseni’nin çok daha ötesinde bir siyasi kavram üretebilir miyiz? Daha genis, daha çok katilimci, daha bir üst yapi önerebilir miyiz? Bir umut insa edebilir miyiz? Dogu ve Bati’nin siyasi denetimi disinda yeni bir siyasi tanimlama, güç tanimlamasi, arayisi ortaya koyabilir miyiz?

Buradaki tartismamiz, arayisimiz bu.

Atlantik-Pasifik arasinda Müslüman Orta Kusak var. Insanligin anavatani biziz!

15 Kasim 2020’de, Asya-Pasifik ülkelerini bir araya toplayan dünyanin en büyük serbest ticaret anlasmasi imzalandi. Dogu ve Güneydogu Asya ülkeleri büyük bir ortaklik kurdu.

ABD’nin, Bati’nin gerilemesinin ortaya çikardigi boslugu dolduran Asya-Pasifik ülkeleri, ABD ve Avrupa’yi disarida birakti. Bu sadece bir ekonomik ortaklik degildi. Dogu Ekseni’nin temelleri atilmisti.

Bu anlasma; yaklasik bes yildir ara ara yazdigim o düsünce yeniden aklima geldi. Söyle ki;

Atlantik kiyisindan Pasifik kiyisina uzanan bir “Orta Kusak” var. Bu kusak dünyanin ana ekseni ve Müslüman. Medeniyetlerin, kültürlerin, imparatorluklarin dogdugu kusak, insanligin anavatani burasi.

Dünya sistemini bu kusak belirleyecek.

Kara ticaret yollarinin hemen tamami, deniz ticaret yollarin hemen tamami, yeryüzünün enerji kaynaklarinin büyük bölümü, enerji koridorlarinin hemen tamami, maden kaynaklarinin büyük bölümü bu kusakta.

Batili dünya düzenine itirazlari olan, siyasi dil üreten, gerekirse o küresel düzenle hesaplasmaya giren kitleler bu kusakta. Bati’nin ve Dogu’nun bütün merkez güçlerinin, yükselen güçlerinin alan mücadelesine girdigi yer burasi. Dünya sisteminin yeni sekli, bu kusaga hâkim olanlar üzerinden sekillenecek. Bu yüzden de en keskin çatismalar, güç mücadeleleri hep burada.

Bati’nin gerilemesi, Dogu’nun yükselisi arasinda biz variz. Türkiye eksenin tam merkezinde.

Türkiye, iste bu eksenin tam merkezinde. Atlantik kiyilarindan Pasifik kiyilarina, Orta Afrika’dan Orta Asya’ya, etki alani, siyasi ve kültürel miras ortakligi bu kadar genis bir baska ülke yok.

Türkiye; bir “Orta Kusak Projesi” üzerinde derinlikli bir çalisma baslatabilir. Ulus üstü ekonomik ortakliklarin temellerini atabilir. Bunu zamanla ortak siyasi güce dönüstürebilir.

Bati’nin gerilemesi, Dogu’nun yükselisi arasinda yeni bir güç yükselisinin adresi, merkezi olabilir. Dogu ve Bati arasinda bir “Orta Kusak” varligi insa edebilir. Ve biz buna baska bir isim bulabiliriz. Eger bu yapilirsa Türkiye dünyanin eksenini degistirebilir.

Cumhurbaskanligi, Disisleri Bakanligi, Savunma Bakanligi bu amaçla çalisma merkezleri kurmali..

Cumhurbaskanligi, Disisleri Bakanligi, Savunma Bakanligi ve ilgili birimlerde, bu yönde derinlikli çalismalar yapacak birimler, arastirma/çalisma merkezleri kurulmali. Bir stratejik akil üretilmeli, gelecege dönük bir hesaplama yapilmali.

Dogu ya da Bati ekseni olusurken dünyanin merkezi sahipsiz, yalniz, oradan oraya savrulur halde olmamali. 21. yüzyil Islâm kusagi, 21. yüzyilda da kaos cografyasi olmamali. Bizi böyle tanimladilar. Ama bu bir kader degil.

Türkiye, entelektüel çerçevede de bu konuyu tartismaya açmali, bir bilinç, düsünce, söylem üretmeye odaklanmali. Yeni bir “siyasi cografya tanimi” ile yola çikarsak, Kuzey Afrika’dan Pasifik kiyilarina kadar birçok ülkenin de benzer bir arayis içinde oldugunu görecegiz.

Büyük iddialar, büyük idealler ve olaganüstülükler çagindayiz.

Attigimiz her adim, küresel ölçekte her yeni gelisme bizi buna zorluyor. Türkiye dünyanin eksenini degistirebilir. Merkez cografyada olusacak güç yükselisi, Dogu ve Bati’nin bütün güç hesaplarini sarsabilir.

Büyük iddialar, büyük idealler ve olaganüstülükler çagindayiz. Dünyanin nereye gidecegi son derece belirsiz. Öyleyse Türkiye; çok büyük bir iddia ile bir ortak cografya kimligi ortaya koyabilir. Eger bunu yapmazsak, “Orta Kusak” dedigimiz yer, belki iki yüz yil daha çatismalarin, paylasimlarin, fakirligin cografyasi olacaktir.

Son bes yüz yilin siyasi güç haritasi degisiyor.. Sürprizlere hazirlanin!

Bütün bunlari, “Bati’nin ve Dogu’nun akli” ile anlamaya çalisanlar hiçbir sey anlamayacaktir. “Türkiye’nin, cografyanin akli” ile bakanlarsa, bu mucizenin aslinda korkutucu bir sey olmadigini, mümkün oldugunu, zorunlu oldugunu görecektir.

Unutmayin; Güç Dogu’ya kayiyor. Bati zemin kaybediyor. Ama bu konjonktürel bir degisim degil. Son bes yüz yilin siyasi güç haritasi degisiyor. Bunu hiçbir seyle ölçmeyin.

Olaganüstü sürprizlere hazirlanin!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —