Güvenilir haber kaynağınız Medya90.com

  • BIST 100

    9916,89%0,82
  • DOLAR

    36,27% 0,10
  • EURO

    37,92% -0,25
  • GRAM ALTIN

    3419,43% 1,26
  • Ç. ALTIN

    5591,11% 1,05

Prof.Dr. Fatih Satıl


Çiçeklerle Verilen İnce Mesajlar

"Çiçeklerin dili olsa da konuşsa" derler. Güzellikleriyle insanları etkileyen birbirinden çeşitli çiçeklerin hepsinin ayrı ayrı geldikleri bir anlam vardır. Kırmızı gül, beyaz lale, orkide ve daha bir sürü çiçeğin kendilerine özel anlamları var. Örneğin; kırmızı gül gerçek sevgiyi, beyaz gül masumiyeti, pembe gül ise gönlüm senindir mesajını verir.


 

Osmanlı toplumunda ise bitkiler, çiçekler, meyveler, sebzeler, kumaş parçaları ve renkler gibi pek çok unsur kadın ve erkekler arasında iletişimi sağlayan gizli bir dil olarak kullanılmıştır. Bilindiği kadarıyla ilk olarak Fransız sefirinin sekreteri Du Vignau; 1688’de yazdığı “Le Secrétaire Turc” adlı eserinde, 179 unsurun anlamlarını vererek Türkler arasında aşkın ifadesinde kullanılan çiçek, meyve, ağaç, kumaş ve renkler gibi unsurlardan “selam dili” olarak bahsetmiştir. Osmanlıda sevgililer, dokudukları nakışlar ve çiçek motifleriyle karşı tarafa mesajlar verirler. Sevgili bu motiflerle, çiçeklerle verilmek istenen mesajları anlar ve bunlara şiirlerinde cevaplar verir. Bu şekilde bir aşk dili oluşturulmuş geçmişte. Şimdi gelin o döneme ait bu mesajları görelim: Osmanlıda “zambak evin beyefendisinin sorumluluğunda idi” Çünkü zambak kadını ve sevgiyi simgelediği için beyefendi için “kendisine emanet edilene en güzel bakmak” anlamını taşırdı. Kız isteme törenlerinde de gelini sembolize eden zambak yine “kızınıza Allah’ın emaneti olarak en güzel bir ömür için müsadenizle buradayım” demenin en güzel şekliydi. Kız görmeye giderken zambak kokusu götürürlerdi böylece “kızınıza talibiz” mesajı verilirdi. Ev sahibi tarafından ikram edilen şerbetler karanfilli ise “buyurun gelin kızımızı isteyin” demekti. Şerbetler sade geliyorsa “sana verecek kızım yok” anlamına gelirdi. Eğer fincanda tek gül motifi var ise “evlenmeye niyetim yok.”, iki gül ya da lâle baş başa vermiş ise ya da birbirine geçmiş ve kenetlenmiş gonca figürü var ise; “Evet, seninle evlenebiliriz. Sana gönlüm aktı.” anlamı taşırdı. Pencerenin önünde sarı çiçek varsa “Bu evde hasta var ve evin önünde hatta bu sokaktan geçerken gürültü yapmayın” mesajı verilirdi. Eğer pencerenin önünde kırmızı çiçek varsa “Bu evde gelinlik çağına gelmiş bekar kız var. Evin önünden geçerken konuşmalarına dikkat et ve küfür etmeyin” anlamına gelirdi. Osmanlı’nın zarâfetinden, nezâketinden, nezahetinden, letâfetinden bir katre bahsettiğim bu çiçeklerle örülü zarif dili şimdi bizlere ne kadar da uzak geliyor ne kadar da tuhaf geliyor değil mi? Bu zarif çiçek dilinin bize sevgi ve saygıyı hatırlatması dileklerimle…

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.