Tarih: 31.05.2024 21:48

Laikçi yobazların çocuk istismarı

Facebook Twitter Linked-in

Yaradılış temelli müfredatın onaylanması eğitimde ateist ve evrimci anlayışın devamından yana olan seküler yobazları küplere bindirdi. CHP’yle irtibatlı sendikalar, 28 Şubatçıların söylemlerine sarılarak müfredatı yerden yere vurmaya başladı. Milli müfredatı içine sindiremeyen Eğitim-Sen, hükümete müfredatın geri çekilmemesi halinde “Çocuklarımızı okula göndermeyeceğiz” kampanyası başlatacakları tehditinde bulundu. Laikçi yobazlar Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i hedef aldı.

Yaradılış temelli müfredatın (maarif modeli) onaylanması eğitimde ateist ve evrimci anlayışın devamından yana olan seküler yobazları küplere bindirdi. CHP’yle irtibatlı sendikalar, 28 Şubatçıların söylemlerine sarılarak müfredatı yerden yere vurmaya başladı. Asım’ın neslini yetiştirmeye dönük modele yüklenen şer odakları tepki topladı. Bu sendikalardan Eğitim-Sen’in Genel Başkanı Kemal Irmak, skandal sözler sarf etti. Hem CHP ve DEM’in hem güdümlü sendikaların hem de karanlık odaların idarecileriyle görüştüğünü belirten Irmak, “Geniş tabanlı eylemlilik programı açıklayacağız. Okulların açılma dönemine kadar protestolarımız sürecek. Gerekirse ‘çocuklarımızı okula göndermeyeceğiz’ kampanyası başlatacağız” dedi. Hızını alamayan Irmak Ayrıca Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i gerici toplum tahayyülünü hayata geçirmeye çalışmakla itham etti. Cumhuriyet gazetesi de “Eğitimcilerden ortak mücadele” haberini manşetten verdi.

Saldırılar ideolojik

Akit’e konuşan eğitimci-yazar Adnan Kalkan ise, şunları söyledi: “Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı hazırlarken çok özenli davrandı. Daha önceki müfredatın tamamen seküler, milli ve manevi değerleri yeteri kadar işlememesi sebebiyle modele bu değerleri eklemeye çalıştı. Mevcut eğitim sistemiyle yetiştirilen gençliğin kendi ülkesini terk etme eğiliminde olması, vatanına ve milletine aidiyet duygusunun olmaması ya da zayıf olması, toplumda sorumluluk almaması, şahsi manada psikolojik doyum sağlamaması yönüyle ön plana çıkmasından ötürü yeni müfredatta öğrencinin duygusal, sosyal ve aidiyet duygusunun geliştirilmesine önem verildi. Sol kesimin çocukları da buna ihtiyaç duymaktadır. Aklı, kalbi ve ruhu sağlam bir nesil yetiştirmeye karşı çıkışın sağlıklı bir düşünce olmadığı kanaatindeyim. Sol kesimin yersiz saldırıları tamamen ideolojiktir. Nitekim muhafazakâr kesimin istediği bir müfredat tam olarak ortaya çıkmış değildir. Öyle anlaşılıyor ki orta halli bir müfredat ortaya konulmuştur. Bu manada milli ve manevi değerlere karşı çıkmanın geçerli bir sebebi yoktur. Kendi ülkesine, milletine ve dinine aidiyet hissedecek bir neslin yetiştirilmesine karşı çıkanlar ancak aklı, kalbi ve ruhu dışarıda olan, vatana aidiyeti olmayan kişilerdir. Bu vatanı kuranlar milli ve manevi değerleri olan insanlardır. Medeniyeti inşa edenler aidiyet hissedenlerdir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredat konusunda geri adım atmaması gerekmektedir. ”

Bu anayasal suçtur

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Akın ise şu görüşleri paylaştı: “Eğitim-Sen Genel Başkanının söylemlerine itibar edilmemeli. ‘Çocuklarımızı okula göndermeyeceğiz’ kampanyası ne demektir? Cevaplayayım. Devlete başkaldırıdır. Anayasal suçtur. Eğitim hakkını ihlaldir. Çocuk istismarıdır. Böyle eylem mi olur? Hangi devirdeyiz? Savcılar düğmeye basmalıdır. Eğitim hakkı önlenemez. Bu hak koruma altındadır. Çocuklar bile kendilerini okula yollamayan ebeveynlere dava açar. Eğitim-Sen de onu kumanda eden CHP de diğer yandaşları da yerli müfredata yanlış yöntemlerle karşı çıkmaktadır. 28 Şubat’tan kalma ‘gerici’, ‘dinci’ gibi kavramları kullanarak hata etmektedir. Gerçi dertlerini biliyoruz; İslam. Amaçları çocukları inançlarından, kültürlerinden koparmak. ‘Din’, ‘ahlâk’ kavramlarından rahatsız oluyorlar. Ateist, evrimci, alkolik toplum hayal ediyorlar. Durum böyle olmayınca Pavlov’un köpeği gibi kuduruyorlar. Bunlar için din gericilik, dindar gerici. Aslında eksiklikler de var. Dini ve ahlâki hususlar daha detaylı anlatılabilirdi. Yakın tarihe gidilebilirdi. Emperyalizm, Siyonizm, darbeler, LGBTİ ve sosyal ağların sakıncalarından, sinsi planlar konu edilebilirdi.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —