Allah’a hamd Peygamberine salat ve selamı veciz bir tarzda getirdikten sonra, özetle şunları söyledi.
Tarihin en zorlu imtihanından geçiyoruz, bu gün uçaktan indim 9 örtülü annenin yanında bulunan tüm kız çocukların kıyafetleri tesettüre uyun değildi, bir nesil elden gidiyor arkadaş!
Birkaç yıl önce Hüdai vakfının medeniyet okumaları dersinde Suriyeli Arapça hocası; “ya hocam keşke sorun sıkıntıların az olduğu bir dönemde dünyaya gelseydik” manasında bir ifade kullandı.
Ben ona dedim ki; “yani biz ya Rebbi beni niye bu zamanda dünyaya gönderdin diye hesap mı soracağız? Allah’a, sizin itikadınız sarsılmış, biz bu harap hayatta dünyaya gelmişsek onu düzeltmek bize düşer, bundan dolayı da Allah'a şükretmemiz lazım.” Dedim.
Bizim bu yokluk döneminde dünya gelmemiz Allah’ın bir lütfü, bu yok olan değerlerimizi ihya etme vazifesi bize verilmişse ne mutlu bize.
Müslümanların sorununu iki kelime ile izah etmem istenilirse; ben buna “teslimiyet ve temsiliyet” sorunu olduğunu söyleyebilrim. İslam’a hak ettiği şekilde teslim olamıyoruz, teslimiyet olmayınca da temsiliyette de yetersiz kalıyoruz.
İslam’ı diğer dinlerden en önemli farkı itikadı öncelemesidir. Kelimeyi tevhide bakın; “Lailahe illellah muhammedün resulüllah” Allah dışında bütün putları elinin tersiyle itmek ki bu Mekke dönemine, Muhammed onun kulu ve resuludur ifadesi ise Medine’ye mükabil geliyor.
Lailahe illellah dünyanın tasallutundan kurtulmaktır, Muhammedün resulüllah ise kainatın hazinelerinin anahtarlarına sahip olmaktır.
Kur’an asıl, sünnet ise usludur, usuldan yoksun iseniz asıl fayda vermez!
Kur’an hakikatin sesidir, Hz.Peygamber ise onun nefesi.
Kur’an kaynaktır, sünneti seniyye ırmaktır. Irmak akacak ki faydası gün yüzüne çıksın.
İlahi şiar olan vahyi Mekke dönemini, bu şiarı medeni şuura çevirmek ise Medine’de hayata uygulamasını peygamber yapmış.
İslam’da yolculuk içe doğrudur, önce nefsinizi terbiye edeceksiniz, o tekamül dışa yansır. Kendine gücü yetmeyen başkasına da faydası dokunamaz.
Nefsini kurtarmaya çalışan kendini dahi kurtaramaz, ama nesli kurtarmaya çalışan kendini de ümmeti de kurtarmış olur.
Medeniyet kelimesi bize ait bir kavram ama için başkası doldurmuş, size ait kelimeleriniz kavramlarınız yoksa medeniyetiniz olmaz. Medeniyetiniz size ait kavramlarla ayakta kalabilir.
Kur’anın ifadesiyle biz vasat bir ümmetiz, bunu orta şeklinde açıklayanlar çoğunlukta, aslında bu “merkez ümmet” anlamını taşıyor, yani dünya ümmetin etrafında dönmelidir.
Siz Peygambersiz Kur’anı yaşayamazsınız.
İslam düşmanları Gazaliyi, Osmanlıyı, Peygamberi unutturmak istediler, ilk ikisinde başarılı oldular ama Hz.Peygambere güçleri yetmedi.
Hazreti Peygamber Allah’ın kulu ve resuludur, dikkat etseniz kul olmak resul olmaktan önce gelir.Hepimiz kuluz ve Allah’ın yeryüzünde birer halifesiyiz.
Muhterem hocalarım kısa vade de değil, ama ileriki zamanlarda İslam'a dönüşün olacağına kesin inanıyorum.
Bazı tembel insanları düşündüğü gibi ne Mehdiyi, ne de kıyametin kopmasını beklemeye hakkımız yok, biz görevimizi yapmaya devam edeceğiz.
Bu günü iple çekiyordum çünkü medrese ayağa kalkarsa medeniyetimiz hayat bulur. Ben bu kanaati taşıyorum.
Müslüman Mimar inşa etmiyor, ibadet ediyor, yani Süleymaniye Camisi Mimar Sinan’ın ibadetidir.İşimiz ne olursa olsun ibadet aşkıyla yapmamız lazımdır.
Bu dinin öncü kuşakları Sahabelerdir.
Aynen onlar gibi bu çağda yaşayacağız, ama çağı yaşamayacağız. Sahabe çağını tanıdı, ama onu red etti, hakikate tabi oldu.
Peygamber inzivaya çekilmedi, Hiradaki süreç Peygamber olmadan önceki süreçtir, Peygamberilik vazifesini aldıktan sonra hayatın tam ortasında Mekke’de çalışmalarını başladı.
Ben “medeniyet tasavvuru” derslerinde Darül erkan ve Suffe’den aldım.
Bizim talim terbiyemizde öğretmen, kitap ve talebe var, öğrenci ve talebe arasındaki en önemli fark;
Talebe öğrenmeye hevesli, öğrenci ise zorla derse alınıyor,
Talebe ilmin peşinde koşarken, öğrenci not ve diploma peşinde koşuşturuyor,
Talebede ruh var, öğrencide kuru bilgi var.
Herhalde bu kadar fark yeterli olur diye düşünüyorum.
Zorunlu ders, sorunludur unutmayalım!
Bizim adam yetiştirmeye zamanımız yok, adam yetiştiren adamları yetiştirmemiz lazımdır diye düşünüyorum.
Liseden aldığımız talebelerimi üç yılda 5 kategoride 100 kitap okuyorlar ve artık olgunlaşıyorlar. Yani çağlarını tanıyorlar ama çağlarının yaşamıyorlar. Tıpkı sahabe tarzında yani.
…….
Daha nice örneklerle verimli bir ders yaptı.
Dr.Tayyip Elçi hocamızın teşekkür konuşmasıyla sohbet tamamlandı.