Ceddimiz, Haçlilarin korkulu rüyasidir. Misal, Selahaddin’in ordulari tarafindan kendi topraklarindaki hisarlarda muhasara altinda ecel terleri dökmüslerdir. Bin yildan askin bu kâbustan kurtulmaya çalisan Bati, savas meydanlarinda elde edemedigi zaferi, fitneci plânlari asirlara yayip geçmis nesillerimizi tembellik ve ahlâksizlik tuzagina düsürdükten sonra, teknolojik hamleler yapip öne geçer, meseleyi “namertçe” hâlletmeyi düsünür(!)
Osmanli, özü Islâmiyet, kanatlari ilâ-yi kelimetullah olan cevval bir ruhtur. Nüfuz sahasi, arkasinda ekseriyetle hazir buldugu –Iran hariç- bütün Islam ülkeleridir. Osmanli’yi öldürmenin ruhunu öldürmekten geçtigini anlamakta gecikmezler.
1915-1916’da Çanakkale de müttefikleri ile beraber Ingiliz, Devlet-i Aliyye’nin genis topraklarindan kanatlanip Çanakkale’ye konan 250 bin civarindaki sehidimizin kaninda bogularak , son bir maglubiyetle geri çekilir.
Yaklasik iki yil sonra cihân savasinin maglûbu ceddimizin baskenti Istanbul’u ellerini kollarini sallayarak isgal eden Ingiliz, nihayet bütün emellerini gerçeklestirecek firsati yakalamistir. Anadolu neredeyse bütünüyle isgal altina girmistir.
Milli Mücadele dedigimiz, hakikatinin ne oldugu bugün bile genis kitlelerin meçhulü olan savas, Yunanlilara karsi verdigimiz savastir. Milletin en yorgun ve ümitsiz oldugu bir zamanda verdigi bu mücadelenin neticesi olarak, Yunan ordulari maglûb sekilde ülkelerine geri dönerler.
Bu deve disi gibi isgalci ülkelerin müttefikleri Yunan’a niçin destek vermedikleri, bu gün de büyük bir sirdir; târih kitaplari yazmaz!..
Halbuki Yunan ilerlemesi karsisinda Meclis, çaresizlik içinde Ankara’yi Kayseri’ye tasimayi ciddi olarak tartisti. Basit bir Ingiliz destegi Yunan için kesin galibiyet olurdu, ama Ingiliz bu destegi vermedi. Körlügünden degil elbet.
Ingiliz, elini kolunu sallaya sallaya girdigi Istanbul’dan tek kursun sikmadan güle oynaya çikip gider; üstelik devir teslim merasimiyle. Ve kimse dönüp sormuyor ki, Ingiliz Istanbul’u isgal etmek için iki yil önce Çanakkale’de 200 bin civarinda ölüyü niçin vermisti? Istanbul’u isgal etmek Ingiliz için bu kadar hayatiyse, tek kursun sikmadan niçin isgale son verdi? Babasinin hayrina Istanbul’u bize birakmis olamayacagi aklin geregi ise, Istanbul’dan daha kiymetli, daha büyük Ingiliz’e ne verdik?
Cumhuriyet devrine Batili bir ülke olarak baslamamizin, içtimaî ve ferdî hayatimizin alt üst oluslarinin çok tabiî oldugu söylenebilir mi? Bu ülkede ebediyen iftihar edilebilecek cedlerini inkâr eden nesillerin yetismesi aklin kabul edebilecegi tabiî bir netice mi?
On yildir baslayan, halklari müslüman ülkelerinin intibahi Batinin eski korkularini kamçiliyor. Habis bir blok gibi SISI darbesine destek vermelerinin sebebi de budur, Esed rejiminin devamini istemeleri de, bu “milli” hükumetin Israil “pampa”larinca sikistirilmak istenisi de…
Ama kaderî hikmete bakiniz ki, en zor günlerinde Islâm dünyasinin bu büyük ve oyun kurucu ülkesi Misir, yaninda sadece Türkiye’yi bulmustur. Bunun ne kadar büyük bir kazanç, hikmet yüklü bir kaderî plân oldugunu zaman gösterecektir. Hiçbir darbe, hiçbir entrika Ihvan’in daha güçlü bir sekilde dönüsünü engelleyemez. Ve Ihvan geri geldiginde yaklasik bir asir önce Batililarca dagitilmis Islâm Birliginin temelleri zor günlerin bu göz kamastirici dostlugu üzerinde yükselecek, Türkiye-Misir mihverinde Islâm dünyasi büyük birligini kuracaktir. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bir asir önce görüp, yaklasik bir asir sonra gelecegini müjdeledigi “fecr-i sâdik” insallah baslamis olacaktir.
Korkuya, karamsarliga, ümidsizlige dünyamizda yer yok; “ümitvar olunuz!”
Korkmayiniz, kader hâkimdir!..